Bölüm 20

5.3K 96 16
                                    

"Kal."

Haftalarca kafa patlattığım soruyu sormuştu. Gerçekten benimle olmak istiyordu, ama bazen isteklerimiz yeterli değildi. Ümitsizliğe düştüğüm zamanlar bu anın hayallerini kurup huzur bulduğumu hatırlıyorum ancak şuan hissettiğim tek şey hüzündü.

Bir an için gözlerinin parladığına yemin edebilirdim. Ömür boyu onunla olmak, böyle sarılmak. Kulağa çok tatlı geliyordu.

"Hayır." diyebildim ciğerlerimi sonuna kadar zorlayarak.

Ağızımı kapatır kapatmaz pişmanlık kalbime ağrı yapmaya başlamıştı. Ona bakacak cesareti kendimde bulamadan gözlerimi yummuştum. Sonunda göz göze geldiğimizde görebildiğim tek şey hayal kırıklığıydı. İlk defa onu bu kadar çaresiz görüyordum. Babasının ilk kez ağladığına şahit olan bir çocuk gibi hissediyordum.

Uzun bir aradan sonra "Neden?" diye sordu sadece. Kaşlarını çatmıştı.

"Yapamam." dedim. Sesim en az onun bakışları kadar çaresizdi.

Tadı kaçmış gibiydi, huzursuzca gözlerini kırpıştırıp boğazını temizledi ve dirseklerinden destek alarak kalktı. Birkaç saniye önce onun doldurduğu boş kucağım üşümeye başlamıştı bile.

Elini ensesine götürdü ve saçlarını karıştırdı.

"O zaman...ben bir duş alayım. Sen de çok geçmeden yat. Çıkarken pencereleri açarsın, havalansın oda."

Üzerindeki yorganı kaldırdı ve ayaklandı. Ne kadar kayıtsız kalmaya çalışsa da cevabımın moralini bozduğu belliydi. Yaklaşık bir saat önce ikimizinde keyfi yerindeyken bir tarafa fırlatılmış olan gömleğini kaptığı gibi odadan ayrıldı.

Kendimle başbaşa kalmıştım yine. Dudaklarımın arasındaki sigarayı alırken yüzümü ekşittim. Bütün kaslarım zayıflamıştı bir anda. Yüzümü az önce yattığı yastığa bastırıp kokusunu içime çektim. Bir ay sonra yollarımız ayrılacaktı ve bir daha hissedemeyeceğim sıcaklığını zihnime kazımaya çalıştım. Uyumaya çalışırken sigara dumanı koklamak istemeyeceğini akıl ettiğimde kafamı kaldırdım ve yorganın altından çıktım. Dediğini yapıp odadan çıktım.

Koridorda ilerlerken suyun sesini duyabiliyordum. İçimden bir ses içeri dalıp onunla olmak için can attığımı söyleyip ağlamamı söyledi ancak tabii ki böyle birşey yapmadım. Pantolonumun fermuarını açarken telefonuma gelen mesajla irkildim.

"Lidya: Yarın kızlarla prova yapacağız. Gel ve bize biraz tavsiye ver! Konumu atarım."

Cevap verip telefonumu yatağın üstüne fırlattım ve soyunduğum gibi içine girdim. Uyuyamayacağımı bilerek yine de bir umutla gözlerimi yumdum.

...

Gözlerimi açtığımda güneş çoktan doğmuştu. Yatakta dönerek biraz esnedikten sonra sonunda kafamı yastıktan kaldırabilecek enerjiyi buldum. Uykuya dalmam neredeyse üç saatimi almıştı ve geç kalkmış olsam bile pek dinlenmiş sayılmazdım. Telefonumun ekranını açtığımda saatin ona yaklaştığını gördüm. Giyinip koridora çıktığımda mutfaktan gelen seslerle heyecanlandım. Nasıl bir ruh halinde olacağını kestiremiyordum. Onu daha önce gergin veya kızgın görmemiştim ve bu belirsizlik beni daha da zorluyordu.

Merdivenlerden aşağı indiğimde masaya oturmuştu ve kahvesini yudumlarken gözlerini ayırmadan elindeki kitabı okuyordu.

"Günaydın." diyerek ilk adımı attım.

"Günaydın." karşılık verdi. Kaşlarımı çattım. Ses tonunda ya da davranışlarında bir farklılık yoktu ama...olması lazımdı.

Birşeyler anlayabilmek için konuşmayı devam ettirdim.

Sadist Sahibim +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin