Korku

33 10 28
                                    

Üçüncü ağızdan devam

Muhammed kızın yüzüne bakakaldı. Hayatında gördüğü en güzel kız olabilirdi. Suriye' de böyle kızlar yoktu.

Daldığı yerden çıkıp sınıfın içine girdi.
Sınıfa girdiğinde bütün kızların ve erkeklerin bakışları ondaydı.
Takmayıp boş yer aramaya başladı. En önde boş bir yer vardı. Oraya oturdu. Sınıftakiler ona korku dolu bakıyordu.
Benden mi korkuyorlar diye düşündü.

Yan tarafında bir kız oturuyordu. Öyle hızlı test çözüyordu ki sıra sallanıyordu. Testten kafasını kaldırmadığı için Muhammed'i fark etmemişti. Muhammed kendini belli etmek için boğazını temizledi.
Kız kafasını yavaşça Muhammed'e çevirdi. Sınıfta derin bir sessizlik vardı. Herkes onlara bakıyordu. Sınıftan içeri giren hoca bile.

Kız ona dönüp birkaç saniye baktı ve çığlık atmaya başladı.
Muhammed şoka girmiş bir şekilde kıza baktı. Sınıfa giren hoca kızı susturmaya çalışıyordu ama kız çığlık atmaya devam ediyordu.

Muhammed şaşkınlıkla ayağa kalktı. Olanları anlamaya çalışıyordu. Kız Muhammed kalkınca çığlık atmayı kesip önündeki testi çözmeye devam etti.

Hoca çığlık atan kızın yanından ayrılıp Muhammed'in yanına geldi.
"Sen yeni öğrenci olmalısın. O arkadaşın yanına birinin oturmasına izin vermez. İstersen sen başka bir yere otur." Dedi hoca.
Muhammed şoku üstünden yeni yeni atabilmişti. Tekrar etrafına bakmaya başladı. O sırada az önce çarpıştığı kızın arkasındaki sıranın boş olduğunu gördü ve oraya ilerledi.

Birkaç dakika sonra ders başlamıştı. Hangi ders olduğunu anlayamamıştı. Sanırım Türklerin tarihi hakkında bir dersti. Yan taraftaki kişinin kitabının üstünde yazan yazıyı okudu. Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi yazıyordu.

"Çocuklar biz eskiden çok uluslu bir devlettik. Birçok milletten insan ile bir arada yaşıyorduk." Dedi hoca.
Sınıftan bir çocuk lafa atladı
" Hocam hâlâ öyleyiz."dedi. Sınıftakiler gülmeye başladı.
"Merak etmeyin Suriyeliler birgün gidecekler zaten."dedi az önce çarpıştığı kız.

Muhammed öksürmeye başladı. Ne diyordu bu kız? O da mı Suriyelilere önyargılı davrananlardandı.
"Umay , o konulara girmeyelim lütfen." dedi hoca.

Adının Umay olduğunu öğrendiği kıza baktı Muhammed.
Sinirli bir şekilde kitabındaki bir yeri karalıyordu. Bir dakika o kız şu anda Suriye bayrağı olan yeri kitabı yırtarcasına karalıyordu.
Muhammed gergince yutkundu.

10 dakika sonra zil çalmıştı. Sınıfın çoğu dışarı çıkmıştı. Muhammed ise sırasında tek başına camdan dışarıyı izleyerek düşünüyordu. O sırada Umay Muhammed'in yanına geldi.
Muhammed korkuyla başını kıza çevirdi. Yoksa Suriyeli olduğunu anlamış mıydı?

"Merhaba ben Umay Ayyıldız." Dedi kız elini uzatarak. Muhammed kızın uzattığı eli sıkıp konuştu
" Bende Muhammed Yılmaz." Dedi.

Umay gülümsedi ve Muhammed'in yanına oturdu.
Muhammed şaşırmıştı. Daha önce kimse onunla konuşmaya çalışmamıştı.

"Benim soyadım aslında Göçmendi ama ülkemize gelen göçmenlerden nefret ettiğim için soyadımı değiştirdim."dedi Umay.

"Neden nefret ediyorsun?" Diye soramadan edemedi Muhammed.
Umay kaşlarını çattı. "Ne demek neden? Yoksa sende mi onlar bizim kardeşimiz diyenlerdensin?" Diye sordu sinirle Umay.

Muhammed korkuyla başını hayır anlamında salladı. Umay gülümseyerek " Bir an onlardansın sanıp korkmuştum. Karşımda Suriyeli görsem dayanamam döverim " diyip kahkaha atmaya başladı Umay. Muhammed diyecek bir şey bulamıyordu.

Umay gülmeyi bırakıp tekrar konuştu
"Senin şiven biraz garip. Doğudan mı geldin?" Dedi.
Muhammed anlamamıştı. Türkiye'nin doğusu hakkında bir bilgisi yoktu. Aslında onun Antalya dışında başka bir yerden haberi yoktu.
Muhammed tam konuşacakken arkadan biri Umay' a seslendi.
"Akşam boş musun?" Diye sordu.
"İşlerim var. Yürüyüşe katılıcam bu yüzden pankart hazırlamam gerek." Diye cevapladı Umay.

Muhammed şaşkınlıkla Umay'a baktı. Ne yürüyüşünden bahsediyordu? Umay gerçekten değişik bir insandı ve Muhammed onu çözemiyordu.

Okul bitmişti. Muhammed eve dönüş yolunda aklından bir kere bile Umay 'ı çıkaramamıştı. Suriyelilerden nefret ettiğini açıkça söylemesine rağmen Umay'dan etkilenmişti. Kendisini kandırmasına gerek yoktu.

Eve geldiğinde kuzenlerinin dışarıda çıplak ayaklarla oynadığını gördü. Muhammed bu durumu garipsemedi çünkü bu onlar için oldukça normaldi.

Eve girip oturma odasına oturdu. Üstünü dahi değiştirmemişti. Üstündekiler onu iki gün daha idare ederdi.

Amcası ve 7 arkadaşı televizyon izliyorlardı. Evde 12 kişi kalıyorlardı.

Muhammed başını televizyondan tarafa çevirdi ve şokla ağzı açıldı. Umay haberlerdeydi. Bir kadın onunla röportaj yapıyordu.
Kafasında Türkiye yazılı bir bandaj vardı.

"Sokakta Türkçe konuşan yok. Kime sorsam Suriyeli." Dedi Umay.
Karşısındaki kadın " Size ne gibi bir zararları var?"diye sordu.
Umay tam sinirle ağzını açmış konuşacakken yan taraftan geçen 3 Suriyeli adamın ona baktığını gördü. Adamlar sırıtarak Umay' ı çekiyordu.

"Ne çekiyorsunuz lan!" Diyerek adamların üstüne atladı Umay.
Ardından yayın kesildi ve başka bir haberi göstermeye başladılar.

Oturma odasındaki derin sessizliği bozan bir bağırma sesi oldu.
Bağıran amcasının arkadaşıydı.

"Lan geçen beni dövüp üstüme deodorant sıkan kız bu!" Dedi korkuyla adam.

Geçen günlerde adam gözü mor bir şekilde eve gelmişti. Kimseye bir şey dememişti. Muhammed sebebini şimdi anlıyordu.
Ya Umay ona da böyle yaparsa ve okula gidemezse diye düşündü.
Korkmaya başlamıştı.

En iyisi Umayla konuşmamak ve onu görmezden gelmekti. Belki o zaman Umay gerçekleri anlamazdı. Belki...

Bu hikaye tamamen hayal ürünüdür ve mizah amaçla yazılmıştır.


Bir Ülkücü SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin