7

308 23 70
                                    


altay'dan

sabah uyandığımda emre kahvaltı hazırlamış beni bekliyordu. cinsel birliktelik yaşamış olsak da bunu duygusala bağlamasını istemiyordum. en yakın fırsatta ona bunu tekrarlayacaktım.

"günaydın."

"günaydın altay. nasılsın?"

"eh. sen?" diyerek keyifsizce yanıtladım.

emre yanıma gelerek sarıldı ve temaslarda bulundu. uzaklaşarak masaya geçtim.

"kahvaltı edelim en iyisi. geç oluyor saat." diyerek geçiştirdim.

"peki madem." dedi emre.

sağa sola boş boş bakınırken tezgahtaki tatlıyı gördüm ve sordum.

"o ne emre?"

"haa. dün gece kerem geldi de. tatlı yapmış getirmiş ya, tatlı çocuk bayağı." diyerek yanıtladı.

"ne zaman geldi, ben duymadım."

"sen uyuyordun. ben de tam duştan çıktım anca yetiştim zaten, ayıp oldu çocuğa bornozla ama neyse." diyerek konuştu.

emrenin her eklenen kelimesinde kendime ve dün geceye lanetler okuyordum. mükemmel geçen günün ardından kendime mukayet olamayıp yanlışa sürüklenmem, keremle olasılığımı düşürdü biliyordum.

emre ise karşımda bıyık altından gülüyordu. buna bir son vermem gerekiyordu.

"emre, sen benim için gerçekten değerli birisin, sevdiğim bir arkadaşımsın. biz dün bir şeyler yaşadık ama unutma ki bu dün geceden bir gün fazlası olacağı anlamına gelmiyor. yaşandı ve bitti. biliyorsun ki benim aklım ve kalbimde kerem var. o yüzden ne sana umut vermek, ne de oyalamak isterim."

"sen bilirsin." diyip beni şaşırtarak evden ayrıldı. vicdanım sızlıyordu ona karşı sert konuştuğum için ama böyle olmasaydı bir sınırımız olmazdı eminim.

yarım kalan kahvaltıma devam ettim. bitirdikten sonra tabakları siktir ederek balkona geçtim. bir sigara yakıp etrafı izliyordum ki keremi binadan çıkarken gördüm.

oldukça güzel ve özenliydi. kenarda bekleyen arabadan inen uzun boylu kumral çocuk, kereme önce sarıldı daha sonra da öptü. kerem neşeyle arabaya bindi ve gittiler.

"bu kim amk sikeceğim böyle işi ama. kısasa kısas mı yaşıyorum ben?" diyerek söylendim.

bugün oldukça işim vardı ama kerem kafamı kurcalıyordu. dün gecenin telafisini nasıl yapacağım ve bu çocuğun keremle samimiyeti ne düşünceleri kapışıyordu kafamda.

birkaç saat balkonda bekledim. çalan uzun süreli kornayla irkilerek uyandım. aşağı baktığımda ferdiyi gördüm, salakmışım gibi bakıyordu.

balkonda uzun zamandır oturduğum ve uyuduğum için donmuştum. içeri geçtim. az sonra da ferdi girdi içeri.

"kardeşim sen mal mısın acaba? balkonda uyumak ne demek amk nöbette miydin?"

"yani...bir nevi. öyle de denebilir."

"ne diyorsun altay ya?"

"balkonda oturuyordum. keremi gördüm binadan süslü süslü çıkıp bir çocukla sarılıp öpüşüp gitti. ben de dönene kadar bekleyeyim dedim."

"kardeşim, pardon da sana ne amk? arkadaşıdır belki hem, çocuk özenemez mi kendine?"

"ya özenir de. bir şeyler daha oldu."

ferdi gözlerime dikti gözlerini.

"bir mallık yaptım deme de."

başını eğdi altay ve ofladı.

the couple nextdoor | alker×arferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin