Sufle-Pus*
23 Ekim 2021, Bora'dan;
Son zamanlarda peşi sıra yağan yağmurun aksine bugün hava günlük güneşlikti. Normaldi, ne de olsa burası Antalya'ydı. Antalya karmaşıktı. Bir gün sağanağa tutulur, bir gün yalancı bahara kapılırdı. Yolları birbirinden apayrı olur, bir nokta bir noktayla bir türlü bağlanmazdı.
Antalya, Annabel Lee idi.
İç çekerek yaslandığım duvardan ayrıldım ve istemsiz kıstığım gözlerimle onu inceledim.
Kalabalıkların arasında gördüğüm tek yüz, onun o güzel yüzüydü.
Okul çıkışıydı. Çıkış kapısında duvara yaslanmış dakikalardır onu bekliyordum ve sonunda çıkmıştı. Başı her zamanki gibi öne eğikti. Tek omzuna aldığı çantası oradan sarkıyordu ama bu umrunda değil gibiydi. Saçları daha da kabarmıştı. Sarsak ve yavaş adımlarla ilerliyordu. Öğrenciler arada ona çarpıyordu ama buna bile tepki vermiyordu.
"Boynun tutulacak." Dedim önüne geçip. Sesimi duyduğunda yavaşça başını kaldırıp boş bakışlarla bana baktı. Boş bakışlarının arasında göz bebeği büyüyüp küçüldü, dudakları aralandı ama hemen sonra geri kapandı. Bir an beni gördüğüne mutlu olduğunu sandım ama bu düşüncem çok kısa sürdü. Öyle ya, omzundan düşen çantasını sıkıca tuttuktan sonra yanımdan geçip yürümeye devam etmişti.
"Beni beklesene ufaklık." Sol yanına geçip onunla yürümeye başladım. Sessiz kaldı. O günden beri her gün hastanenin önündeki ışıklara kadar beraber yürüyorduk. Genelde ben konuşuyordum, o, susuyordu.
"Günün nasıl geçti?" Yine cevap vermedi. Sağ elimi enseme atıp sıkıntıyla ensemi kaşıdım. Biraz sonra çantasının küçük gözünden sigara paketini ve çakmağını çıkardı. İnce dalı çıkarıp kalın dudaklarının arasına yerleştirdiğinde çatık kaşlarımla onu izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kuş ölür sen uçuşu hatırla | Yarı Texting +18
Novela Juvenil"Ölen bir kuş, uçmayı unutmamayı öğretti bana Bora Kuşu. Öyle ya, kuş ölür, sen uçuşu hatırla." *** Altımdaki sandalyeyi çeken bir adamın ruhunun ilmeğine asılan arsız bir çocuktu ruhum. Tüm kan...