Kaza

451 49 56
                                    

Fikri aldığım ig sayfası: Taekookum_liz lutfen gidip takip edin.

Hızla çıktım AVMden evim AVMnin arka tarafında kaldığı için o tarafa doğru koşmaya başladım. Etraf zaten çoktan benim için bulanıklaşmaya başlamıştı bile hiç durmadan ilerlemeye devam etmeye çalışıyordum ama bacaklarım düşmanımmış gibi titremeye başlamıştı sanki 7 derecesinde bi deprem oluyor ve sadece ben etkileniyodum.

Sonunda karşıya geçmem gereken kısma varmıştım yeşil ışığın yanmasıyla yola atladım. Evim zaten müstakil gecekondu tarzında bi yerdi, iki sokak falan vardı arada. Caddenin tam ortasına geldiğimde takıldım yer yağan yağmurdan dolayı fazlasıyla ıslaktı ve zaten ıslanmış bedenim yere serildiğinde yavaşça gözlerim kapandı.

Kim Taehyung

"Evet hyung az kaldı geldim sayılır." diyerek telefonu kapattım. AVM den atıştırmalık bişeyler ve soju alıp Namjoon hyungun evine geçmek için park ettiğim motoruma bindim ve otoparktan çıktım hızla virajı döndükten sonra hızımı arttırıcakken yolun ortasında ki beden ve üstüne gelen tırı fark etmemle u dönüşü yaparak motoru kaldırma çıkarttıp bırakarak çocuğa doğru koşmaya başladım.

Çocuğu hızla kucaklayıp kaldırıma doğru koşmamla kamyonun rüzgarını arkamda hissetmem bir oldu. Belki bir belki iki santimle ezilmekten kurtulmuştuk normalde pek panik biri değilimdir hatta çoğu insana göre soğuk kanlı bile sayılırım ama şu an kalbim yerinden fırlamak istercesine çarpıyordu.

Olayın şokunu tamamen atlatıp kucağımdaki bedene baktığımda titriyordu ama bu soğuktan çok bi çeşit kriz gibiydi. İnsanalar etrafımıza yavaş yavaş toplanmaya başlayınca çocuğu alıp motorda tam önüme hem onu tutup hemde sürebilecek şekilde sabitleyerek iki sokak arkamdaki namjoon hyungun -ve bi süre benim- evine sürmeye başladım.

Motoru bu sefer düzgün bi şekilde park edip çocuğu kucağıma alarak eve doğru ilerledim. Kucağımda baygın olmasına rağmen ellerini aşırı şekilde sıkmış ve kasılan bedene dikkatle baktığımda demin ki gibi titremediğini ve rahatladığını fark ettim.

Zile basıp hyungumun kapıyı açmasını beklemeye başladım. "Nerde kaldın amınakoyim- Tae eve oğlan atmak yok dedik farkındaysan bu ne şimdi." Namjoon hyungun sorgulayan gözlerine bıkkın bi ifadeyle bakarak "Fark ettiysen üniversiteyi bitirdim ve o şeyleri üniversitede bıraktım." İçeri geçerken ayakkabılarımı çıkarttım ve sonunda kucağımdaki bedeni koltuğa bırakıcakken. "DUR DUR. Tae manyak mısın. Çocuk sırıl sıklam koltuk ıslanıcak bekle altına battaniye getiriyim öyle koy sonra olanı biteni anlat bakalım."

Namjoon hyung elinde battaniye ile geldiğinde çocuğu battaniyeye sarıp olanları hyunguma anlatmaya başladım. Bi süre daha bekleyip uyanmayınca odama götürüp yatağa bıraktım ve salona geçip namjoon hyung ile film izlemeye başladım.

Jeon Jungkook

Feci bir baş ağrısı ve soğukla yavaşça gözlerimi açıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. En son üzerime gelen araba farlarını hatırlıyordum. Bi süre sonra bulunduğum yeri daha önce görmediğimi anlayınca hızla ayağa kalkıp odaya baktım ve gerçekten hiç bilmediğim bi yerde olduğumu fark edince tekrar panik atak krizi geçirmeme ramak kaldığını sezmeye başladığım için hızla kapıyı açtım.

Karşımdaki iki insana şaşkınca bakarken onlar beni fark etmeden hızla kapıya ilerledim. Çıktığım oda oturdukları koltuğun arka tarafında kaldığı için beni muhtemelen fark etmemişlerdi. Sessiz ve seri adımlarla kapıya doğru ilerleyip kapı kolunu indirdim ama kapı açılmadı belki beceremedim diyerek tekrar denedim ama yine açılmayınca bu sefer kapı kolunu zoralamaya başladım.

"Boşuna kapı koluna asılma kitledim." Duyduğum sesle panik atağım hızla zirveye tırmandı ve yetmezmiş gibi gözlerim dolmaya başladı bunun sebebinin panik atakla alaksı yoktu yanlış bişey yaptığım veya hissettiğim her seferde olan bişeydi zaten ve şu an gerçekten yanlış bişey yapıyordum.

Aşırı yavaş ve çekingen bi şekilde arkamı dönmemle arkamdaki adamı gördüm. Ezici bakışlarıyla bana bakmaya devam edince açıklama beklediğini anladım ama şu an benim için konuşmak kadar zor bişey yoktu çünkü boğazımda kocaman bi yumru ve tek kelimemle akmaya başlıycak göz yaşlarım kabak gibi kendini belli ediyordu.

Derin bi nefes alıp karanlığın verdiği güvenle -çünkü koridorun ışıkları kapalıydı- konuşmaya çalıştım. "Ben-ben şey" dilim düğüm olmuştu ve ilk gözyaşı düşmüştü bile. "Sen ne?" Sorusuyla daha fazla dayanamayarak lanet kelimleri hızla ağzımdan çıkardım. "Yardım ettiğin için teşekkür ederim benim eve gitmem lazım hemen, kapıyı açar mısın?"

Sesimin titrememesi için hızlıca konuşmuştum ve ellerimi sıktığımı hissettiğim acı ve ıslaklıkla fark ettim. Toplum içinde -ki bir kişi bile olsa benim için berbat bi durum- bu tarz ataklar geçirmekten nefret ediyorum ve karşımdaki adam hiç yardımcı olmuyordu.

Önümdeki adam kapının yanındaki şifoniyerden bişey alıp üstüme gelmeye başladığında mümkünmüş gibi dahada gerildim. Tam karşımda durduğunda yüzünü görmek için kafamı kaldırmam gerekti.

"Çekilirsen kapıyı açıcam." Kaçıncı bilmiyorum ama bu sefer rahatlıkla bi derin nefes alıp kapıdan çekildim. Adam kapıyı açıp bişey unutmuş gibi baktı. "Akşam oldu istersen kıyafet veriyim öyle git yoksa hasta olucak gibisin."

Kafamı olumlu anlamda sallayıp onu takip ettim. Odasına girince benim için kıyafet çıkardı ve odadan çıktı. Bana göre 15 santim kadar uzun olmasından ve yine bana göre çokça kalıplı olmasından dolayı kıyafetler sandığımdan daha büyük gelmişti.

Elimdeki kanı eski kıyafetlerimle silip adamın kıyafetleri koymam icin verdigi poşete bıraktım.

Kapıya geçtiğimizde "yardim için teşekkürler." Diyerek arkama bakmadan hızla evime ilerledim. Adamın evi evimin hemen karşısındaydı ve bu şu an büyük bi şanstı eve hızla girip mutfaktan ilaçlarımı alıp içitim.

Eğer beş dakika daha almasaydım hiç iyi şeyler olmazdı bunun farkındalıyla yatağıma giderek uyumaya başladım.

⭐️
Seri bolum atmaya soz bu sefer

Dancer in the DrakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin