22

37 4 4
                                    

Merhabalar, uzuuun bir aradan sonra Kuytu'nun kuytu köşelerine geri dönmüş bulunmaktayım. Hadi bakalım neler oluyormuş Sıla'nın hayatında, ha? İyi okumalar(:

***

Bir hafta geçmişti. Tam tamına 7 gün. Sıla; o gün yaşadıkları saçma sapan tartışmadan sonra Arık'ın isteğini yanıtsız ve karşılıksız bırakmış, eşyalarını alıp Cenk Bey'e üzülerek veda ettikten sonra evlerinden ayrılmıştı.

Düşünüyordu, debeleniyordu, inanılmaz yorucu bir uğraş veriyordu zihninin derinliklerinde bir anlam verebilmek için ama olmuyordu.

1 haftadır kendini evine kapatmıştı Sıla, kahvaltısını sigara ve kahveyle yaparak geçiriyordu günlerini. Hiç kimseyle konuşmuyor, aramalara cevap vermiyor veya mesajlara geri dönmüyordu.

SMS olarak atılan mesajlar bir yana, WhatsApp üzerinden ilerleyen sohbetlerde mavi tik olması olayı onun için büyük bir artıydı bir açıdan. Nedeni ise en azından hayatta olduğunu bilebilmeleriydi. Aramaları da bu yüzden arada reddediyordu, bilerek açmadığını göstermek istediğinden değildi bu. Yine mavi tik ile aynı sebeptendi ancak bir tık narsist bir davranış gibi algılanabileceğini düşünerek kafayı yemek üzereyken böyle düşünmeyi de bırakmıştı.

Kimin umrundaydı ki? Onu en iyi anlaması gereken kişi, en iyi anlaması gereken konuda "Götürürdüm sen, alırdın siktiğimin ilaçlarını!" diyebiliyorduysa eğer... Yutkundu. Göz pınarlarına dolan gözyaşları görüşünü bulanıklaştırırken dakikalardır elinde öylece tuttuğu dalı yaktı.

Terasındaki o vazgeçemediği koltuğuna yerleşmişti; dizleri karnına çekili, kolları dizlerine sarılı bir şekilde karşıdan batan güneşi izlerken sigarasından küçük bir nefes çekti.

"Siktir..." diye mırıldandı dumanı içinde tutup her hücresine işlemesine yardımcı olurken. Öksürmemek adına yavaşça dumanı bırakırken bir anlık ışık hüzmesi kaydı gözlerinin ötesinde.

Yavaşça arkasına yaslandı, bakışlarını sola doğru çevirdiğinde onu gördü. X.

X, onun iç sesi olarak girmişti Sıla'nın hayatına uzun yıllar önce. Sıla, ilk başta her insanın yaptığı gibi kendi kendine konuştuğunu sanarken elem bir kazada onu hiçbir zaman özümsememelerine rağmen çocukça bir aşkla bağlı olduğu ailesini kaybettikten sonra durumların ciddileşmesi ve ruhsal sıkıntısının teşhis edilmesiyle aslında öyle olmadığını kötü yollarla öğrenmek zorunda bırakıldı. Oysa, kendi kendine sohbet ettiğini ve kendisiyle çatışma içinde olduğunu düşünmek daha kolaydı.

Zaman ilerledikçe Sıla'nın büyümesiyle beraber X de büyüdü. Aralarındaki en çarpıcı fark, X'in çok daha hızlı gelişiyor olmasıydı. Evrim geçiriyor gibiydi sanki. İç sesten dış sese, fısıltılardan imgeler, küçük küçük başlayan ve fazla hayali duran halüsinasyonlardan fiziksel olarak hissettiklerine... Yavaş yavaş, Sıla'nın zihnini işgal etmişti X. Kendine orada taht dahi kurmuş, kendi adının da X olduğuna karar vermişti. Sıla'ya da itaat etmek düşmüştü bu durumda.

Bir süre öylece soluna baktıktan sonra histerik kahkahasına engel olamadı, bakışları önüne geri dönerken yanındaki siyah gölgenin hırıltılı sesi kulaklarına doldu.

"Yine seni siklemeyen herif için mi üzülüyorsun kızım?"

"Aynen öyle..." diye mırıldandı sigarayı dudaklarıyla buluşturmadan hemen önce. X'in gelmiş olmasına içten içe sinirlendi çünkü yalnız kalmak ve kafasını dinlemek istiyordu. Ne yazık ki bu isteği o kadar derinmiş demek ki, ciddi ciddi kafasını dinlemek zorunda kalmıştı.

KUYTU (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin