BÖLÜM 1

14 2 0
                                    

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.

Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim gibi hafif değil.

AHMET HAMDİ TANPINAR

Genç adam ezbere bildiği sokakta ilerlerken havanın ne kadar soğuduğunu yüzünü yalayıp geçen rüzgardan anladı. Üzerindeki ince hırkasına daha da sokuldu, artık kışlıkları çıkarmanın vakti diye geçirdi içinden ve tebessüm etti tanıdık bir ses duymasıyla kafasını o yöne çevirdi. "Ömer'im eve mi?" bu evinin karşısında bakkalı olan Cavit amcaydı. "evet amca" dedi Ömer naif sesiyle, onun sesinde huzur vardı camide ki çocuklar öyle söylerdi. Cavit amca Ömer'i ürkütmeden yanına geldi "bir ihtiyacın var mı oğlum?" dedi. 

Ömer'i kendi çocuklarından ayırmazdı. O bu mahallenin temiz yüzlü masum çocuğuydu. Kimseye kötülüğü dokunmaz kendi halinde yaşar giderdi. Ömer her gün bakkalın önünden geçerken aynı soruyu soran adama tebessüm etti "yok sağ ol Cavit amca" dedi müsaade isteyip evine doğru ilerledi. Kapının önüne gelince eliyle paspasın altına koyduğu anahtarı aradı. Bulunca kapıyı açıp içeri girdi. Ayağına dolanan şeyle anlık irkilse de bunun kim olduğunu biliyordu. "Yumak hoş geldin mi diyorsun bana?" dedi. Yumak'ta ona havlayınca sevimli köpeğin tüylerini okşadı. "Aslında seni banyo da yaptırmamız lazım Yumak efendi" dedi sona doğru kıkırdayarak. Yumak ona bu sefer iki kere havladı. Ömer odasına geçip göremese de güneşi hissetmek için perdesini araladı ve derin bir nefes çekti. 

Yüzüne gelen sıcaklıkla, kapısının çaldığını duyunca yavaş yavaş kapıya ilerledi. "Kim o?" "benim Ömer'im" dedi tanıdık ses. Kapıyı açıp karşısında olduğunu tahmin ettiği kadına gülümsedi "gelebilir miyim Ömer oğlum?" dedi sevecen sesiyle Süheyla hanım "gel tabi ne demek Süheyla teyze" dedi Ömer. Birkaç adım geri gittiğinde kadının içeri girdiğini anladı. Ayak seslerinin durmasıyla kadının kendisinden icazet istediğini fark etti. "Salona geç lütfen Süheyla teyze" dedi Ömer, Süheyla hanım aldığı komutla içeri doğru ilerledi. "Bir şeyler içer misin? Süheyla teyze kahve yapabilirim." dedi Ömer gülen sesiyle, Süheyla hanım istemem anlamında kafasını salladı ama fark ettiği şeyle kendine kızdı "yok oğlum sen gel hele ben bir şey istemem" dedi. Ömer'i yanına çektiğinde "lafı uzatmak istemiyorum oğlum" diyerek söze başladı. Ömer meraklanmıştı iyice, kafasını salladı "benim bir yeğenim var Ömer seni de bilirim elhamdülillah has çocuksun ne zamandır tanırım seni sende bizi tanırsın" dedi Süheyla hanım lafının arasında. Durdu ve Ömer'in ne tepki vereceğine baktı. Ömer'in kaşları çatılmıştı. Pür dikkat Süheyla hanımın diyeceğine odaklanmıştı. Arada oluşan sessizlikle Ömer'in bir şey demeyeceğini anladı. "Bak oğlum senden iyisini bulamam bizim deli kıza, ne diyorsun bu işe?" diyerek sonlandırdı konuşmasını. Ömer ne diyeceğini bilemeyerek "benim durumumu biliyorsun Süheyla teyze yeğenin istemez beni" dedi.  Sona doğru sesinin kısılmasına engel olmadı. Süheyla elini karşısındaki delikanlıya uzatıp elini tuttu "Ömer güzel yüzlü, yumuşak huylu oğlum ben konuştum onunla kabul etti o eğer sende istersen" dedi. Süheyla hanım beklentiyle baktı Ömer'e " tamam düşüneceğim Süheyla teyze" yaşlı kadın bu cevaptan memnun bir şekilde Ömer'in elinin üzerindeki eliyle şap şap vurdu genç adamın eline, içinden oldu bu iş diye geçirdi. Yeğeni deli doluydu zor birisiydi ama özünde iyi kızdı. Ömer gibi biri ancak onun içindeki iyiliği ortaya çıkarabilirdi.

 Ömer ürkek bir sesle "peki ismi ne Süheyla teyze?" dedi hemen gönüllü gibi sormasa mıydım diye geçirdi içinden. Süheyla sesinden memnun olduğu anlaşılır bir şekilde "Zehra" dedi Ömer bu ismi birkaç kez tekrar etti içinden 'yüzü pek beyaz parlak kimse' demekti. Zehra gerçekten de öyle miydi? Aklından geçen düşünceyle kaşlarını çatıp 'estağfurullah' dedi. Ömer ne düşünmüştü, tövbe tövbe geri kalan zamanda sohbet ettiler. Süheyla hanım Cavit beyden yana söylenip durdu. Ömer aslında birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini biliyordu. O yüzden tebessümle dinledi Süheyla hanımı , kalkma zamanı gelince yaşlı kadını kapıya kadar geçirdi. Yumak saklandığı odadan çıkıp Ömer'in bacağına sürtündü "aa seni unuttuk Yumak efendi" dedi Ömer. Yumak havlayarak ona tepki verdi "az önce ne oldu biliyor musun? Süheyla teyze birinden bahsetti adı Zehra'ymış" Yumak ardı arkasına birkaç kez havladı. "Sende merak ettin değil mi, nasıl biri acaba?" Yumak Ömer'in pantolonundan tutup çekiştirmeye başladı. Ömer ne demek istediğini anlamadı. Yumak'ın yumuşak tüylerini okşadı "haydi bakalım çok oyalandık senin banyo vaktin" dedi. Tasmasını tutarak banyoya ilerleyip sevimli köpeği yıkayıp kendisi de duş aldı. 

Abdest alıp kabartmalı Kuran'ını okumaya başladı. Sesi o kadar güzeldi ki Ömer'in bülbülleri kıskandıracak cinstendi. Duyan hayran kalırdı sesine, Kuran okuyuşu tüm şarkılardan daha güzeldi, okumayı bitirince kapağını kapatıp öptü Kuran'ını, kokladı derin derin, yüzüne sürdü. Rafa kaldırdığında ezan okundu. Namazını da kılınca acıktığını fark etti. Mutfağa ilerledi. Ayağı bir şeye takıldığında tutunacak bir yer aradı ama bulamayınca yeri boylaması kaçınılmaz oldu. Sırtını tutup ahlayınca Yumak koşarak Ömer'in yanına geldi yüzünü yaladığında Ömer sahte bir kızgınlıkla "Yumak demedim mi sana yüzümü yalamak yok" dediğinde Yumak havladı. Ömer ona gülüp eliyle yeri yokladı. Tabi ki Yumak efendinin oyuncağıydı onu düşüren, belini tutarak ayağa kalktı. Oyuncağı solunda olduğunu bildiği sehpanın üzerine koydu. Mutfağa ilerledi. Dolabı açıp dün Süheyla teyzenin verdiği sarmaları çıkardı. Yoğurdu da çıkarıp bir kaseye koydu. Yumak'ın mamasını da yemek kabına koyup masaya oturdu.

 Zehra'yı düşündü istese ona güzel yemekler yapar mıydı? Ya da düştüğünde tutup kaldırır mıydı onu? Bunları düşünürken dudaklarına küçük bir tebessüm konmuştu bile, kafasını iki yana salladı. Henüz helali olmamıştı. Onu böyle düşünmesi uygun değildi. Kendisini kötü hissetti. Yemeğini hızlıca yemeye başladı. Ne çok şükür edecek şeyi vardı insanoğlunun, görmek mesela hiçbir kamerada yok insan gözünün görebilme kapasitesi  ama şükrediyor muyuz? Tabi ki hayır eski zamanları düşündü Ömer yemyeşil gözlerine aldığı iltifatları, çok serkeş bir yaşamı hiçbir zaman olmamıştı ama dininin yerine getirmesini istediği şeylerin hepsini de yapmamıştı. Ellerini havaya kaldırdı. Hissetmeye çalıştı. Parmaklarını açıp kapattı sonra parmak uçlarıyla gözlerine dokundu. Ellerini önünde salladı. Artık hiçbir şey görmüyordu. Görebildiği zamanları düşündü. Arkadaşlarının kurbanı olduğu günü, sorumsuz zamanlarını, ister miydi böyle olsun? Hayır, ama olmuştu işte imtihanı buydu kıymetini bilememişti. O zamanlar görebilmenin artık hatırladığı kadarını görebiliyordu.

 Çok isyan etmişti neden bunlar benim başıma geldi? Neden, benden başka insan mı yoktu, bu dünya neden benimle uğraşıyor? Demişti. Bütün düzeni altüst olmuştu. Okulu, ailesi, arkadaşları hepsini geride bırakıp gelmişti bu eve, bir tek Yumak ve kendisi vardı başta. Sonra Cavit amca ve Süheyla teyze, camide ki imam, Kuran okuduğu çocuklar onlara alışması kolay olmamıştı. Etrafında hiç kimseyi istememişti başta ama onlar Ömer'i sımsıkı tutmuşlardı. Aile olmuşlardı, kendi ailesi de vardı pek görüşmeseler de annesiyle telefonda konuşuyordu o aradıkça. Ama o kadardı hem artık Zehra da olacak dedi içinden. Zehra onun bütün ailesi olabilirdi. Hissediyordu. Zehra evine neşe ve bereket getirecek kimsesizliğini dindirecekti. Bu evi Zehra yuva yapacaktı, hayallere daldı Ömer şahit olduğu iki çift vardı. Biri anne ve babası, onların evliliğine hep gıpta ile bakmıştı. Babası kadar güzel seven bir adam Cavit bey de görmüştü birde, o da öyle sevmek istiyordu Zehra'yı, gözünden sakınmak, onun uğruna her şeye göğüs germek istiyordu. Belki Süheyla hanım ve Cavit bey gibi olurlardı didişirlerdi ama gün sonunda yine kumrular gibi olurlardı birinin canı yanacak diye pervane olurlardı. Hayali bile güzeldi. Gerçeği kim bilir nasıl olurdu? Bu düşünceler içinde sofrayı kaldırdı. El yordamıyla bulaşıkları makineye dizdi. İşi bittiğinde üzerini değiştirip yattı. Hissettiği hareketlilik ile "sana da hayırlı geceler Allah'a emanet ol dostum" dedi ve ışığı söndürdü. Gerçi ışık olsa da olmasa da onun için pek bir şey değişmiyordu.



&İlk bölümümüz nasıldı yorumlarınızı çok merak ediyorum

&Bölümü kısa bulmuş olabilirsiniz kısa kısa sık aralıklarla bölüm yayınlamayı planlıyorum inşallah kısmet olursa

&Buraya ya da satır aralarına şiir,yorum, tarih ne isterseniz yazabilirsiniz hatta sohbet dahi edebiliriz samimi bir kitap olmasını amaçlıyorum

&O zaman bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayınız sizleri çok seviyorum ve Allah'a emanet ediyorum bir sonraki bölümde görüşmek üzere esen kalınız 😘


BAKTIĞIN BENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin