Bölüm 3

1 0 0
                                    

Erol matematikten daha önce hiç bu kadar zevk almamıştı. Alper ile ders çalışmanın sıkıcı ve yorucu olacağını düşünmüştü. Ama hiç öyle olmamıştı. Aynı zamanda Alper'in gerçekten savsaklayacağını düşünmüştü. Alper, bütün önyargılarından kurtarmıştı onu. Daha önce hiç kimsenin evinde kalmamıştı Erol ayrıca. Alper ilkti. Gerçi Alper, her açıdan ilkti. Erol, acaba dersleri kötü olmasaydı yine konuşur mıydık, diye sordu kendine. Muhtemelen hayır dedi sonra. Bu ders olayı bitecek ve ikisi de geri eski hallerine döneceklerdi. Erol buna takılmadı. Alper, anlamadığı yerde duruyor, anladığı yerde kaçırmıyordu. Boş boş dinlemiyordu. Erol, birkaç ay önce yardım ettiği, daha doğrusu yardım edemediği bir grubu hatırladı. Ömründen ömür götürmüşlerdi. Yeliz, rica etmese asla yapmazdı. Ama tek iki dostundan birinin ilk ricasını geri çeviremezdi. Alper konusunda da bu yüzden gergindi. Ama artık rahatlamıştı. Alper'e küçük bir jest yaptı. "Bugünlük bu kadar yeter. Elimizdekileri bitirince serbestsin. Yarın da öğlene kalmam sanırım."

"Annem akşama kalmanı ister. Ama seni çok yordum. Bana zaman ayırdığın için çok sağol. Despot bir öğretmen olmandan çok korkmuştum."

"Peki, öyle miyim?"

"Kendine hakaret ediyorsun!" Buna ikisi de güldü.

Çağrı, mutfağa girdiği gibi kapıyı kapatmış ve kimseyi içeri sokmamıştı. İpek hanım da, "Bırakalım. İstediğini yapsın. Onu Rahatsız etmeyin." Dedi. Yemek saatine kadar da salonda oturup Çağrı'yı beklediler. İpek hanım otururken Erol'a "Erol oğlum, söyle bakalım! Alper'de hiç umut var mı?" Diye sordu. Erol, " Yorum yapacak kadar yetkin değilim teyze. Ama üstüne giderse kurtarabilir." Dedi. Kemal bey ,"Bu kadar resmi olmana gerek yok artık Erol. Aklından geleni anında söyleyebilirsin." Dedi. Erol, pancardan halliceydi yine. Alper , "Derdiniz, onu kaçırmak mı? Üstüne gitmeyin artık. Beynini yeterince yordum ben zaten." Dedi. Çağrı da yardım çığlığını duymuş gibi kapıyı açtı. "Gelin, yemek hazır." Akşam boyunca kurduğu tek çümle de buydu.

Aile olarak bundan Daha iyi bir akşam geçiremezlerdi. Çağrı yine sessizdi. Ama akşam boyunca onlarla kalmış, odasına kapanmamıştı. Saat geç olup da herkes odalarına çekilince Alper, "bugün beynim şişti. Daha fazla sayı görmek istemiyorum." Diyerek yatağa attı kendini. Erol, dönen sandalyeye oturdu." "Tamam. Bugün yoruldun. Serbestsin işte. Zaten ileride bu kadar gelmem üstüne. Sadece ilk dersimiz olduğu için biraz zorladım seni." Dedi. Alper yatakta uzanmış yatıyordu. Erol'a dönüp, "Yine kalmaya gelir misin? Annem, seni çok sevdi. Babam da öyle. Tekrar gelmeni istiyorlar." Dedi. "Bilemiyorum." Alper, yatakta doğruldu. "Ne demek bilmiyorum?" Erol başını tavana kaldırdı. ".Nasıl yani? Daha önce hiçbir arkadaşınla kalmasın mı?" " Çok arkadaşım yok. Asım ile kapı komşusuyuz. Yeliz'den bahsetmeme gerek bile yok. Yani sen, evinde kaldığım ilk kişisin." Alper, " Neden kabul ettin o zaman evde kalma fikrimi? Senin için zor olmalı." Diye sordu. Bu cidden garip bir durumdu. "Asım, beni ikna etti. Hayatımda hiç renk yokmuş ona göre. Daha önce hiç yapmadığım şeyleri yaparsam iyi geleceğini söyledi." "Bunun için Asım'a teşekkür etmeliyim." Erol, Alper'in bu sözüne gülerek başını salladı. Alper sonra yataktan kalktı ve kitaplığa gitti. "Ne tür seversin?" "Ben kitaplardan anlamam Alper." "Ama sevebileceğin, ilgimi çeken bir tür olmalı." "Bilmiyorum." "Tamam o zaman. Ben seçiyorum. Bakalım bakalım bakalım bakalım bakalım bakalım... Ah buldum. Yine kısa denecek bir kitap. Dr Jekyll ve Mr. Hyde. Duydun mu hiç?" "Sanırım. Ama hatırlamıyorum." "O zaman budur. Gel de yat hadi. Seni ailecek çok yorduk." "Yoruldum, evet. Ama çok da eğlendim." Erol, yatağa uzandı ve Alper'e dönük yattı." Alper de kitabı alıp yatağa oturdu. "Sevindim buna."

Alper, kitabı okurken Erol da onu izliyordu. Yarın gidecek olmasına bir an üzüldü. Bunun nedenini kendisi bile anlamamıştı. Bu düşüncelerle ve Alper'in sesiyle uykuya daldı. Alper de kitabı bitirmişti. Erol'un üstü açık uyuduğunu fark etti. Battaniyeyi üstüne çekti. Bir tutam saç da yüzünü kaşındırıyordu. Alper, saçı yüzünden çekti. O an sol kulağının üstünde bir yara izi gördü. Dikiş izleri çok netti. Alper daha yakından bakmak istedi. Ama Erol, onun beline sımsıkı sarıldı birden. Alper kurtulmaya çalışsa da başaramadı. Yapacak bir şey yok, dedi sonunda. Altta kalan kolunu Erol'un başının altından geçirdi. Uyumadan önce Simay'a mesaj atmayı da ihmal etmedi. "Sabahın köründe gelirsen seni kel yaparım." Simay'dan da hemen cevap geldi. "Herkesin uykusuna kimse karışamaz!"

Aşka Sıfat GerekmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin