1

1 0 0
                                    

Yeni bir kurguyla merhabalar.

Psikolojik içerikler var okumadan önce dikkat edin lütfen.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Eğer hatalarım varsa affedin.

İyi okumalar...

🌌

Yorucu bir hayat. Daha hiçbir şey yaşamadan yoruldum, belki de yaşadığım şeyler yordu. Ama ne yaşamıştım ki ben bu hayatta? Kendi yaşadıklarını küçük görme. Evet, küçük görüyordum. Görmem gerekiyordu belki de? Kaçtığım gerçekler, yaşanmamış hisler, kurumaya yüz tutmuş anılar. Sadece hayatı yaşamak isteyip, sırf o bir anlık hevesler için tüm hayatımı mahvetmek... Neden hâlâ hayatta kalmak için direniyordum ki? Yalnızdım. Ölesiye yalnız. Kalabalığın içindeki yalnızlığın vücut bulmuş haliydim ben.

Aslında yaşadığım şeyleri hakettim. Ben kötü birisiyim değil mi? Bunu onlara sorduğumda hayır demişlerdi fakat benim kötü birisi olduğumu söyleyerek geride bırakmışlardı. Yani evet, ben kötü birisiyim. Yaşadığım herşeyi hakediyorum-

"Hoop yavaş! " Birine carpmıştım. Evden daha yeni çıkmış tekele gidiyordum. "Lo siento señora. " (üzgünüm hanımefendi) Bana çarpan adam ya da çocuk anlayamadım, 20'li yaşlarda duran yabancı adam konuşmuştu. İspanyolca konuşuyordu. Daha önce İspanyolca öğrenmeye çalışıp bırakmıştım. Ama şuan anlamıyordum. Tekelde hemen karşı caddedeydi, gitmek istiyordum ama adamın İspanyolca konuşması ilgimi çekmişti. "I'm sorry my spanish isn't that great. " (Üzgünüm, ispanyolcam o kadar iyi değil.) Adam beni anlıyormuş gibi kafasını salladı. İngilizce biliyorsa iyi olurdu. "I said sorry my lady." (Özür dilerim hanımefendi dedim.) dedi adam.
Centilmen birisine benziyordu, ama şuan adama değil yalnız kalıp bira yudumlamaya odaklanmalıydım. "Oh okey, that's not problem." (Tamam, sorun yok.) deyip karşı caddeye geçecektim ki adam tekrar konuştu.

"If you have time can I ask a question?" (Vaktiniz varsa bir soru sorabilir miyim?) Hemen başımı salladım. Adama yardım edip gitmek istiyordum.

"Is there a place that sells alcohol here?"
(Burada alkol satılan bir yer var mı?)
Tam adamına sormuştu. Ona beni takip etmesini söyleyip karşı caddeye geçtim.
İçeriden 2 bira alıp parasını ödedim.
10 dakikalık mesafe sonrası sahile varmıştım. Sahil kayalarının üstüne oturdum. Etrafıma baktığımda yiyişen ergen çiftler ve melankolik takılan insanlar vardı.

Biramı açıp tekrar düşünmeye başladım. Düşünmek bana kötü geliyordu ve bende bana kötü gelmesini seviyordum. Acılardan zevk alıyordum. Aslında bu yüzden de yaşadığım şeyleri unutamıyordum. Yaptığım şeyler bir diğerine uymuyordu.

Yine etrafıma bakındım. Kayalıkların hemen yanındaki kumsaldan biri bana bakıyordu. Göz göze geldik. Bu karşılaştığım ispanyol adamdı. Bana gülümsedi, bende ona yarım gülümseme gönderdim. Önüme döndüm ve biramı tekrar yudumladım. Üç biradan aşağısı kesmiyordu beni. Alkol sevmem aslında. İnsanın vücudunda bıraktığı etki gerçekten kötü ama yine de canım çekiyordu. Sanırım gerçekten de kötü olan şeylere ilgim vardı.

"Would you like to join me? You look so lonely." (Bana katılmak ister misin? Yalnız görünüyorsun.) İspanyol adama baktım. Kumların üzerine oturmuştu. Cevap vermemi bekliyordu. Ona kısaca hayır dedim ve önüme döndüm. Yanımda hareketlilik oldu. İspanyol adamdı.

"Hey." yüzüme bakıp sırıtıyordu. Yanıma gelmesini garip bulmuştum. Tanışmıyorduk sonuçta. Acaba yalnız kalmayı sevmiyor muydu. Ama yanıma izinsiz gelmesi çok saygısızcaydı. Tanımadığım birisiyle oturmak- daha doğrusu birisiyle oturmak istemiyordum.
Elimdeki boş bira kutusunu ispanyol adamın eline tutuşturup oturduğum yerden kalktım. Tam giderken İspanyol adam kolumu tuttu. "I didn't want to disturb you, my lady." (Sizi rahatsız etmek istememiştim hanımefendi.)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gece'nin Işığı / Yari TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin