1.BÖLÜM: ACI YANGININ BİR AVUÇ KÜLÜ

98 6 0
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR...
.
.
.

*1.Bölüm: Acı Yangının Bir Avuç Külü...*

08 Ocak 2024, Pazartesi Günü, 20:01
Türkiye/İstanbul

En nefret ettiğim kelimeydi bencillik. İnsanların özünde vardı çünkü yaşamaya çabaladığımız hayat bile bencildi. Fakat daha yeni doğmuş bir bebek bunlardan bir haberken nasıl oluyordu da büyüdükçe dönüşmeye korktuğu karaktere bürünebiliyordu? İçinde vardı demek işin kolay tarafıydı çünkü yaşamadan anlayamazdık. Bazen öyle durumların arasına düşüyorduk ki tek arzumuz intikam almak oluyordu. Kim bilir belki sonuca ulaştığımızda pişman olurduk lakin o an mantıklı tarafla karar vermek için fazla acı yüklü olabiliyorduk...

Donuk bakışlarımı, sağ kolumdaki yara iziyle karışık dövmeden ayırıp sakince araçtan inerek mezarlığa girdiğimde şimdiden kalbimde oluşan sancıyı görmezden gelmeye çabalıyordum. Titreyen ayaklarım ilerliyor, ruhum geri geri gidiyordu. Lakin yüzleşmem lazımdı, ölümler her ailede olurdu. Nasılı, niyesi önemsizdi, kabullenmek gerekiyordu. Olduğum yerde kalırken ayaklarımdaki bakışlarımı kimsesiz kabre çevirdim. Soğuk mezar taşında, 'Aktuna Ailesi' yazıyordu. Aile olmayı beceremeyen ama yine de umutla dolu insanların bir zamanlar beraber olduğu güçlü aile. Her tarafı rengarenk çiçeklerle kaplı büyük bir mezarlıktı. Elimi, 'Savaş Aktuna' yazan taşa koyup gözyaşları içerisinde sevdim. Buraya gelirken ağlamamaya yemin etmiştim ancak bu imkansız bir duaya amin demekti.

Abimin cansız bedeninin bu toprağın altında olduğunu bilmek beni diri diri yakarken yengemle küçücük yiğenimin de orada olması ölmeme yetiyordu. Ya da henüz annesinin karnında olan masum bir canın, gözlerini açamadan sonsuza dek kapaması... Bir ölüm kaç can alırdı? Beraberinde kaç hayat yitip giderdi? Sayamamıştım... Ben, o gün ben değildim... Ölümle yeni tanışmış cansız bir bedendim. Aklım bile beni terketmişti, bir gece de yüreğim dağlanmıştı.

"Neden abi? Neden küçük kardeşini bırakıp gittin? Giderken niye herkesi de yanında götürdün? Ben yapayalnız kaldım. Tutunacak tek dalım senken hiç acımadan kopardılar abi... Çok acı verici bir düşüş oldu biliyor musun? Canım çok yandı abi çünkü benim dalım, gücü her şeye yetebilecek bir çınarın parçasıydı. Benim, sevgiyi seninle tadan kalbim o kadar yüksekten yere çakılmayı kaldıramazdı, kaldıramadı da zaten."

"Kalbim tuzla buz oldu, zihnim bana sırtını döndü. Ama bitti abi, yemin ederim bitti!" Ellerimle sıcak gözyaşlarımı sildim. "Artık kendimdeyim ve her şeyin farkındayım. Bundan sonra canımın yandığı kadar can yakacağım, her ne pahasına olursa olsun...
Buraya bir dahaki gelişimde vicdanımın acımasız sesi susmuş olacak. İntikamınızı almış olacağım... İşte o zaman yüzüm ak bir şekilde geleceğim yanınıza. Seni çok seviyorum abi, seni her şeyden çok seviyorum. Kolumda bıraktığın izin sahibi sen olduğun için mutlu olabilecek kadar çok..."

Ayağa kalkıp yaşlı gözlerimi silerken ilerideki mezar taşı, içime dolan nefret duygusunun beni nefessiz bırakmasına neden oldu. Sanki o gece, gözlerimin önünde can veren adam karşımda duruyordu. 'Aydın Aktuna...' Zalim bir adam, elleri kanlı bir eş ve sevgisiz bir baba... Onun leş kokan canı, benim masum ailemin canına bedel olmamalıydı ama bu dünya kötülerin sahnesi değil miydi? Onun bencil hırslarına kaç masum can kurban olmuştu...

DEVRİM KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin