8.BÖLÜM

1K 66 13
                                    

Biliyorum sizi çok beklettim. Fakat bölümü tam bitirmek üzereyken laptopun şarjı bitti ve ben bölümü tekrardan yazmak zorunda kaldım. Tüm bölüm gidince yazasım kaçtı ve araya uzun zaman girdi. Beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.

*Bölümü beğenmeniz dileğiyle...*

Hiç bencil olup olmadığımı düşünmemiştim. Bana göre ben iyi bir kızdım. Kimseyle bir alıp veremediğim yoktu. Benim tek sorunum ailemleydi. Onlardan bir parçacık ilgi ve sevgi istiyordum.

Kendimi bildim bileli ailemle aramı iyi tutmaya çalışıyordum. Ne isterlerse onu yapıyordum. Gel deyince geliyor git deyince gidiyordum. En son babam beni evlendirmeye kalktığında yine onlara karşı gelmedim. Belki evlenip gidersem beni özlerler diye düşündüm. Benim onlardan başka kimsem yoktu. Fakat onlar bunun farkında değillermiş gibi davranıyorlardı.

Bazen kendimi ailemle olan sorunlarıma öylesine kaptırıyordum ki etrafımda ne olup ne bittiğiyle ilgilenmiyordum. Sanki bir tek benim sorunum varmış gibi davranıyordum. Kendimi bugüne denk hiç kimsenin yerine koymadım.

Eğer bencillik insanın kendi sorunlarına dalıp başkalarının neler yaşadığına neler hissettiğine önem vermemesiyse o zaman ben gerçekten bencil bir kızım.

Saat tam olarak kaç bilmiyorum. Sanırım sabah olmak üzere. Gökmen gittikten sonra uyuyamadım. Biraz kendimi dinledim. Söylediklerini düşündüm. Kendimi onun yerine koymaya çalıştım.

Artık ailem yokmuş gibi davranacağıma sadece kendim için yaşayacağıma söz verdim. Ben artık o yaşlı ağaçta sarı yaprak olmak istemiyordum. Ne zaman düşeceğim diye korkmak istemiyordum ben ailem beni ne zaman sevecek diye beklemek istemiyordum.

Ben artık ağaç olmak istiyordum ayakları yere basan rüzgâra meydan okuyan bir ağaç olmak istiyordum. Kendime söz verdim. Artık bencil bir kız olmayacağım.

Kapının açılma sesiyle kendimi toparladım. Gökmen içeri girdiğimde bakışlarımı yüzüne çevirdim. Bana bakmadan odaya gidip kapıyı sertçe kapattı. Kapının sertçe kapanmasıyla irkilsem de umursamadım. Kapının önüne gidip kapıyı tıklattım.

"Gökmen biraz konuşabilir miyiz?" diye sordum.

Ses gelmeyince kapıyı tekrar tıklattım.

"Hadi ama bana küstün mü?" diye sorduğumda ben bile kendi soruma gülmüştüm.

Kapı açıldı gökmen içeriyi göremeyeceğim şekilde kapıda durdu.

"Çocukça hallerini kendine sakla eğer çok konuşmak istiyorsan işim bitince konuşuruz." Diyerek kapıyı yüzüme kapattı. Başka zaman olsa ona bu yaptığının bedelini ödetirdim. Fakat şimdi yapacağım pek bir şey yok.

"Öküz." Diye sessizce mırıldanıp tekrar sedirin üstüne oturdum.

Bütün gece sedirin üstünde durmaktan kemiklerim ağrımıştı. Kendi yatağımı özlüyordum. Yapacak bir şeyim olmadığından öylece oturup Gökmen'in işini bitirmesini bekledim. Güneş tepemize çıkarken gökmen işini bitirmişti. Ben de sıkıntıdan patlamak üzereydim.

Karşıma oturduğumda üzerinde beyaz uzun kollu gömlek altında siyah kumaş pantolon vardı. Evden çıkacakmış gibi giymişti.

Saçları düzenli bir şekilde taranmış ve erkeksi bir parfüm sıkmıştı. Belli ki bir yere gidecekti ondandı bu hazırlık yoksa benim için böyle giyinecek hali yoktu ya.

"Ee ne konuşacaksın? Fazla uzun sürmesin." Diye umursamazca sordu. Bu tavrı hoşuma gitmese de bir şey demedim.

"Ben dün için üzgünüm bencilce davrandığımı fark etmemiştim." Diye utanarak söyledim. Hayatımda ilk defa birinden özür dilemeye çalışıyordum.

SAKLAMBAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin