Bir sonuca varmak için, çıkan sonuçlara katlanırım ama sırılsıklam da aşığım.
İş çıkışı, Necati ile birlikte dışarı çıktık sohbet etmek için. Bu sefer Harun yok. Ne kadar da güzel. Yok ya öyle demeyelim. Harun, iyidir, hoştur tabi birazda beyni boştur.
Aaa unuttum bak şimdi diyeceksiniz ki ne işi bu diye. Bakın şöyle anlatayım. Hani şu kafaya gelen düşünme baloncukları olur ya ben onları satıyorum. İnandınız mı yoksa? Şaka şaka. O baloncuğu getirerek hayal kurun diyecektim sadece. Iraz ile ilk ve son buluşmamız vardı. Hani, Harun içine etmişti işte o gün gitar çalıp bir adam gelmişti yanıma. Beni alkışlayıp, övgülere boğmuştu. Neyse işte o beni işe aldı. Ama hepiniz yanıldınız gitar çalmıyorum. Çünkü gitar beni çalıyor resmen. Canlı müzik olan cıvıl cıvıl bir barda hem şarkı söylüyor hemde eğleniyorum. İşim kısacası bu yani. Pek kısa olmadı ama neyse...
Ne diyordum ben heh Necati diyordum. Sohbet felan ediyoruz. Gece, havası sıcak ve hafif esintili. Balkanlardan gelen neyse neyse sustum kızmayın. Necati'de aslında ben gibi aynı durumda. O da çok seviyor. Ancak babasına hala alışmış sayılmaz. Necati ama benden biraz daha hızlı davranıyormuş. Evet "muş" dedim. Hep birlikte öğrenelim nasıl olduğunu. Hemen soruyorum. "Necati sen ne yapacaksın bu İrem işini?" tam böyle sordum. Necati şok, Necati vefad! Necati elini omzuma koyarak biraz bana yaklaştı, "Sanane yapraaam." dedi. Sonra baktım bu Necati akıllanmamış deyip Necati'nin kalın ensesini iki elimle kavradım. Çünkü tek elim yetmiyor. Yaklaştırdım kendime doğru, "Bak Necati, şimdi burda oturuyorsun ya, birazdan şu gördüğün direğin üzerinde oturmak istemiyorsan anlat." dedim. Çok süperim ya. Neyse tamam gaza geldim vurmayın bana. Bu sözlerimin karşılığında Necati, "Oğlum yarın görüşeceğim bende İrem'le işte. Bayadır görüşemiyorduk. Baba sorununu çözmem lazım." diyerek elini masaya vurdu. Tabi sonra eli acıdı. Gaza geldi işte ne yapsın? Ben durar mıyım, yapıştırdım cevabı. "Sen babayı alırsın." dedim. Sustu sadece... Acıdım haline demek isterdim ama benimde farkım yok ondan. Aşk işte her şeyi yaptıracak kadar acımasız, gaddar, hain, pis, öcü, lanet bir şey.
Ben ne mi yaptım birazda beni konuşalım. Ben gündüz boştayım, gece bardayım. Şuan ne yapıyorum hmmm... Sokakta bir kediyi seviyorum. Küçücük bir şey titriyor da... Kediyi eve götürdüm. Bir kaba süt ve mısır gevreği koydum. Sonra yedim baya acıkmışım . Kedi artık hayatımın bir parçasında yer alıyor. En azından Harun gibi şeyler yapmaz. Bir kere Harun çirkin lan. Bir kediye bakıyorum bir de Harun'u hayal edemiyorum. Boşverin Harun'u.
Sabah kalkıp, Hacı Hüsam'ın yanına gittim. Satırla bana bakarak, etlere hunharca vuruyor. "Kolay gelsin, Hüsam abim." dedim biraz usulca. Hacı Hüsam satırı bıraktı, yanıma geldi yavaş adımlarla. Korkmuştum. Bana mı yürüyor ne? Hacı Hüsam dik dik baktı bana bakarak, "Et kolay kesilir, ama dil zor kesilir Çağkan!" dedi. Ne dediğini pek anlamadım. "Doğru, Hüsam abi. Kolay gelsin." dedim. Farklılık olsun diye camdan çıktım dışarı.
Necati'yle konuştum telefonla. İrem ile meseleyi anlattı bana. Meseleyi konuşmuşlar. Hemen anlatayım gelişmeleri. Necati, İrem'e bunaldığını onu çok sevdiğini söylemiş. O kadar bunalmış ki kıza istemeye geleceklerini söylemiş. İrem ilk başlarda kabul etmesede zorla ikna etmiş bizim Necati. Kısa zamanda Necati, İrem'i istemeye gidecek. Bu habere çok sevindim.
Harun nerelerde diye bir soru gelir akıllara. En son benim olayı batırmıştı. Harun'u aramaya karar verdim. Telefon açtım ama telefonuna ulaşılmıyor. Yarım saat aralıklarla aradım ama telefonu kapalı. Merak ettim doğrusu. Evine gittim evinde de yok. Necati'yi aradım. Necati'de haberi olmadığını söyledi. Durduk yere Necati'yide heyecanlandırdık. Zaten çok heyecanlı. Gideceği mekanlara baktım hiçbir yerde bulamadım. İçime kötü bir şeyler doğdu.
Bu olayları bastırmak için, Iraz'ın evinin civarlarına gittim. Camdan gördüm O'nu. İki dakika aşağıya inmesini istedim. Tamam işareti yapıp geldi hemen gönül muhabbetim yanıma. "Bu akşam çalıştığım mekana gelsene Iraz?" dedim. Iraz, tedirgin oldu biraz, "Şeyyy... Biraz işlerim var, bitince gelirim." dedi. Bende adresi verdim. Eve gittim hemen. Patronu aradım her şeyin hazır olduğunu söyledi.
Tamamen unutmuşum. İki saat öncesine dönelim hemen. Patron gerçekten çok iyi bir adam. Oturduk konuştuk. Sevdiğim kızı ve son olayları anlattım. O da bana bir kıyak yapmak istedi. "Söyle şarkını, sonra alttan bir fon müzik ve sevdiğini herkesin içinde açıkla. Bir de şiiir söyle. Gerikalan her şeyi ben ayarlarım sen kafanı yorma." dedi. Bol bol teşekkürlerimi sundum.
3 saat kaldı her şeye. O'nu herkesin önünde sevdiğimi söylemeye 3 saat kaldı. Heyecanlıyım. Traş oldum. Özel günlere giydiğim kıyafetleri giydim hemen. Iraz'a da bir şiir yazmıştım. Her şey hazır artık evden çıkma zamanı geldi. Evden çıktım atladım taksiye geldim çalıştığım yere. Sahne arkasındaydım. Baya kalabalık olduğu çok belli. Patron yanıma geldi "Heyecan var mı?" dedi. Bende sesim titrek şekilde, "Evet var biraz." dedim. Patron sırtımı sıvazlayarak, "Heyecanlanacak bir şey yok, kalbini açacaksın rahatlayacaksın evlat." dedi gülümsedi gitti. İçeriye gizlice baktım. Iraz, arkadaşlarıyla birlikte gelmiş. Artık sahne benimdi. Şarkılar söylemeye başladım. O arada sürekli, Iraz ile göz göze geliyorum. Şarkıların bitiminden sonra ışıklar söndü. Fon müziği verildi kısık bir sesle. Ayağa kalktım. Pantolon yırtıldı. Kilo almışım. Neyse ki karanlıkta kimse farketmedi. Iraz'a doğru yaklaştıkça kalbim sürekli çarpıyordu. Neredeyse mikrofondan duyulacaktı kalp atış seslerim. Artık mesafeyi ayarladım. Başladım konuşmaya. "Iraz, belki kızacaksın, belki küfür edeceksin ama ben seni küçüklüğümden beri seviyorum. Ben sana hayatımı verebilecek kadar seni çok seviyorum. Hani Iraz şöyle düşün, ben çölde susuz birisiyim sende bir damla su. İşte sana böyle muhtacım. Hani çocukken okulda çantandan kavun buldun ya onu ben koydum. Necati getirmiş. Ya Iraz ben seni gerçekten çok seviyorum." dedim. Gözlerim doldu. Oradaki herkes beni alkışlarken "susun" diye bir işaret yaptım. Şimdi ise Iraz'a şiirimi okuyacağım. "Iraz sen ilkokuldan beri şiirleri çok seversin. Bende sana bir şiir okuyacağım."
"Hani insan aşık olur ya birisine
Kalbinin yanacağını bile bile
Vazgeçemez insan sevdiğinden bir kere
Iraz'ım seni seviyorum tüm kalbimle." Şiirimi okudum. Mekan yıkıldı adeta alkışlardan. Iraz çok şaşırdı ne yapacağını bilemez bir vaziyette...
Facebook grubu;
Entrikalılar Wattpad
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entrikalılar (Kitap Oldu)
ChickLitAz biraz üzgün, dertli, günü kötü geçen, ileri ki günleri için endişelenen, okul derdi olan, kafası karışık olan, umutları yıkılan, ağlayan, kendini yalnız hisseden, hasta olan, topluma kapanık, mutlu olan, sevinçten ağlayan kısacası bu hikaye hepim...