Şimdi duraksama sırası bendeydi. Bu gerçek olabilir miydi? Yoksa bir tesadüf diyip geçebilir miydim bilmiyordum.
"Baksana tüylerim diken diken oldu."
"Başlayacağım şimdi tüylerine Serra, ne gerek vardı neden yaptın ki böyle bir şey?"
"Ama işe yaramış. Kadın resmen evinin etrafında gezmiş."
"İnanmıyorum buna."
"Kendi ağzınla söyledin, Deniz zannetmişsin."
"Onun da..." Küfür etmeden önce kendimi durdurdum. Arkadaşımın yanında terbiyesizleşmek istemiyordum.
"Neyse ne. İnanmıyorum o kadına. Tesadüf diyip geçelim."
"Peki güzelim nasıl istersen. Kaçta çıkacaksın terapi için?"
"Öncesinde biraz hava almak istiyorum. Sen de gel benimle sahile gidelim."
"Olur kalk giyin haydi."
Serra beklerken içime bikinimi de giymiştim. Biraz yüzmek bana iyi gelecekti.
Arabadayken yine Deniz konusu açıldı. Bu kez daha yapıcı yaklaşmaya çalıştım.
"Senin incindiğini tanık olmak istemiyorum."
"Ben de incinmek istemiyorum, Serra"
"Biraz zaman ver, düzelecektir."
Düzeltmek istediğim bir şey yoktu ama bozuntuya vermeyip Serra'nın onun evinin bulunduğu sahile sürmesine izin verdim. Belki bana edecek bir iki çift lafı vardır hadsiz herifin.
Sahil sakindi. Henüz öğlen güneşi gelmediğinden ve dün de deli gibi yağmur yağdığından olacaktı ki evler de sessizdi.
Bir havlu atıp sahile uzandı arkadaşım. Benim beklemeye niyetim yoktu ve direkt denize doğru yürüyüp kendimi serin suya bıraktım.
Onu gördüğümde ne yapmalıyım diye düşünüyordum. Belki de ruhsuz bir kız gibi hiçbir şey olmamış, incinmemişim gibi davranabilirdim. Kin tutmak doğamda yoktu. Anlık parlar ve sönerdim.
Tekneyle açılmayalı yıllar olmuştu. Küçükken babamla sürekli balık tutmaya giderdim ve çok mutlu olurdum. Özellikle eve dönüş saatleri, gün batımında teknenin güvertesinde bir aşağı bir yukarı sallanmak en güzel çocukluk anılarımdan biriydi.
Kıyıya yüzdüm ve Serra'nın yanına ulaşıp havluma sarıldım.
"Sen girmeyecek misin?"
"Girmeli miyim? Su yeterince ısınmış mı?"
"Biraz üşüyebilirsin ama alışırsın."
"Yok ben almayayım o halde."
Sırıttım. Ben mart girdiği anda kendimi denize atardım. Ama arkadaşım benim kadar sorumsuz değildi ve hasta olmak istemiyordu haliyle.
"Yok yere sapık damgası yapıştırıyorsun adama. Bak geleli yarım saat oldu, eğer dediğin gibi seni izliyor olsaydı çoktan burda olurdu."
Sessiz kalmayı tercih edip evleri izlemeye başladım. O çocuklu aile de evde değil gibiydi. Ve tabii Serra'ya ev olayından bahsetmemiştim. Neden böyle bir şey yaptığına hala anlam veremiyordum. Beni sahilin başındaki evde ağırladığından emindim.
&
"Rüyalar hakkında anlaman gereken şey şu: Çok gerçekçi görünen rüyalarımızda bile...
"Bu bir rüya değildi, uyanıktım."
"Farketmez, negatif duygularımızı bastırdığımızda örneğin korku ve suçluluk gibi. Bunun yanında da uykusuzluk çekiyorsak, bilinçaltımız bu duyguları işlemenin yolunu bulur. Uyanık olsak bile."