Bütün gece düşünmekten uyuyamamıştım. O adamın söyledikleri kulaklarımda çınlıyordu hala. Gerçekten insanlar hakkımda böyle mi düşünüyordu? İnsanlar hiç mi merak edip bakmıyorlardı, bu kim diye?
İki kere aynı muameleyi görmüştüm. Üçüncüsü olamazdı. Çünkü ne ben öyle bir insandım ne de kendime o sözleri söyletecek bir insandım.
Yatağın içinde, dizlerime kollarımı sarmış oturuyordum. Saat daha 06.30'du. Gözüme bir gram uyku girmemişti.
İnsanların ne düşündükleri benim hayatıma yön vermezdi. Ama insanların beni olmadığım biri gibi yargılaması, işte buna dayanamazdım.
Ben böyle bir insan değildim. Sırf bir yerlere gelebilmek için birileriyle birlikte olmazdım.
Bu işe girdiğim ilk günden beri insanların düşündüğü tek şey vardı. O da sanki ben Yiğit'le gizli bir ilişki yaşıyor muşum da, onun sayesinde buraya gelmişimdi.
Halbuki ben bu işi babam için kabul etmiştim. Bu takıma gönül borcumuz için kabul etmiştim. Herkesin düşündüğünün aksine, sırf futbolla iç içe olabilmek için kabul etmiştim.
Ofladım ve yatakta ayaklandım. Kısa bir duş alsam iyi olurdu. Hatta kısa bir duş değil de, upuzun bir duş alsam daha iyi olurdu.
Banyoya ilerledim ve üzerimi çıkartıp kabine girdim.
*****
Yarım saatlik bir duş almıştım. Vücudumdaki gerilimin hafiflediğine emin olmuştum. Kesinlikle suyun sakinleştirme özelliği vardı. Bornozla odama geçtiğimde, bugün giymek için kıyafet aramaya başladım.
Toz pembe saten bir etek, beyaz kısa kollu düz bir tişört çıkarttım. Üstümü giyindikten sonra odadan çıktım.
Tekrar banyoya girdim ve saçıma gerekli kremlerimi sürdüm. Fön makinasıyla kuruttuktan sonra taradım ve omzumun arkasına attım. Yüz bakımımı da yaptıktan sonra banyodan çıktım. Saat 07.30'a geliyordu.
Mutfağa geçtim ve dolabı açtım. Sütü ve çileği alıp dolabı tekrar kapattım. Sütü ve yulafı kaynattıktan sonra çileği kesip üstüne serpiştirdim. Onun da üstüne fıstık ezmesini gezdirdikten sonra tabağımı ve bir bardak suyumu alıp salona geçtim. Oradan da balkona çıkıp tabağı ve bardağı masaya bıraktım.
Salondan laptopumu aldım ve balkona geçtim. Masanın üzerine koydum ve koltuğa oturdum. Laptopu açarken tabağımdan bir kaşık aldım.
Maillerime girerken, ünlü bir röportaj kanalının mailini gördüm. Yarın için Yiğit'le bir röportaj yapmak istediklerini belirtmişlerdi. Hemen telefonumdan planlamalarıma baktığımda, yarın için boş olduğumuzu gördüm.
Ellerim klavyede gezerken, yarın saat 10.00' da orada olacağımızı bildiren bir mail yazıp gönderdim.
Gerekli mailleri bırakıp, gereksizleri sildim. Bu sırada da yemeğimi yiyordum çünkü kalkıp hazırlanman gerekiyordu.
Son kaşığımı da aldıktan sonra laptopun kapağını kapattım. Tabağı ve laptopu elime alarak içeriye geçtim, masanın üzerine bıraktım. Ardından da elimde tabakla mutfağa gittim. Tabağı sudan geçirip makinaya attım.
Tekrar balkona geçtim ve telefonumu da alarak yatak odama geçtim. Bir tane çanta çıkartıp içine gerekli eşyalarımı koydum.
Ardından da banyoya geçtim. Dişlerimi fırçaladım. Güneş kremimi sürmekle başladım işe. Güneş kreminden sonra kapatıcı, maskara, eyeliner, allık, pudra geçtim. Sonra da burnuma, elmacık kemiklerime, dudağımın üstüne ve çeneme de biraz highlighter sürdüm. Son olarak da renkli bir gloss sürdüm dudaklarıma. İşim bitince sabitleyici sprey sıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRANSFER 6
Fiksi Umum"Ben de sana yenildim, Bade! Hem de bir çok kere!" Beşiktaş'a yeni transfer olan Yiğit Türker ve influencer olan Bade Dinçer. Bade'nin açtığı canlı yayına tesadüfen katılan Yiğit, kendisi hakkında konuşulduğunu anlamıştı. ⚠️BU HİKAYEDEKİ KARAKTERLE...