İyi okumalar
.
.
.
.
.
.
.
.
.Derin bir nefes alarak kapıdan içeriye girdim. Ali'yle annesi sol tarafta ki koltukta oturuyordu annem ise yan taraftaki kendi yerindeydi. Ali'nin annesine baktığımda. Tatlı bir şekilde gülümseyerek ayağa kalktı. Bana doğru gelerek kollarını açtı ve sıkıca sarıldı. Ben ellerim havada şaşkınlıkla Ali'ye bakarken, ayıp olmasın diye bende sarıldım. Kısa bir süre öyle durduktan sonra geri çekilerek konuştum.
"Hoş geldiniz efendim, kusura bakmayın kapıyı ben açmak isterdim. Ancak yetişemedim." Dedim.
Sımsıcak gülümsedi. O bu kadar güzel gülümserken içim birazda olsa rahatlamıştı. İyi birine benziyordu.
"Önemli değil kızım, Nazan ben."
"Memnun oldum efendim, Eslem bende."
"Bilmemi senin adını Ali'm az methetmedi." Ali boğazını temizledi.
"Annecim hadi otur ayakta kaldın." Nazan hanım kalktığı yere oturunca ben de karşı taraftaki annemin yanında olan tekli koltuğa oturdum. Zerrin ve Nur da kendilerini tanıtınca sağımdaki koltuğa oturdular.
"Nasılsınız Nazan hanım?" Dedi annem.
"İyiyim Ayşe hanım, sizler nasılsınız?"
"Hamd olsun"
"Simanız bana çok tanıdık geldi Ayşe hanım acaba daha önceden karşılaşmış olabilir miyiz?" Bu muhabbet böyle sürer gider mi Nazan hanım?
"Dünya küçük bir yer. Daha önce İstanbul'da bulunmuştum. Belki de karşılaşmışızdır." Sürse güzel olmaz mı?
"Olabilir, İstanbul'da mı yaşıyordunuz?"
"Üniversite'yi orda okudum. Ardından memleketime geldim, burada eşim Hasan'la tanıştım ve o da bana 3 inci verdi." Dedi annem konuşmasının sonuna doğru bize bakarak. Olur mu?
"Ne kadar hoş. Hasan beyi andığınızda gözleriniz parladı. Bir birinize karşı bu sevginiz hiç bitmez umarım." Dedi Nazan hanım. Annemde kafasını sallayarak gülümsedi.
"Kahveleri nasıl alırsınız?" Dedim Nazan hanıma bakarak.
"Sade olsun kızım." Dedi gülümseyerek. Bende gülümseyip mutfağa geçtim. Bu kadının gülmekten çenesi ağırmıyor muydu? Makineye kahveyi koyarak su ekledim. Kiler dolabından bal'ı çıkardıktan sonra fincanları tepsiye dizdim ve yanına su bıraktım. İçeri sırayla Zerrin'le Nur girdi.
"Ayy kanka bu kadın ne kadar tatlı böyle. Ben dedim kesin yılan biri çıkacak." Dedi Nur.
"Zerrin kahve yanına ikramlık çıkar." Dedim kileri göstererek. Nur'a dönerek konuşmama devam ettim. "Valla bende öyle bekliyordum. Aman maşallah diyelim." Nur kulağını çekerek iki kere tezgaha tıklattı. Kahve makinasından ses gelince. Kahveleri fincana doldurdum. Annemin kahve içmesi ne kadar doğruydu bilmiyordum. Bu günden sonra Ali'ye tedaviye başlayalım artık diyecem. Gün geçtikçe vakit kaybediyorduk. Kahveleri doldurduktan sonra çekmeceden çay kaşığı aldım ve seçtiğim bir fincanın içine üç kaşık dolusu bal koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi
Novela JuvenilBu benim hikayem değil. Bu Eslemin hikâyesi. Sizler bu hikayeyi okumaya hazır mısınız? Ben çok heyecanlıyım. Hadi başlayalım... 🌸 Yoldayım. Yürüyorum. Deli gibi yağmur yağıyor farkında değilim. Hasta olurmuydu...