Dükümü ne kadar çok sevsem de bir yanım bazı zamanlarda daha ağır basıyordu, Urien'dan intikam alma isteğim. Beni kendine aşık etmişti, ilk başlarda onun da bana aşık olduğunu düşünmüştüm. Ancak daha sonra onu kardeşi Nixie ile konuşurken gizlice dinledim, dinlememiş olmayı dilerdim. Beni gerçekten sevmediğini, kullandığını öğrendim. Benim için çok büyük bir hayal kırıklığıydı, düşündükçe içimdeki intikam alma isteğini güçlendiriyordu.
Daha fazla bekleyemeyecektim. Bana hislerinin yalan olduğunu söyleyebilirdi, en azından şu an olduğu kadar hayal kırıklığı yaşamaz ve üzülmezdim.
Plan yapmalıydım. Urien'a kıyamıyordum ama daha fazla ona bağlanırsam her an gelebilecek bir ihanetinde daha kötü olabilirdim. Biliyordum şu an ben ihanet ediyor olacaktım ancak Urien'ın benimle oynaması hiç adil değildi. Doğuştan böyleydim, bana yapılan herhangi kötü şeyde intikam alırdım. -Bu yönümü sevdiğim söylenemezdi.-
Hızla yatağıma oturup düşünmeye başladım. Aklıma hiçbir fikir gelmiyordu. Bedenimi geriye yatırdım, başımı kollarımın arasına almıştım.
İntikam alacağım kişi Urien'dı. Bu yüzden onun üzülmesini sağlayacaktım. Sevdiği bir kişinin canına zarar gelecek olsaydı ne yapardı, üzülürdü sanırım. Bu fikir üzerinden düşünmeye başladım.
Urien'ın kız kardeşi intikamım için gayet uygundu. Hastalıklı yönüme engel olamıyordum, böyle bir şey yapmamalıydım. Aklımdan bu düşünceleri uzaklaştırmaya çalıştım.
Bir tarafım Nixie'ye işkenceler yapmak istiyorken diğer yanım işkence çekiyordu. Ben ne ara böyle kötü biri olmuştum.
Tiksindiğim insanlara dönüşüyordum. Ancak buna engel olamıyordum. Birilerine işkenceler etme isteği geliyordu. Böyle bir şey yapmamak için kendimi zorluyordum. Hatta o sıra tırnaklarımı avuçlarıma geçirdiğimi fark etmemiştim.
Gözlerim kararır gibi olmuştu sanki, kendimi kötü bir gücün etkisinde hissediyordum.
Sonunda kendimi vahşice kötü güce teslim ettim, daha fazla dayanamadım. Beni affet sevgili düküm! Üzgünüm, çok üzgünüm.
Kontrol elimde değildi, beni başka biri yönetiyordu. Yastığımın altına sakladığım hançerimi hızla alıp, kalçamın altına gizledim. Kendimi odadan dışarı fırlattım.
Sarayın koridorlarındaydım. Nixie'nin odasını bulmalıydım, acilen! Adımlarımı sıklaştırdım. Delirmişçesine önüme geçen bütün kapıları aralayıp Nixie'nin odasını bulmaya çalışıyordum.
Yaklaşık birkaç saat sonra açtığım kapının kilitli olduğunu fark ettim. Sarayda yalnızca üst değiştirilirken kapılar kilitlenirdi. Bir nevi bu bir güvenlik önlemiydi.
Kapının arkasından tiz bir ses duydum, "Hey, şey- üstümü değiştiriyorum." sesi biraz sonra yaşayacaklarından habersizdi.
Üstünü değiştirmesini bekleyemedim, birkaç adım geriye doğru adımlar attım. Hızla kapıya sertçe bir tekme savurdum. Kapının kilidi kırılmıştı, önümde Nixie'nin çırılçıplak bedeni duruyordu.
Fazla dar beli ve geniş kalçaları bir erkeği baştan çıkarabilirdi. Gözlerim daha üste kaydı. Gözlerim Nixie'nin büyük ve sivri uçları belirgin göğüslerine takıldı. Fazla iyilerdi, kıskanmama sebep olmuşlardı. Yardım edin! Bana neler oluyor, bu ben değilim! DEĞİLİM!
Nixie'nin gözleri irileşmişti, benim yüzüme kondurduğum vahşi ifademe anlam verememiş gözlerle bakıyordu.
Odaya adımlarımı attım, geriye dönüp kapıyı sertçe vurdum. Ellerimle kalçamın arasından çıkardığım hançeri gördüğümde yüzünde korku dolu bir ifade belirdi. Bunu umursamamıştım, bu ifade bana daha çok zevk veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşes Katliamı
FantasyÜniversite öğretmenin bir krallığın dükü olsa ve seni kaçırıp orada düşes olmanı teklif etse, mükemmel bir şey değil mi? Haydi birlikte hikayenin içine bir giriş yapıp öğrenelim. Gerçekten mükemmel mi?