Bolüm Şarkısı
Affet-Müslüm Gürses"Çünkü sen çölüme yağmur oldun, sen geceme gündüz oldun, sen canıma yoldaş oldun, sen kışıma yorgan oldun..."
24 Nisan 2009
"Sana yapma dedim. Sen yapma demekten ne anlıyorsun ha?!" Diye bağırdı Yekta, 6 yaşındaki küçük Efsun'a. Efsun sindiği köşeye sanki mümkünmüş gibi biraz daha sindi. Yekta kızının ona cevap vermeyişine daha çok sinirlendi ve daha dayanamadı, öfkeyle küçük Efsun'un kolundan tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı.
Efsun çaresizce babasına yalvardı "Baba çok özür dilerim bidaha yapmicam nolur beni odaya kilitleme, çok karanlık ve ben korkuyorum" babası kızının bu sözlerine karşılık daha çok sıktı kızının kolunu. Bodruma indiğinde kızını bir hışımla içeri itti ve kapıyı arkasından kilitledi. Efsun çaresizce düştüğü yerden kalktı ve minicik elleriyle kapıyı yumrukladı.
"Baba!" Artık dakikalardır tuttuğu gözyaşları ondan izinsizce firar etti yeşilin en güzel tonu olan gözlerinden. Yektan'ınsa siniri bir nebze geçmemişti "Bana bak eğer bir daha o senin gibi salak arkadaşlarınla oynamaya devam edersen senide annenin yanına gönderirim abinide bir daha göremezsin ona göre"
Efsun duyduklarıyla bir çocuk olarak "ama ben çok sıkılıyorum" diye isyan etti gözyaşları arasında ama Yekta kızının söylediklerine alayla güldü "peki güzel kızım bundan bana ne?" Dedi ve daha büyük bir kahkaha atarak kitlediği kapıya son kez bakarak yukarı çıktı.
Babasının gittiğini anlayan Efsun üzüntüyle yere çoktü ve dizlerini kendine çekip kollarımızda etrafına dolayıp küçülebildiği kadar küçüldü minnacık vücuduyla, artık üşümeye başlamıştı ama babasının onu daha öncede buraya kitlediğinde buraya koyduğu mumu hatırladı ve dikkatlice mumu aradı. Mumu bulunca yanına koyduğu çakmakla mumu yaktı artık hem birazcık ısı veriyordu hemde aydınlatıyordu sevinçle gülümsedi minik Efsun.
Mumu sönmemesine dikkat ederek çakmakla birlikte yerden kaldırdı ve minicik elleriyle sıkıca tuttu mumu. Eski yerine geri dönücekken ayağına çarpan şeyle durdu, biraz eğildi ve gördüğü şeyle genişçe gülümsedi bu bir kalemdi, mor bir kalem,annesinin en sevdiği renk...
Eğilip kalemide diğer eline alıp onuda sıkıca tuttu ve bu sefer kapının diğer tarafına oturdu.Mumu dikkatlice yere koydu sol eliyle tuttuğu kalemi sağ eline aldı ve duvarı çizmeye başladı. Önce babasını çizdi ama bir canavar olarak, önce çizdiği şeye güldü sonrada aklına gelen şeyle durdu "ama babaya canavar denmez ya taş olursam sonra" diye söylendi kendi kendine ve babasının daha doğrusu canavarın yüzünü hafifçe karaladı.
Sonra annesini çizdi, çok özlediği annesini, sessizce bir yaş süzüldü sağ gözünden sonra burukça gülümsedi, herşeyden çok sevdiği abisini çizdi ona da gülümsedi minik Efsun. Son olarakta kendini çizdi.
Resimde Efsun ortada bir eliyle abisinin elini tutmuş bir eliyle de annesinin elini tutmuş gülümsüyordu babasına onlardan biraz uzakta onlara bakıyordu.
Efsun'un resim yeteneği çok iyiydi hem güzel çiziyor hemde çizilmek çok hoşuna gidiyordu, ama babasından resim defteri isteyince 'Ne resim defterinden bahsediyorsun sen, ben eve zor ekmek getiriyorum ne resim defteri. Yok resim defteri falan!' Diye bağırmıştı ama abisi ona kıyamayıp para biriktirmiş ve ona resim defteri almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVAİ FİŞEK
Teen FictionHerşey babasından şiddet ve zorbalık gören Efsun Arıkan ve abisi Volkan Arıkan'ın evden ayrılmasıyla başlar...