Bölüm 3. : Kenan bugün benim annem ölmüş!
☆☆☆☆☆☆
Haftalar sonra
Gölge KaraSen ne biçim bir insansın komutan? Resmen senin sayende Haluk denilen yavşak hapse düştü, evet kanıtları sunabildik ve polisler o iti aldı. Zaman komutanlayken hızlı mı geçti yoksa bana mı öyle geldi? Şuan onun evindeyim ve kendisi dün görev var diye Mardin'e geri döndü. Evi gayet güzeldi, bir odayı benim için dizayn edip öyle gitmişti. Biz şimdi tam olarak neyiz? Abi - kardeş mi yoksa başka birşey mi olma yolundayız, ne oluyor?
Düşünmeyi kesip üstümü giyinmeye başladım, giysiler bana aitti. Bu evde bana ait olan sadece giysiler ve birkaç eşyaydı. Gerisi onundu hatta çoğu onundu. Dolaptan güzel bulduğum giysilerimi giyip saçlarımı kurutmak adına saç kurutma makinesini fişe taktım. Kenan üsteğmendi, 26 yaşında fit bir askerdi. Annesi o 5 yaşındayken kanserden vefat etmiş, tek babası varmış ve o da ben gibi tek çocukmuş. Kardeşi yok sadece timiyle kardeş gibilermiş. Memleketse Adana/ Kozan imiş, ayriyetten memleketini çok seviyormuş.
Bense buralıydım, doğma büyüme Istanbul'luydum. 22 yaşındayım, yaşımı küçük gösteriyorum ve o da bununla alay etti. Gerçi onunki masumcaydı ya, hakaret yoktu. Güleyim diye yapıyordu, kalbimi kırmamaya dikkat ediyordu. Neyse düşünmeyi keseyimde hemen okula gideyim, yemekse yiyesim yoktu. Bu nedenle kahvaltı etmeyeceğim, hızla kurutma işini de bitirip makineyi kaldırdım. Artık gidebilirim, çantam nerde? Hah buldum, artık gidebilirim. Bu arada ben psikoloji bölümü öğrencisiyim, psikolog olmak istiyorum. Ancak bozuk psikolojiyle bu istek komik kaçıyordu, saçmaydı.
1 saat sonra
Okula girdiğimde sahte dostlar tarafından etrafım sarılmıştı. 4 kişilerdi, hepsi it kopuktu. Sayelerinde bende sigara - içki kullanıyordum. Şikayetçi miyim hayır, zaten geberip gitmek istiyorum. Deniz - Ferhat - Kaya - Sinan olarak 4 kişilerdi...
Kaya : Kardo iyi geldin la, bak bir mekan keşfettik efsane! Kesinlikle seninde görmen lazım, bugün müsaitsen gidelim.
Gölge : Gideriz, boşum.
Ferhat : Adamsın, neyse nerdeydin sen?
Gölge : Evden ayrıldım, taşınma olaylarıyla ilgilendim.
Sinan ; Iyi iyi, ahh hoca geldi oturalımda şu işkence hemen bitsin.
Dediğinde ona uyduk, okulda ki serseriler gibiydik. Çoğu kişi bizden çekindiği için uzak dururdu, eh bu da işime gelirdi. Ben pek insancıl değildim, bu heriflerse yalancı dostu. Sadece mekanlarda eğlenmek - gezip tozmak için varlardı. Amaçları okulda ders görmek değil burda ki kızlarla yatmaktı, hatırlıyorumda Kaya bir hocayı yatağa attığını anlatmıştı. Ama doğru mu yalan mı emin değilim, bazen feci palavra sıkardı.
O anda hoca yoklamayı hızla almış ve derse başlamıştı, yakında finaller başlayacaktı, vizeler çoktan bitmişti. Büte girip giremeyeceğimi finaller belirleyecekti. Derslerim iyiydi, elimden geldiğince başarılıydım. Yanımdakilerse cimri - bencil olduğumu söylerdi çünkü kopyaya karşıyım. Asla da vermem ama onlar milletten gördüğü kadar bakıp yapardı, hepsinin dersi berbattı. Okumaya gelmiyordular, zaten hepsi de zengindi. Bende zengindim ama ailem beni pek kafaya takmazdı. Arada bir akşam yemeği yer konuşurduk, ailemle samimi değildik.
Hoca : Gençler vize notlarınızı girdim, bakarsınız. Serseriler sizde iyi çalışın yoksa sınıfta kalırsınız, alttan ders vermek zorunda kalırsınız. Aranızda tek Gölge çalışıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgenin Yankısı!
Подростковая литература"Gölgelerin rengi olmaz" dedi çocuk, derdi vardı bu sesinden bile belliydi. Yırpandığı gözlerinden bile belliydi. Sırf annesi onu sevmiyor diye ölmek istiyordu, yaşamaktan nefret ediyordu....