arkadaslar genel olarak ismi su ana kadar az gecse de jisung da ekipte hatirlatayim
iyi okumalar la⛓️⛓️
~~~~
Sabah olmasını beklemeden, karanlıkta kamptan çıkan sekiz çocuğun adım seslerinden başka ses olmayan yolda sakince ilerliyorlardı.
Yoongi onlar çıkmadan hemen önce eşyalarını büyülediği için sırtlarındaki kılıç gibi ağır savunma araçları bile hafif ve dışarıya görünmezdi. Bu da işlerini kolaylaştırdığından çok daha hızlı ilerliyorlardı. Yine de bir araç bulmak zorunda olduklarını bilen Hyunjin etrafa bakınmayı kesmiyordu.
"Ne arıyorsun?" Chan yanına geldiğinde sakince ona döndü. "Arabaya ihtiyacımız var." Chan gülümseyerek kafasını salladı. "Aslında kolayca araba alabileceğimiz bir yer var." "Araba alabileceğimiz çok fazla yer tabi ki var. Ama elimizdeki paralar melez kampında geçerli, dışarda değil!" Chan omuz silkti.
"Zaten ben de kendi paramızı kullanabileceğimiz bir yerden bahsediyorum." Hyunjin merakla ona bakınca ekledi. "Hermes'in kargo durakları. Hemen hemen her yerde var olduğunu biliyorsundur zaten. İhtiyacın neyse sana anında temin ediliyor ve elinde hangi para birimi varsa onunla ödeme alıyorlar." Hyunjin duyduklarıyla arkasına döndü. "Millet, ne diyorsunuz? Hermes'i ziyaret edelim mi?" hepsinden onaylayan mırıltılar çıkınca en yakın Hermes noktasını aramaya şehrin içinden başlamaya karar verdiler. Tanrılar savaştan sonra sık sık Olympus'un yerini değiştirmişti. Güçlü imparatorluklar, kraliyet sarayları derken şu anda dünyada dikkat çekici yerlerden biri olan Amerika'daki Emire State Binasını durak olarak kullanıyorlardı.
Binanın yaklaşık yedi yüz kat yukarısına inşa ettikleri evlerine girmek normal şartlarda onlar için imkansız olsa da ayarladıkları görüşme, hayatlarındaki belki de tek şansı oluşturmuştu.
Ama oraya gidebilmek için önce kendi şehirlerindeki durağı bulmaları gerekiyordu.
Aradan geçen yirmi dakikanın ardından şehrin en kalabalık yerinde sonunda Jeongin konuştu. "Bakın, Hermes'in asa sembolü!" "Bir an önce girelim içeri bayılmak üzereyim." Felix yorgunluktan ölmüş vaziyette adımlarını hızlandırdı. Hyunjin'in yürüyüşüne ayak uydurmak zordu.
Kapının önünde kısa bir an içeriye bakındı Hyunjin. Her şeyin normal göründüğünü fark ederek içeri girdi. Anında yanında biri bitmişti.
"Size nasıl yardımcı olabiliriz?" adam uzun ve zayıf vücuduyla onlara üstten bir bakış attı. "Bize bir araba lazım." Hyunjin kısa ve öz açıklamayı tercih etti. "Ödemeyi Melez kampının altınlarıyla yapacağız." adam melez kampını duyar duymaz ciddileşti. "Bu taraftan." eliyle gösterdiği yönde önden yürümeye başladı. Diğerleri onu takip ederken Changbin en arkada kalarak etrafa bakındı. Temkinli olmakta fayda vardı.
"İçerde yardımcı olacaklar. Burası insanlara ayrılan alan, sizin bölgeniz içerde başlıyor." adam başka bir şey demeden uzaklaştı. Melez olduklarını anlayınca kabalaşmış gibiydi. Hyunjin bu üstten davranışı görmezden gelmeye çalıştı. Sonuçta bir tanrının inindeydi. Burada onun sözü geçmezdi.
"İçeri girmeyecek misiniz?!" arkadan gelen güçlü erkek sesiyle irkildi. "Biraz beklese-" gözleri önce arkasındaki adamın yüzüne, ardından vücuduna indi. Ayakkabılarında gördüğü kanat sembolüyle duraksadı. "Tanrı Hermes?" Hermes olduğundan emin olduğu adam gülümsedi. "Ve sen de..?" "Hwang Hyunjin, Tanrıça At-" sözünü ikinci kez tamamlayamadı. "Athena'nın melez oğlu! Ayrıca yalnız da değil." gözleri diğerlerinin üzerinde gezindi.
"Bakalım bakalım; Poseidon, Zeus, Ares, oo Artemis, Apollon -iyi anlaşıyor olmalısınız- Hades, güzeller güzeli çocuğumuz da Afrodit oğlu olmalı! Tam bir Tanrı karmaşası, bayıldım!" tekrar Hyunjin'e döndü. Onun lider olduğunu biliyor gibiydi. "Bizi nasıl tanıdınız?" Hermes gülümsedi. Dişlerinin parladığından emindi Hyunjin. Neredeyse gözlerini kamaştıracak kadar. Hermes böyleyse Apollon nasıldır kim bilir? diye düşünürken odağını tanrıya vermekte zorlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
olympus, hyunchan
FanfictionTanrıların melez çocukları, dünya üzerindeki bir kampta sıradanlıktan uzak ve yalnız bir yaşam sürmektedir. yan shipler: Minsung, Changlix, Seungin.