"Göktuğ yavaş oğlum düşeceksin!" Diye seslendim şımaran oğluma.
Bir yaşındaki güzeller güzeli kızımla şezlonkta meyve yiyorduk. Göktuğ ise eline tutuşturduğum elmayı kemirirden kumda bir sağa bir sola sallanıyor takla atıyordu.
Evet tatile gelmiştik hem de iki çocukla.
"Anne babam ne zaman gelir?" Dedi oğlum.
"Gelir az sonra oğlum markete gitti biliyosun" dedim. Gökçe ise huysuzlanmıştı. Onu kucağıma alırken göktuğ da yan tarafımızdaki şezlonga oturdu."Ben geldim!" Diyerek ellerindeki poşeti havaya kaldırarak gelen barışa baktım ve gülümsedim.
"Hoşgeldin babası oğlumuz seni özlemiş" dedim. "Ooo öyle mi göktuğ bey" dedi barış. "Evet baba gözlerim asvaltta kaldı" dedi. Güldüm.
Barışta güldü ve göktuğyu kucağına alırken "ah benim şaşkalozum o gözlerim asvaltta kaldı değil yollarda kaldı olacak" dedi ve yanağını öptü.
Göktuğ ise büyüttüğü gözleriyle babasına baktı parmağını çenesine koyup "baba yol asvalttan yapılmıyor mu? Aynı şey bence" dedi.
"Seni bilmiş senii!" Dedi barış ve gıdıklamaya başladı."Hadi deniz hadiii" dedim ve ayağa kalktım. Gökçeyi simitini alırken barışla göktuğ kucağında bir şekilde yavaşça sahile indik.
Yıllar önceki halimiz geldi aklıma.
Balayında denize gittiğimiz zamanlar.
Şimdi ise oğlumuz ve kızımızla balayına geldiğimiz otele gelmiştik.
Barışın beni ilk öptüğü otele...Üstüme gelen suyla oğlum ve kocama baktım. "Siz bana savaş mı ilan ettiniz!" Dedim ve kızımın simidine oturtup yavaşça suya girdim. Barışa kaş göz yapıp gökçeyi ona bırakırken göktuğyu yakaladım.
"Aha şimdi yakaladım seni" dedim ve gıdıklamaya başladım.
Onu gıdıklarken gözlerime ilişen görüntü duraksamama neden oldu.
Barışın boynuna sarılmış bir adet gökçe vardı ve bizi izliyordu.
Barışta gülümseyerek bize bakıyordu.
İçimden şükür ettim.
Ailem için.
...
Çocuklar denizde iyice yorulmuşlardı. Onlara duş aldırıp yemek yedirdikten sonra uyutmuştum.
Şimdi ise pek sevdiğim adamla balkonda kahve keyfi yapıyorduk.
"Biliyor musun barış ablam tekrar hamileymiş" dedim.
Şaşkınca bana döndü. "Ee hani sadık abi gülbadeden ve Kardiladan sonra çocuk düşünmüyordu" dedi.
Güldüm. "Ablam ikna etmiştir onu" dedim imayla.
"Vayy arık kızları pek bir hızlı canım" dedi. Gülümsedim."Eh artık geç oldu hafiften yatsak mı?" Dedi. Alayla güldüm. "Yaşlandın ha sen" dedim. Gözlerimi büyütüp baktı bana.
"Kim dedi onu gepegencim ben bir kere" dedi. Alayla güldüm tekrar.
"Yeme beni barış ya kabul et yaşlandın eskiden geç saatlere kadar otururduk şimdi hemen uyuyorsun" dedim.
Amacım sadece birazcık onunla uğraşmaktı.
Sandalyesinden kalktı yanıma adımladı.
Yavaşça üstüme eğilirken kalbim tekledi.
"O yaşlı şimdi sana neler yapacak gör bakalım. O zaman bana yaşlı diyebilecekmisin görelim" dedi ve dudaklarını dudaklarıma yasladı.(Burası +18 ögeler bulundurmaktadır isteyen geçebilirrrt)
Dudaklarına hızla karşılık verirken nefes ihtiyacıyla geriye çekildim.
Yavaşça belimden tutup kaldırdı ve kucağına aldı.
Doğumdan sonra kilo almıştım ama hala beni taşıyabiliyordu. Asker adam vesselam.
Dudaklarıma tekrar arzuyla yaklaşırken bende içimdeki ateşi söndürmek pahasına dudaklarına yaslandım.
Öpüşü derinleşirken içimdeki kor alev git git yükseliyordu.Salona adımladı beni koltuğa yatırım üstüme çıktı. Erkekliği tam kadınlığıma denk gelince inledim.
Eliyle ağzımı kapatıp. "İnlemelerini sabaha kadar dinlerim ama çocukları uyandırmayalım güzelim" dedi.
Gülümsedim.
Dudaklarıma tekrar yapıştı. Ben onun tişörtünü tek hamlede çıkarırken o benim giydiğim gömleğin düğmelerini açıyordu.
Açtığı her düğmeden sonra aşağıya doğru öpücükler bırakıyordu.
İçimdeki heyecan ve arzu sanki bir ilkmiş gibi hissetirirken ona olan özlemim dinmek bilmiyordu.
YOU ARE READING
YALANCI SONBAHAR[+18]
Ficción GeneralEğer canımı yakmadan sarılırsan bana, bunu yapan ilk kişi sen olacaksın... Nilüfer,Gülseren,Kardelen Ben ortancaları Gülseren Görünmeyen yaraları olan kimseye yaranamayan gülseren... -- Barış ben kısa ve öz olarak Herşeyden önce insan olmaya çalış...