3'fuck

32 10 9
                                    

Sessiz odanın içerisinde,sadece su sesleri duyuluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sessiz odanın içerisinde,sadece su sesleri duyuluyordu.

Ortadaki çiçek dolu küvette,çırılçıplak bir şekilde suyun altında olan efendimi,utanarak da olsa yıkıyordum.

Birde,ona bakmamaya çalışarak.

Kendisi oldukça rahat bir şekilde elindeki şekeri emiyor,mırıltılar çıkartıyordu.Bu görüntüsü,beni ürpertirken aynı zaman da nefesimi kesiyordu.

Belli etmemeye çalışsam da,titrek nefeslerimin sessiz odada yankılanması beni ele veriyordu.

Küvetteki çiçekler,ortama hoş bir koku yaymasına rağmen rahat olmam gerekirken fazla utanıyor ve kasılıyordum.Bunun sebebi barizdi.

Yüzüne bakamıyordum,hızlı bir şekilde işimi bitirmeye çalışıyordum.

Çünkü efendim olan kişinin, karşımdaki görünüşü beni yanlış düşüncelere sürüklüyordu.Belki de sürüklemişti bile.

Yaklaşık üç haftadır yanında kalıyor,onu bir an bile yalnız bırakmıyordum.

Tabi akşam saat yediden sonra, ortadan kaybolmadığı süreler dışında.Nereye gittiği,ne yaptığı hakkında hiçbirşey bilmiyordum.

Fakat geldiğinde, fazla durgun ve bitkin görünürdü.

Bu zamanlarda ise ona şarkı söylememi ister ve şarkıya başladığım an ise kendini uykuya teslim ederdi.

Şimdi ise onu yıkıyor,bedenine kayan bakışlarımı ondan çekmeye çalışıyordum.

Beceriyor muydum?Hayır, bunu  kesinlikle beceremiyordum

Beyaz teninden akan su damlaları,emdiği şekerin pembe dolgun dudaklarını parlak göstermesi, gözlerine değen su yüzünden daha da kısıklaşan bakışları...felaket derecede çekici görünüyordu.

O halde,gözlerimi nasıl olurda
bu ihtişamlı görünüşünden çekebilirdim ki?

Bunları düşünmemeye çalışırken,saçlarını köpüklerden arındırmıştım.Sonra da geri çekilerek,havluyu kenara bırakmış ve konuşmuştum.

"Efendim,istediğiniz kıyafetleri hazırladım.Şimdi izninizle ben çıkıyorum."

Derin bir iç çekmiş ve rahatlamıştım.

Biraz daha geri çekilerek arkamı dönmüştüm ki kulağıma dolan sesi beni durdurmuştu.

"Hemen mi gidiyorsun?"

Vücudum kasılırken ne demek istediğini idrak etmeye çalışıyordum.Arkamı dönerek kendisine bakmıştım.

"Efendim,giyinmeniz gerekiyor...o yüzden benim çıkmam gerekiyor."

Titrek çıkan sesimle konuştuğumda,küvete yaslanmıştı.

Sonra da,dudakları arasına elindeki şekeri yerleştirmişti.

Şekeri emmeye devam ettiği sırada,dudaklarında bir sırıtma oluşmuştu.

Ellerim yumruk halini alırken,vücudumdan akan terleri hissetmiştim.

"Hmm,beni giyindirebileceğini düşünmüştüm."

Dedikleri tüylerimi diken diken ederken, gözlerimin fal taşı gibi açılmasına,dudaklarımın kıvrılmasına neden olmuştu.

Konuşmak için ağzımı aralıyor fakat hiçbir şey söyleyemeden geri kapatıyordum.

Onu giyindirmemi istiyordu.

Siktir!

Siktir!

Ve bir kez daha siktir!

Kalp atışlarım,gördüğüm görüntü yüzünden bir şarkı melodisi kadar sesli atmaya başlamıştı.

Artık çıkılmazın içine düşmüştüm.

Gerçi pek çıkmak istemiyordum,sadece tepki vermekte zorlanıyordum.

Çünkü karşımdaki oğlan yüzündeki sırıtışla elindeki şekeri sesli şapırtılar çıkartarak emiyor,gözlerini benden ayırmıyordu.

Başlarda çocuk gibi gördüğüm efendimin,aslında bir çocuk gibi görünen fakat çok fena bir oğlan olduğunu o an farketmiştim.

(Dışardan gördüm yeşil türbe,içine girdim estağfurullah tövbe.)

Alev gibi yanan bedenim şimdi ise tamaman bir aleve dönüşmüştü.

Bu yangını söndürebilecek hiç birşey yoktu.

Allak bullak olan kafam,beni konuşmaya zorlarken titrek ve kekeleyerek çıkan sesimle konuşmuştum.

"Saçmalıyorsunuz,efendim.Bunu kendinizin yapması daha doğru olur."

Yüzünde az öncekinin aksine, daha büyük bir sırıtış oluşmuştu.

Buna alışamadan elindeki şekeri tekrardan dudakları arasına almış,diliyle etrafında bir tur atmıştı.

Gözlerimin içine bakarak!

Sonra ise sesli bir şekilde şapırdatarak,şekeri dudaklarının arasından çıkartmıştı.Ve yine büyük bir sırıtış.

Boğazımın kuruduğunu hissetmiştim.

"Ya ben senin giydirmeni daha doğru buluyorsam?"

Bu da neydi!?

Kahretsin.

Bedenim tamamiyle titremeye başlarken,dudaklarım şaşkınlıktan aralanmıştı.

Başımı eğmiş ve utancımı gizlemek için çabalarken, göğsümün hızla kalkıp inmesine engel olamıyordum.

Duuyduklarımın etkisiyle ne yapacağımı bilmiyor,ellerimi birleştirerek parmaklarımla oynuyordum.

Cevap vermek istesem bile hızlı nefes akışlarım yüzünden,bunu yapamayacak gibi hissediyordum.

Sanki konuşmak için ağzımı aralasam,nefesim yarı yolda kesilecekmiş gibi.

Hala yüzüne bakmamaya çalışarak,verebileceğim bir cevap düşünüyordum ki,kulağıma dolan sesi beni daha da heyecanlandırmıştı.

"Hmm"

Sanki bir cevap bekliyormuş gibi çıkmıştı sesi.Elimin ayağıma dolaştığını,kalbimin ise artık ağzımda atmaya başladığını düşünüyordum.

"Üzgünüm efendim ancak bunu yapamam."

Sözlerimi bitirdiğimde,hızla arkamı dönmüş ve konuşmasına fırsat vermeden odadan çıkmıştım.

//


Çok kısa oldu bu bölüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çok kısa oldu bu bölüm.

Buaralar biraz kötü bir dönemden geçiyorum,yine de birşeyler yazmak benim için rahatlatıcı.Güzel olmuştur umarım.Birdahaki bölüme kadar hoşçakalın.👋💓

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

you saved | minimoniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin