• • 𝕄𝕪 ℂ𝕙𝕚𝕝𝕕 • •
•
•
𝐒𝐞𝐤𝐢𝐳
•
•
Sukuna derin bir iç geçirdi ve seni kendine dahada bastırdı. Hastaydın ve yakın zamanda ateşin düşecek gibi durmuyordu. İki kolu etrafını sarmışken, eliyle seni sakinleştirmek için nazikçe başını okşuyordu. Haku'nun yokluğunu hala fark etmemişti ki, Sukuna bundan gayette memnundu.
"Babacığım şu kuşa bak..." Elinle boşluğu işaret ettin. Sukuna ateşin beynini etkilediğinin ve sana halüsinasyon gördüğünün farkındaydı. Oda bunu akışına bıraktı. "Evet, canım. Çok güzel..." Sukuna kıkırdayarak, nazikçe başını okşadı.
"Babacığım, hadi dışarda oyun oynayalım." Sukuna'nın sıcak kucağından ayrılmak için hareket ettin. Fakat Sukuna sana ayrılmak için fırsat vermeden seni kendine bastırdı. "Olmaz, Prenses. Hava hala kötü ve sende hala hastasın." Sırf hala hasta olduğun için sana yalan söylemişti. Onunla tartışmaya bile girmeden yüzünü astın. Sonra birden başına bir ağrı girdiğini hissettin. "Babacığım, başım ağrıyor..." Diyerek mırıldandın. Sukuna iç çekip, başına masaj yaptı. "Az daha sabret. Uraume senin için birşeyler getirecek." Onun bu güvencesine, nazikçe gülümseyerek karşılık verdin.
"Uraume çok nazik. Keşke benim annem olsa..."
Sukuna'nın kırmızı gözleri sana bakarken genişledi. Ateşin yüzünden, iyice saçmalamaya ve gevezelik etmeye mi başlamıştın? Bir hizmetçiyle babanın böyle bir ilişki içinde olmasını nasıl beklersin? Çocukluğundan ve hasta olduğundan bunun için seni suçlayamazdı. "Bunu daha sonra düşünürüz..."
Sorun gerçekten beklenmedikti...
Sonraki birkaç dakika sessiz kaldınız, bu sırada Sukuna senin şakaklarına masaj yaparken, sende acıya dayanmaya çalışıyordun. Beş yaşında bir çocuğun kaldıramayacağı bir acı olduğu için acıyla inlemeden edemiyordun. Uraume'nin getireceği ilaç hastalığını geçirecekti, ama daha Uraume gelmemişti.
"Babacığım, Haku nerde?"
İşte bu soru gerçekten beklenmedikti. Çünkü birden bire sormuştun.
Sukuna ağzını açıp, neler söyleyeceğini bulmaya başladı. "Haku dışarı çıktı ve en kısa sürede geri gelecek..." Diyerek mırıldandı ve seni kendine dahada yasladı.
"Babacığım, sen en iyisin. Neden biliyor musun?"
"Neden?"
Ona baktın ve utangaç bir şekilde gülümsedin. "Çünkü beni her zaman mutlu yapıyor ve güvende tutuyorsun. Seni her zaman seviceğim, babacığım." Onun "Bende seni seviyorum, evladım. Baban olarak seni korumak ve mutlu etmek benim görevim." demesi içini ısıttı. Alnına nazik bir öpücük kondurdu.
Başını eğdiğinde, Sukuna'nın senin sadece ona ait olduğunun farkında olarak şeytani bir şekilde sırıttı. Kimse seni ondan ayıramaz, ve bunun yakın zamanlarda olmayacağının da (?) emin olacaktı.
¸¸♬·¯·♩¸¸♪·¯·♫¸¸¸♬·¯·♩¸¸♪·¯·♫¸¸
"Hadi, Y/N. Aç ağzını."
Sukuna tahta kaşığı dudaklarına yaklaştırarak, sana emir verdi. İlacın kötü kokusuna karşı sindin ve başını iki yana salladın. "Hayır, çok kötü kokuyor!" Kaşıktan uzaklaşarak, sızlandın.
Dört kollu lanet, senin bu laflarına karşın kaşlarını çattı. Son beş dakikadır, sana ilacını içirmeye çalışıyordu, ama sen ilacı içmemek konusunda inatçıydın. Bitkilerden yapıldığı için berbat kokuyordu, ve sende bundan dolayı tadının berbat olacağından emindin. Sukuna sana bu sıvıyı içirmek için elinden geleni yapmış ama bir türlü sana bu ilacı içirememişti. Seninle oynamayı teklif etti, reddettin. Onunla beraber uyumanı teklif etmişti, reddettin. Hatta seni tekrardan köye götürmeyi teklif etmişti, fakat yine aynı cevabı almıştı. Herşeyi yaptı ama sen bir türlü ikna olamadın.
Senin bu küstahça davranışın konusunda, git gide sinirlenmeye başlamıştı.
Kapı açıldı ve Uraume elindeki tepsiyle içeri girdi. "Sukuna-sama, Y/N-sama için biraz çorba hazırladım." Diyerek tepsiyi yere bıraktı. Uraume'ye baktın ve somurttun. "Uraume-san, lütfen. Babacığıma bu ilacı içmek istemediğimi söyle!" Onun ellerini tuturak ve Sukuna'dan seni kurtarmasını istedin. Beyaz saçlı kadın, gülümseyerek saçlarını okşadı. "Endişelenmenize gerek yok. Sukuna-sama sizin için en iyisini bilir." Dedi ve yanından kalkıp, Sukuna'nın kulağına birşeyler fısıldadı. Sonrasında ise odayı terk etti.
Sukuna ilaç kasığını, alttaki ellerinden birine gizledi. "Pekala, Y/N. Sana ilaç vermeyeceğim ama yemeğini yemelisin." Dediklerini kafanla onayladın. Sonuçta o tuhaf şeyin tadına bakmayacaktın.
Çorbanın bulunduğu kaşığı ağzına yaklaştırdı. "Gözlerini kapa, Y/N."
"Ha? Neden ki?"
"Çünkü eğer böyle yaparsan, çorbanın tadı daha güzel olacak."
Küçük bir 'oh' sesi çıkardın ve gözlerini kapatıp, ağzını açtın. Sukuna kaşığı hızla ilaç kaşığıyla yer değiştirdi ve ağzına koydu. Ağzında dağılan ilaç tadıyla, yüzünü ekşittin. Dilini dışarı çıkardın. Sukuna bu hareketine karşın küçük bir kahkaha attı.
"Babacığım, beni kandırdın!" Kaşlarını çatarak, sızlandın.
"En azından iyileşeceksin, hadi şimdi çorbanı iç, bakalım." Ardından seni beslemeye başladı. Ona uzun süre kızgın kalamazdın, sonuçta bunu senin iyiliğin için yaptığını biliyordu.
Çorbanın tamamını bitirdikten sonra, atkısını çıkarıp sana taktı. "Bu seni sıcak tutar." Diyerek seni kendine yaklaştırdı.
(Arkadaşlar burada Sukuna sizi kimonosuyla kendi arasına koyuyor.)
"Teşekkürler..."
"Önemli değil, ufaklık. Hadi, biraz dinlen." Esnedin ve burnunu boynunun etrafına dolanmış atkıya soktun. "İyi geceler, babacığım." Her geçen saniye uyku seni ele geçirmeye başlamıştı.
"İyi geceler, küçüğüm."
¸¸♬·¯·♩¸¸♪·¯·♫¸¸¸♬·¯·♩¸¸♪·¯·♫¸¸
+Onuncu bölümden sonra oy ve yorum sınırı gelicektir.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
.☘︎MƳ ƇӇƖԼƊ𖤓 𓊆ᵂⁱᵗʰ ᴿʸᵒᵐᵉⁿ ˢᵘᵏᵘⁿᵃ𓊇
FanfictionLanetler Kralı, kendisi ile senin aranda olan uzun süreden sonra seni birdaha bırakmayacak. O senin baban ve seni kolay kolay bırakacağını sanıyorsan, yanılıyorsun. ೃ⁀➷Yandere Baba Sukuna x Okuyucu Kız. ೃ⁀➷Kitapta ensest bulunmamaktadır. [Kitabın As...