Yatakta Hafifçe kıpırdanıp sağa döndüm . burnumun sert bir yüzeye çarpıp acımasıyla gözlerimi bir anda açıp acı içinde inledim. Acıyla burnumu ovalarken bir anda neye baktığımı fark ettim. Kolidordaki açık olan ışıklar Yanımdaki 1,85 boylarında esmer bir çocuğun suratına vuruyordu! benim yanımda ! ne oluyor ya ?! Anın şaşkınlığıyla dudaklarımdan ufak bir çığlık çıkarken yanımdaki esmer çocukta gözlerini biranda açıp yatakta oturur pozisyona geldi. Gözleri şaşkınlıkla aralanmış şekilde beni süzerken bende aynı şekilde ona dikmiştim sert bakışlarımı .
" odamda daha doğrusu yatağımda ne işiniz var ?" derken hala şokla açılmış gözlerini bana dikmişti. Çocuğun saçma cümlesiyle sinirlerim gerilmeye başlamıştı. Çünkü bura benim odamdı.
"Pardon ne dediniz anlayamadım (!)"
"yatağımda ne işiniz var hanımefendi." Hanımefendi mi ? bu aklınca benimle dalga mı geçiyordu.
" Siz farkında değilsiniz galiba beyefendi ama burası benim odam ." ben iğneleyici bir tavırla bunu söylerken yanımda oturur pozisyona geçmiş çocuk da odamı inceliyordu.odamı incelemesi bittikten sonra gözlerini kapattı ve başını ellerinin arasına alıp parmaklarını açık kahve kıvırcık saçlarına geçirip kökünden sökmek istercesine çekmeye başladı. Ve bağdaş kurmuş olduğu bacaklarıyla öne arkaya sallanmaya başladı. Ben ne yapacağımı bilemez halde ona bakarken o hala elleri saçlarında mırıldanmaya başladı .
" Yine mi... tekrar mı... bu sefer olmaz . bu sefer katlanamam . hayır... olmaz..." kesik kesik nefeslerle acı içinde bunları mırıldanırken içime bir acıma hakim oldu . çift kişilik yatakta dizlerimin üzerinde ona doğru yaklaştım. Ne yapacağımı bilmiyordum . ama o saçlarına işkence edip delirmişçesine mırıldanırken durup onu izlemeye içim el vermiyordu. Ne yapacağımı bilemez halde elimi saçlarını sıkan elinin üzerine koydum . elimi elinin üzerine koyar koymaz sallanmayı bırakmıştı. Yeşil gözlerini benim açık kahve gözlerime çevirirken hala kesik kesik nefes alıyordu.
"şey... sen iyi misin ? yani... mm istersen ben çıkabilirim . sen şey yan-"
Konuşmam yarıda kesilmişti. çünkü yataktan hışımla kalkıp gitmişti . Giderken kapıyı öyle sert kapattı ki duvarların titrediğini hissettim.
"ne oluyor ya? daha okula geleli olmuş iki gün yaşadığım şeye bak . " diye kendi kendime mırıldanırken yatağıma uzandım. gözlerimi kapatıp uyku için kendimi hazırladım. O sırada yastıktan burnuma gelen taze biçilmiş çimen kokusuyla daha da mayıştım. Bu güzel kokunun nereden geldiğini anlamadım ama o sıra bunu düşünmek için fazla uykuluydum.
Sabah uyandığımda fazla depresif bir ruh halindeydim.üzerime okul formasını ve siyah bir pantolon geçirip okulun pansiyonundan çıktım. Okulla pansiyon arası çok mesafe olmadığı için yürümeye karar verdim . yavaş adımlarla okula doğru adımlarken kulaklığımdan kulağıma gelen Sezen Aksu'nun sesi , gözlerim yerde ,ellerim yeşil montumun ceplerinde düşünüyordum. Annemi,babamı, altı yaşındaki hasta küçük kardeşimi düşünüyordum. Kardeşim kanserdi . kendimi bildiğimden beri saçları , kaşları ve kirpikleri yoktu Eyyüp'ün . bir deri bir kemikti . kanser onu yiyip bitiriyordu. Deniz mavisi gözleri vardı benim küçüğümün. En mavi denizleri bile kıskandıracak kadar mavi gözleri vardı . ben hatırlamıyordum ama annem onun saçlarının koyu kahve olduğunu söylüyordu. O kadar halsizdi ki... artık ayağa bile kalkamıyordu. Temel ihtiyaçlarını gidermek için anneme ihtiyacı vardı. Kendi başına yemek yiyemiyordu. Eline aldığı an kaşık titremeye başlıyordu. Çok fazla zamanı olmadığını biliyordum. Kısa bir zaman sonra bu dünyayı terk edip gidecekti . beni bırakıp gidecekti. Bu dünyada bir başıma kalacaktım. Onu çok seviyordum . neden bu kadar küçük gidecekti ki bu dünyadan . halbuki hiçbir günahı yoktu . tertemizdi benim Eyyübüm. Bir sürü katil,suçlu,günahkar insan yaşıyordu . Ama benim minik günahsız kardeşim ölmek zorundaydı . öyle mi ? Onun en büyük hayali bir lunaparka gitmekti. Biz köyde yaşıyorduk . Köyde lunapark ne gezsin . Komşumuzun büyük kızı istanbuldan dergi getirmiş . orada görmüş küçük yaramaz. Tutturdu illa gideceğimde gideceğim. Gidemedi tabii. Büyüdüğü her gün daha halsizdi . her gün daha hasta... Onu bırakıp İstanbul da okul okumaya gelmek yaptığım en zor şeylerden biriydi . Buraya gelirken o kadar çok ağlamıştım ki geldiğim ilk gece gözlerim şiş şiş gezmiştim bütün okulda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki de Hayat
Short StoryKöyden liseyi okumak için gelmiş olan esmerayın yaşadığı zorlukları anlatan kısa soluklu bir hikaye. Güçlü kadın karakter seviyorsanız hikayem tam sana göre...