248 25 26
                                    

• • 𝕄𝕪 ℂ𝕙𝕚𝕝𝕕 • •

𝐁𝐞ş

Çok güzel bir gündü. Gökyüzü bulutsuzdu. Kuşlar cıvıldıyordu. Bu günün sakinliğini hiçbirşey bozamazdı.

Bir salyangozun yavaşça bitkinin gövdesinden yukarı çıkmasını izlerken gözlerini kıstım. Canın sıkılıyordu. Zamanı geçirebileceğin bir şeyler arıyordun. "Hadi bay Salyangoz! Eğlenceli bir şeyler yap!" Kendini sırtüstü geri attın, ve sesli bir şekilde iç çektin.

Birden bire birinin seni bacağından çekip kaldırması ile ciyakladın. Bunu yapanın baban olduğunu gördün. Kaşlarını çattın. "Babacığım! Beni böyle korkutma!" Vücudunu dengelemeye çalışırken şikayetlendin. Sukuna kaşlarını çattı. "Benimle böyle konuşamazsın, küçük hanım." Babanı öyle görünce sesli bir şekilde yutkundun. "Üzgünüm." Diyerek mırıldandın.

Sukunu sizi düzeltip, düzgünce sizi tuttu. "Burda ne yapıyorsun?" Omuz silktin. "Öylesine takılıyordum. Bay Salyangoz'un tırmanışını izliyordum." Sukuna, somurtan suratınızı görünce kıkırdadı. Boştaki ellerinden biri ile senin saçlarını karıştırdı. "Uslu bir kız olduğun için, seni ben ve Uraume ile köye götüreceğim." Dediği şey üzerine ışıldayan gözlerle babana baktın.

"Gerçekten mi?!"

"Gerçekten."

Mutlulukla kollarını Sukuna'nın boynuna doladın. Yanağını onunkine sürttün. "Teşekkürler, babacığım!"

Oraya gideceğin için çok heyecanlanmıştın. İlk defa gidecektin. Babanın aniden seni köye götürmesi tuhaftı. Ama kimim umrunda?! İlk defa dışarı çıkıyordun!

'゚・✿.。.:*.:。✿*゚

Babanın omuzlarına oturmuş ve saçları ile oynarken kalabalık çarşıya bakakalmıştın. Lanetler kralının rahatça geçebilmesi için kenara çekilen insanların babana nasıl dehşetle baktıklarını görmediniz. Tezgahlara ve ürünlere bakmakla meşguldün.

"Babacığım, biraz Dango alalım!" Üç farklı renkli tatlıyı işaret ettin. İstediğini almak için bir bakış atman yeterli olmuştu. Uraume, birkaç dakika sonra elindeki dangolarla yanına gelmişti. Uraume'ye teşekkür edip, elindeki tatlıyı büyük bir zevkle yemeğe başladın. "Babacığım, sen neden yemiyorsun?" Başını eğerek babana bakmaya çalıştın. Dört kollu adam kollarından birini kaldırıp başını okşadı. "Sen ye, tatlım. Ben şuan aç değilim." Dango'dan bir parça daha yedin ve kendince mırıldandın.

Bütün tezgahları tek tek dolaştınız. Birçok şeye baktınız. Hatta baban, Uraume'ye hiç kimonon kalmadığı için birkaç tane kimono da almasını emretmişti. Sen ve Uraume küçük dükkana girdiğinizde, Sukuna etrafta küçük bir yürüyüş yapmaya başladı. Göz ucuyla tezgahlara bakarken, birşey gördü. Başını o tarafa çevirdi. Siyah elbiseli beya yakalı beyaz bir peluş tavşan olduğunu gördü.

Tavşanı eline aldı ve incelemeye başladı. Uraume'nin sana 3 yaşındayken doğum hediyesi olarak verdiği temari topu hariç hiç oyuncağını olmadığını hatırladı. Belki bunu sana verip mutlu edip, o yokken sıkılmamanı sağlardı. "Sorun değil. Bu sadece dondurulmuş bir oyuncak ona zarar veremez." Arkasına döndü ve dükkanın yolunu tuttu.

ZAMAN ATLAMASI:
Sukuna geri döndüğünde, seni ve Uraume'nin dükkandan çıktığını gördü. Beyaz saçlı kadının elinde, senin seçmiş olduğun rengarenk kimonolar olduğunu gördü. Babanı görür görmez, koştun ve bacağına sarıldın. "Babacığım, sanada kimono aldım! Siyah ve kırmızı atkı ve obide aldım!" Ona utangaç bir şekilde gülümsedin. Ve Sukuna'dan baş okşama ödülü kazandın.

Seni kucağına aldı ve gülümsedi. "Sana bir hediye aldım, Prenses." Dedi ve sana oyuncağı gösterdi. Nefesin kesildi ve oyuncağı kucağına aldın. "Çok sevimli! Bayıldım! Teşekkürler!" Babanın yanağına bir öpücük kondurup, "Adını... Haku koyacağım!" Diye haykırdın. Oyuncağa sıkıca sarıldın.

"Tamam, bugünlük bu kadar yeter. Hadi eve gidelim." Sukuna'nın dediği şey karşısında sen ve Uraume başını salladı.

Sukuna sana bir haber verdiğinden habersizdi. Zamanının çoğunu ona ayıracağın ve baban hakkında fikrini değiştirecek bir lanet...

'゚・✿.。.:*.:。✿*゚

Tapınağa geri döndüğünüzde, aldığın herşeyi odaya yerleştirdin. Ve babanla akşam yemeği yemek için babanın yanına gittin.

Dükkandan döndüğünüzden beri ona bir şey sormak istiyordun. Oradayken, birçok çocuğu 2 ebeveyni ile görmüştün. Gerçeği söylemek gerekirse, annen olmadığı için biraz üzülmüştün. Babanın sana olan davranışlarından memnundun ve Uraume'de senin için anne gibiydi, ama... gerçek annenin yanında olmasını, uyurken sana ninni söylemesini, seninle oynamasını, saçını yapmasını, ona yemek yapmak konusunda yardım etmeyi, bir kızın annesiyle yapabileceği herşeyi yapmayı istiyordun. Böylece babana sormaya karar verdin.

"Babacığım, anneciğim'ij nerede olduğunu biliyor musun?"

Sorduğun soru üzerine, Sukuna nefesini tuttu. Ve sana baktı. "Bunu neden şimdi soruyor ki?" Senin masum E/C gözlerine bakmaya devam ederken böyle düşündü. "Bunu bilmeni istemem ama, annen seni ve beni uzun zaman önce terk etti. Artık bizi sevmediğini ve bizimle olmak istemediği söyledi."
Seni tepkini bekledi. Yalan söylemişti.

"Ah anlıyorum..."

Sesin sona doğru kısıldı. Ona gülümsedin. "Sorun değil, çünkü babacığım hala benimle olduğu için çok mutluyum."

"Tatlım, bil ki seni asla bırakmayacağım. Bu yüzden sende bana beni asla bırakmayacağın konusunda söz ver."

Gülümsedin ve başını salladın. "Söz veriyorum!"

Yemeğini yedikten sonra çok geçmeden yatma vakti gelmişti. Yıkandın, kıyafetlerini değiştirdin, ve uyumaya hazırdım. Yeni peluşunla futonunda uzanırken bir ses duydun.

"Ki... ki!" Sesi alçak ve sevimliydi.

Ses yanınızdan gelmişti. Yan tarafa baktın ve oyuncağın sana gülümsediğini gördün. "Ki ki!" Sana sarılmadan önce tek dediği şey buydu.

"Haku?"

Aynen öyle! Oyuncağın canlıydı

˚ ༘ ೀ⋆。˚°❀⋆.ೃ࿔*:・

Bir hafta boyunca bu kitaba her gün yeni bölüm atıcam inş

‧₊˚♡𝐌𝐲 𝐂𝐡𝐢𝐥𝐝ღ ᵂⁱᵗʰ ᴿʸᵒᵐᵉⁿ ˢᵘᵏᵘⁿᵃ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin