Part 14

48 4 27
                                    

Draco'nun Gözünden

Daisy ders çalışacağını söyleyip büyük salondan ayrılmıştı. Daisy salondan çıkar çıkmaz içeriye baykuşlar girmiş ve önümüze bu ay ki okul gazatesini bırakıp gitmişlerdi.

Gazateye bakmak istemediğim için kenara bırakıp tekrar yemeğime döndüm. Pansy hızlıca kenara koyduğum gazateyi eline alıp açtı ve açtığı gibi donup kalmıştı. Bir kaç saniye daha öyle kalınca birşeylerin ters gittiğini anladım ve kafamı yemekten kaldırdım.

Blaise ve Pansy aynı şaşkınlıkla gazateye bakıyorlardı "N'oldu?" diye bir soru yönelttim. Pansy ve Blaise aynı anda bana bakıp tekrar gazateye çevirdi bakışların sonra birbirlerine bakıp yine bana baktılar.

"Sen bizden daha iyi bilirsin ne olduğunu?" dedi Pansy şaşkınlıkla havaya kalkmış kaşlarını anında çatarak. Gazateyi sert bir şekilde masaya bırakıp gitti Pansy, Blaise'de kafasını iki yana sallayıp aynı hızda kalkıp gitti.

Hızlıca masanın üzerindeki gazateyi aldım ve aldığım gibi gördüğüm görselle olduğum yerde kalmış gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

Omzumda hissettiğim elle hızlıca arkamı döndüm. Karşımda sinirden kıpkırmızı olmuş bir Potter görmeyi beklemiyordum. Tam elini yumruk yapmış kafama geçirecekken Weasley elini tuttu "Yapma Harry!" diye bağırdı. Potter ne yaptığını fark etmiş olucak ki bir bana bir de yumruk olmuş eline bakıp elini indirdi. Ardından Weasley Potter'ı hızlıca kenara ittip elindeki buruşmuş gazateyi sertçe önüme koydu.

"Ne bu saçmalık! Bize sırf Daisy ile sevgili olabilmek için mi yakın davrandın?!?!" diye bağırdığında gerçekten sinirlenmiştim. Elimi masaya sertçe vurup kalktım. "Elbette hayır! Hem ben sizi benimle arkadaş olmaya zorlamadım hatırlarsanız!" diye bağırdığımda bu defa ifadesizce birbirlerine baktılar. Kafalarını eğdiler, Potter sesli bir nefes verip kafasını kaldırdı.

"Tamam, haklısın. Önyargılı davrandığımız için özür dileriz, yine." dediğinde bıkkın bir nefes verip bakışlarımı ona doğru çevirdim. "Önemli değil ama bundan sonra yargılamadan önce sormayı deneyin lütfen."

"Neyse ne? Artık şu fotoğrafı açıklar mısın?" diye bağırdı Weasley.

Tam ağzımı açıp cevap vereceken aklıma gelen şey ile duraksadım. Doğruyu söylemek zorunda değildim. Krizi fırsata çevire bilirdim, orta da bir fotoğraf ve aşık bir genç vardı.

Neden olmasın?

Biliyorum aşk tek taraflı değil ama... Daisy beni böyle daha kolay seve bilir. Ne yaptıysam sevgisi arkadaşlığı geçmiyordu. Belki böyle beni daha çok severdi. Ben artık dayanamıyorum. Ona bakıp, o güzel kokusunu içime çekememek içimde bir burkulmaya sebep oluyordu.

Daha fazla dayanamıyorum!

Ağzım açık bir şekilde öylece kalakalmıştım. Ağzımı kapatıp bakışlarımı bir kaç saniye yerden kaldırmadım. Kafamı kaldırıp etrafımdaki meraklı bakışlara baktım. En sonunda bakışlarımı öfkeden kıpkırmızı olmuş Weasley'e çevirip cevap verdim.

"Evet, biz sevgiliyiz!"

"Ne zamandır?" diye soran kişi tabi ki Granger'dan başkası değildi. Bu defa sert bakışlarımı Granger'a çevirip

"İki gündür sevgiliyiz bu gün üçüncü gün oluyor."

"Bize ne zaman söylemeyi düşünüyordunuz?" diye sordu Potter dişlerinin arasından.

"Aslında söylüyecektik ama iki gün önce yaşanan kötü bir olay nedeniyle bir süreliğine etrafın sakinleşmesini bekledik."

Biliyorum çok iyi bir yalancıyım. Çünkü bana böyle olmayı babam öğreti. Babam her gün bana "İnsanlara karşı her zaman dürüst olursan kaybedersin!" derdi ve bence sonuna kadar haklıydı.

Take My Hand (Draco Malfoy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin