Alt kattaki Joseph, tırabzanlardan destek aldığı halde merdivenlerden çok yavaş çıkmıştı. Jessie'nin odasının eskitilmiş ahşap kapısını araladığında karşılaştığı manzara ile şok olmuştu. Yıllar önce aşık olduğu, hayatının merkezi haline getirdiği kadın yerde yatıyordu. Altın sarısı saçları yüzüne dökülmüştü. Orada öylece yatıyordu. Joseph, daha önce de Katy'yi kaybetme acısı yaşamıştı ama bu sefer farklıydı. Bu sefer Katy tamamen gitmişti.
Arkasına dönen Joseph bir çift mavi gözle karşılaştı. Bu gözlerin sahibinin üzerinde ise hastane kıyafeti yerini yıpranmış bir gelinliğe bırakmıştı.
Jessie'nin gözleri hüzünlüydü. O an hiç var olmamış olmayı diledi. Az önce yaptığı şeyin görüntüleri gözünü kırpıp açarken bile gözünün önünden geçiyordu. Jessie hızla banyoya geçti, yere çömeldi ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Hiçbir şeyin gerçekliğine inanmıyordu. Aynaya baktığında aklına hastanedeki görüntüsü geldi. O zamandan itibaren başına kötü şeylerin geleceği belliydi. Ama O, inanmak istememişti.
Artık Jessie de onlardandı. Tam olarak ne olduğunu bilmesede o 'Living Dead' adı verilen yaşamına devam eden bir ölüydü. Yaşayan ölüler sonradan kendilerini ve başkalarını korumak adına bir takım güçler kazanırdı. Ve bunlardan biri tarafından öldürülürseniz sizin de güç kazanma ihtimaliniz olurdu. Siz yaşayan ölü olduysanız ve sizin gibi başka birini tamamen öldürdüyseniz, onun güçleride size aktarılırdı. Katy çok güçlüydü. Aynı anda 11 kişiyi öldürme kapasitesine sahipti. Bu demek oluyordu ki Jess gelmiş geçmiş en güçlü living dead olabilir. Ama bunu ne kendisi ne de Joseph bilmiyordu. O an aklına Joseph geldi ve yavaşça ayağa kalktı. Yerdeki tozlu banyo halısına baktı. Bu halıyı annesi Bonny istemişti. Halının rengi pudra pembesiydi. Jessie ise bu halının morunu istemişti. Jessie'nin gözleri doldu. Neler yapıyordu böyle? Kendini aşırı derece de kötü hissediyordu.
Joseph odadan çıktığında gözleri kızarmıştı. Sevdiği kadın sonradan bir psikopata dönüşse bile hala içinde bir yerde O'nu taşıyordu. Katy, Jessie'yi öldürmesin diye Jessie'yi sevdiğini söylemişti. Ama bunun gerçek olmadığını anlamıştı. Güçten düşmüştü ve bir de Katy'yi o halde görünce içi parçalanmıştı. Odadan dışarıya zar zor çıkmıştı ki koridorun sonundaki boy aynasının karşısında ağlayan Jessie dikkatini çekti. Bir kaç adım attıktan sonra Jessie onu fark etmişti. Joseph'in yüzüne bakamıyordu. Çünkü bakmaya cesareti yoktu. Jessie empati yapabilen biriydi ve Joseph'in acı çektiğini anlayabiliyordu. Dudaklarından defalarca özür dilerim cümlesi döküldü. Başını kaldırıp Joseph'e baktığında ağzından istemsizce "Umarım iyisindir." cümlesi döküldü.
Joseph, hiç beklenmeyen bir çıkış yaptı ve vazoyu devirirken bağırmaya başladı: " İyi mi ? İyi mi? Ne iyisinden bahsediyorsun? Ben senin için sevdiğim kadını karşıma alıp O'na yalan söyledim. Senin teşekkürün ise O'nu ikinci kez öldürmek mi ! Sen hiçbir şeyin değerini bilmeyen ahmak ucubenin tekisin! Eskiden Katy'ye ukala derdim ama senin yanından bile geçemezmiş O! Yanından geçmek derken aklıma geldi. Az önce Katy'nin yanındaydım biliyor musun? Ama bu sefer ne korkunç ne psikopat ne de başka bir şey değildi. Benim masum, aşık olduğum Katy'ydi o." . Son cümlesinin sonuna doğru sesi kısılmıştı. Jessie'nin yanına zoraki bir iniş yaptı ve intihar etmek isteyen göz yaşları birer birer kendine Joseph'in yanaklarından yol çizip yere damladılar. Jessie o an hiç tereddüt etmeden Joseph'e sarıldı ve konuşmaya başladı : " Benim iyi olduğumu mu düşünüyorsun? Az önce kendi ölümüme şahit oldum. Eskiden bir sonraki güneş sistemine yaklaşık 40.850.000.000.000 kilometre uzaktayız. Samanyolu'nun çapı 100.000 ışık yılı. Bir ışık yılı 9,46 milyar kilometre. Bu kavranamaz uzaklıkların yanında, yaşadıklarım tamamen bir hiç diye düşünürdüm. Bir kozmologtum ve hep bunlara kafa yorardım. Ama şimdi... Şimdi ise bir ölüyüm. Pardon güçlere sahip bir ölü aynı.. aynı Katy gibi. Ben ne yapmalıydım Joseph? Sırf kendi iyileşmesi için beni gözünü kırpmadan öldüren birine sarılsa mıydım? Yapamazdım. Bunu nasıl yaptığıma inanamıyorum ve o an hiç aklımdan çıkmıyor. Kasıtlı olarak yapmadım hatta ben karıncayı bile incitemem." Jessie tam sözüne devam edecekti ki Joseph elini ağlayan Jessie'nin ağzına koydu ve susmasını sağladı. Sonra ayağa kalktı ve aşağıya inmek için merdivenlerin başına geldiğinde gördüğüyle donup kaldı.
Aşağıda siyah takımlı bir grup insan vardı. Silahlıydılar. Joseph, ağlayan Jessie'nin yanına gitti ve fısıldayarak yalvardı. "Lütfen bizi buradan götür. Benim gücüm çok az ama sen şuan en güçlü halindesin lütfen bizi buradan götür." Jessie başını kaldırdı ve merdivenin ilk basamağına doğru ilerledi. Aşağıda gördüğü insanlardan korkup koşarak Joseph'e sarıldı ve buradan çıktıklarını düşündü. O an Jessie ve Joseph kendilerini çok lüks bir evde buldular. Joseph soran gözlerle Jessie'ye baktığında Jessie "Babamın yazlığı" deyip kestirip attı. Çünkü aklında az önce ki siyahlı insanlar vardı yani Savunma Dairesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelinikli Katil #Wattys2015
TerrorO, öldükten sonra yaşayan biri. O, bir katil. O, bir sadist. O, acımasız. O, ölse bile lanetleyen biri. O, GELİNLİKLİ KATİL. Ve O, "Beni Sen Öldürdün." diye fısıldayan kişi.