Her zamanki gibi yine sıradan bir gündü. Hazırlanıp çalıştığım kafeye gittim. Bir sürü müşteri vardı. Hepsiyle birden ilgilenmek çok zordu. Sırayla siparişleri alıyordum. Tam o sırada kapıdan bir çocuk girdi. Gözlerimi ondan alamadım. Onu görünce ağzım açık kaldı. Çocuk aşırı yakışıklıydı. Sanırım çok da zengin ve lüks bir hayatı vardı. Ben hâla çocuğa bakıyordum ve bir anda göz göze geldik. Sipariş vermek için beni çağırıyordu.
"Garson hanım bakar mısınız?" dedi.
Ve bende hemen yanına koştum. Koştum koşmasına ama ayağım takıldı yere düştüm. Herkese rezil olmuştum. O an öyle çok utandım ki anlatamam. İçimden "Kahretsin." diye mırıldandım. O sırada da orada ki bütün herkes bana bakıp gülüyordu. Çocuk da bana bakarak gülüyordu. Gülüşü bile çok güzeldi ama. O çocuk geldi ve elimden tutup beni yerden kaldırdı. Çocuğa bakakaldım. Ne diyeceğimi bilemedim. Gözleri çok güzeldi. Biraz bakıştık. Resmen aşık olmuştum. Çocuk bana dönerek soru sorar gibi bakışlarla konuşmaya başladı.
"İyi misin?"
"E-evet sorun yok sadece ayağım takıldı o yüzden düştüm."
"Utandığın çok belli oluyor böyle çok tatlısın."
Hiç tanımadığım birisi bana iltifat etti. Oha ben ilk defa birisinden iltifat duymuştum. Çocuğa bakakaldım. O da hâla ışıl ışıl yemyeşil gözleriyle bana bakıyordu. O an çok güzel hissettim. Daha sonra çocuk masaya oturdu ve bana döndü.
"Tavsiye ettiğiniz bir şey var mı?" diye sordu.
Bende birazcık utanıp konuşmaya başladım.
"Herşey çok güzel ama en iyi Tavuk Burger menümüz çok güzeldir mutlaka tavsiye ederim."
"Tamam o zaman bir Tavuk Burger menü alabilir miyim?"
"Tabii ki hemen söylüyorum siparişiniz en fazla 10 dakika içinde hazır olur."
Koşarak kasaya gidip "Bir Tavuk Burger menüsü yapar mısınız hemen?" dedim. Ve lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Cidden utançtan kıpkırmızı olmuşum. Biraz makyaj yapıp tuvaletten çıktım. Kapıdan 2 adım attıktan sonra çocuk ile çarpıştık. O an da çok utandım. "Allah'ım bugün neden bu kadar talihsiz bir gün" dedim içimden. Çocuğa baktım yine utandım biraz. Çocuk daha sonra
"Çok pardon benim hatam önüme bakmalıydım." dedi ve uzaklaşıp lavaboya girdi.
Bende çocuğun siparişine bakmaya gittim ve hazır olmuştu. Ama çocuğun lavabodan çıkmasını bekledim. Oradaki bir arkadaşım da bana sırıtarak:
"Ooooo kanka evin yanıyor." dedi.
Bende utançtan kızarıp:
"Ş-şey aslında eve-" diyecektim ama çocuk lavabodan çıktı ve
"Siparişim hazır mı acaba?" dedi
"Evet hazır oldu şimdi getiriyorum."
dedim ve siparişi çocuğa götürdüm.
Çocuk ise bana dönüp sanki ben yapmışım gibi memnuniyet dolu baktı."Çok teşekkürler harika görünüyor kesinlikle beğenirim."
"Asıl ben teşekkür ederim ne demek." dedim.
"Siz neden teşekkür ediyorsunuz ki ben birşey yapmadım."
"Hiiç öylesine." dedim. Allah'ım bu salaklık ne böyle! Bana noluyor?"Ah çok şaşkınsın." dedi.
Ben de bir şey diyemeden uzaklaştım. İçeri geçip biraz telefona baktım. Kafenin sahibi sinirli bir şekilde kızarak:
"Ben seni telefon ile oynaman için mi işe aldım. Git çabuk müşterilere bak! Zaten ipsiz sapsız öksüz kızın tekisin! Müşteriye aşık olmak nedir? O müşteriyle muhatap olmuyorsun. Onunla başka birisi ilgilenecek!"
O an ağlamamak için kendimi çok zor tuttum. Hatta gözlerim doldu. Ama bu adaletsizlikti. Oradaki bütün herkes oturup telefona bakıyorlardı. Ve resmen orada sadece bana takmıştı müdür. Sinirden biraz ağladım. Çocuk yemeği bitirmişti. Bana dönerek:
"Garson hanım gelir misiniz?" dedi.
Bende gözlerimi silerek hiç bir şey olmamış gibi yanına gittim. Çocuk bana bakarak:
"Ben hesabı isteye- Size noldu böyle neden ağlıyorsunuz?" dedi.
Bende çocuğa dönerek:
"Ben ağlamıyorum ki nerden çıkardınız?"
"Yalan söylemeyin hanımefendi noldu?"
Neden bu kadar merak etmişti? Beni neden bu kadar önemsiyordu?...
Devamı 2. Bölüm de kanalımı takip eder misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız Aşk
RomanceBu hikayede özet olarak söylersek bir garson kız var ve çalıştığı kafeye çok yakışıklı bir çocuk geliyor ikiside birbirlerine bakakalıyor ve öylece tanışıp konuşuyorlar...