~Jisung
Annem hep derdi "Dış görünüşe aldanma." diye. Fakat annem insanlardan bahseder iken ben burada Cehennem misali Cheon Yeon-ha koleji, Güzel sanatlar lisesi'nden bahsediyorum...
Hiç zorbalığa uğradınız mı? Veya uğrattınız. Ha?
Sadece hakaret edip, itip kakmak mı zorbalık? Hayır, bu okuldaki çok daha fazlası.
Evet. Bugünki konumuz ZORBALIK.
BHC4L, yani Minho, Hyunjin, Bangchan ve Changbin... Bu dördünü kimse durduramaz. Belki durdurabilirler ama polis teşkilatlarının bile korkup çekindiği bu dört kişiyi kim durdurabilir ki? Değil mi?
Bir kızın gözünü aşırı doz biber gazı ile kör edip suçu başka öğrencilere atan, birinci sınıftan bir çocuğun el parmaklarını tek tek yakan, hatta hızını alamazlar ise öldüren insanlardan bahsediyoruz... Abarttığımı sanmayın. Ciddiyim.
BHC4L'nin kurduğu okul grubuna Changbin'den mesaj gelince okul formamın cebindeki telefonu çıkarıp mesaja tıkladım.
Binnie:"Yeni kurban burada. Toplanın millet. Lee Yongbok sizi bekliyor."
Evet. Yeni kurbanları Lee Yongbok adlı çocuk olmalı. Çilleri aşırı güzeldi. Kesinlikle güzelliğini türlü şiddet ile solduracaklar.
"Sahne" dedikleri yere, okulun arka bahçesine doğru yürüdüm. Ve işte, beklediğim manzara...
Hyunjin, Yongbok denen çocuğun yüzünü yüzüne yakın tutup bir şeyler fısıldıyordu. Yongbok ise onu ıslak gözler ile izliyordu. İki kusursuz yüz karşı karşıya iken Minho, Yongbok'un okul formasının üzerine giydiği lacivert, üzerinde "STAY" yazan kazağın kapişonunu tutup yere attı Yongbok'u. Bangchan ise, Changbin'e parlak, metal bir nesne verdi. Changbin bir süre nesneye baktı ve eline aldı. Sonra Yongbok'un yakasını tutup büyük harflerle "BHC4L" yazan eski, tuğladan duvara yasladı.
Onlara biraz daha yaklaştığımda ne dediklerini daha iyi duyabiliyordum.
Changbin, nesneyi Yongbok'un yüzüne, gece gökyüzü gibi parlayan gözlerinin kenarına bastırdı ve "Gözlerin çok güzel... Parlıyorlar." dedi alaycı bir ses tonu ile. Yongbok ise iyice duvara sindi ve korku içinde titremeye başladı. Güzel dudaklarını aralayıp konuştu;"Lütfen... Herşeyi yapın ama... O neşteri uzak tutun."
Hyunjin büyük bir kahkaha atıp "Duydun mu Lee? 'Lütfen' dedi!" diye haykırınca Minho boş ifadesini bozmadan neşter olduğunu yeni öğrendiğim nesneyi alıp Yongbok'un omuzuna sapladı.
Yongbok acı içinde haykırınca, Hyunjin elini Yongbok'un ağzına bastırdı. Böylece Yongbok'un kafası sertçe duvara çarptı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Omuzundan kanlar, yanaklarından gözleri kadar parlak gözyaşları akarken arkamı dönüp okulun giriş kapısına doğru yürüdüm. Daha fazla izleyemezdim.
Sınıfa girdiğimde Jeongin sessizce kitap okuyordu. Onu görünce gülümsedim ve yaklaştım.
"N'aber?"Başını kaldırıp bana baktı. Sonra çakma sarışın saçlarını eliyle arkaya atıp "Çizgi roman okuyorum. Dışarıya odaklanmak istemedim... Sahi, çocuğa ne oldu?" dedi.
Aşağı bakıp alt dudağımı ıssırdım.
"Adı Yongbok... Ve... Omuzunu neşter ile deldiler." dedim tereddütle.Jeongin derin bir nefes alıp "Kesinlikle daha fazlasını yaptılar... Çığlık sesini duydun mu? Bu işlerinin bittiğini gösteriyor."
Lanet olsun ki haklıydı. Yongbok bu kadar yüksek bir çığlık attı ise son noktayı koymuşlardır.
Tam o an ikimizinde telefonuna bildirim geldi. Jeongin telefonunu açıp baktı ve kıkırdadı. "Okul grubundan..."
"Offf..."
Telefonumu tekrar çıkarttım.Chearyoung:*Bir video gönderdi*
Yutkunup videoyu açtım. İlk başta kameranın önünde Yeji vardı. Küçük bir kahkaha atıp geri çekildi. Kameranın görüş alanından çıkınca Yongbok'un yerde, kanlar içinde yattığı gözüktü. BHC4L, Yongbok'un yerdeki baygın mı yoksa cansız mı olduğunu anlamadığım haline bakıyorlardı.
"Bu okulu yönetenlerin devlet veya öğretmenler olduğunu sanmayın... Anlayacağınızı düşünüyorum." dedi Minho. Sonra kamera yere çevrildi... Video bitti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YER ALTINDAKİ 10. KAT
ActionSize sekiz masum adamın hikâyesini anlatsam ve bu sekiz adamın hayatının kan, ölüm ve dehşet ile geçtiğini söyselesem ne yapar sınız? Büyük ihtimalle onların masum olmadığını iddia edersiniz. Değil mi? Ülkenin en zengin şirketlerinden biri olan STR...