229 26 25
                                    

• • 𝕄𝕪 ℂ𝕙𝕚𝕝𝕕 • •

Dokuz

İyileşmen nerdeyse iki gün sürdü. Ve bu iki gün boyunca Sukuna ve Uraume'yi çok zorlamıştı. O tuhaf ilacı içmemek için, bir yerlere saklanıp, durmadan kaçıyordun. Artık seni kandıramadıkları için, zorla yaka paça sana ilacı içiriyorlardı. O iki gün baban neredeyse çıldıracaktı. Çok şükür, 3. Günde iyileşmiştin ve ateşin düşmüştü. Kendi tatlı kişiliğine dönmüştün, böylece o tavşan oyuncak hakkında soru sormayı bırakarak Sukuna'yı rahatlatmıştın.

Şimdi ise, terasın üzerinde yanındaki karpuz tabağıyla, babanın köylerden birine 'iş' için gitmeden önce seninle biraz vakit geçirmesi için bekliyordun. Onunla beraber gitmediğin için, ister istemez üzgündün, ama güvende kalmak için evde kalmalı ve Sukuna'nın sözünü dinlemeliydin. Küçük bacaklarını ileri geri sallarken, "Hala gelmedi." Diye düşünerek mavi gökyüzüne baktı. Birkaç dakika sonra, tapınağın içinden sana doğru yaklaşan adımları duydun. Babanın tapınaktan çıktığını görünce gülümsedin ve ona döndün.

Sukuna'yı üstsüz gördüğünde şaşırdın. Bu senin onu ilk defa böyle görüşündü. Normalde asla sana, kendini böyle göstermezdi. Karnında bulunan ağız, dikkatini çekmişti. Bunu daha önce farketmemiştin.

"Sorun nedir, Y/N?" Diyerek düşüncelerinden sıyrılmana yardımcı oldu. "A-Ah, baba! H-Hiçbirşey!" Dedin kekeleyerek. Sukuna sırıttı ve yanında yerini aldı. "Peki, öylese... Eee? Nasıl hissediyorsun? Hala hasta gibi misin?" Seni soru yağmuruna tutarken, saçlarını karıştırdı. Kıkırdayarak, elini başının üstüne koydu. "Sen ve Uraume-san sayesinde, çok daha iyi hissediyorum!" Dedin sevinçle.

İki parça karpuz aldın ve birini babana doğru uzattın. "Buyur, babacığım." Karpuz parçasını elinden aldı ve beraber yemeye başladınız. O anda bir şeyi merak ettin. Sukuna karnındaki ağzıyla yiyebiliyor muydu? Sukuna onu incelediğini farketti ve tek kaşını kaldırdı. "Ne düşünüyorsun?" Ona baktın, ardından bakışlarını başka bir tarafa kaçırdın. "Besleyebilir miyim, diye düşünüyorum." Parmağınla onun karnını işaret ederek, sustun.

Sukuna omuz silkti. "Bi' dene bakalım."

"Gerçekten mi?"

Sadece başını salladı ki, bu seni heyecanlandırmaya yetti. Bir dilim karpuz aldın ve Sukuna'nın karnındaki ağzına doğru yaklaştırdın. Ağzını açtı ve karpuzdan bir ısırık aldı, büyülendin. "Bak, babacığım! Yiyor..." Sona doğru, elini ağzın içinde hissetmenle, sesin kısıldı. Aşağı baktığında, elinin onun karnındaki ağzının içinde olduğunu gördün. Anında solgunlaştın ve renkler yüzünü terk etti.

"Babacığım..."

Ona seslenirken, hafifçe ürktün. Sukuna senin tepkine gülmeyi çok istiyordu, ama senin kırılacağını biliyordu. Sana elini çekmen için yardımcı oldu. Senin nasıl dehşete düşüp, karnındaki ağza kötü isimler takman onu eğlendirmişti.

┏━━━✦❘༻༺❘✦━━━┓

Bahçede temari topunla oynuyordun. Sukuna, Uraume'yle beraber çoktan gitmişti. Eğer uslu durup, evden ayrılmazsan, sana birkaç dango getireceğine söz vermişti. Sende büyük bir mutlulukla kabul etmiştin.

Saatlerdir oyun oynamana rağmen, o ikisi gider gitmez canın sıkılmıştı, ama buna rağmen 'sıkıntım belki geçer' düşüncesiyle oynamaya devam ettin. "Ah, sıkıcı~ Sanırım biraz kestireceğim." Diyerek içeriye doğru yürüdün.

"Ha? Kimsin sen? Ryomen-san nerede?"

Arkanı döndün ve tapınağın girişine yakın bir yerde duran adamı gördün. Tanımadığın birini görmenle gözlerin büyüdü. Ya, Sukuna'nın sana bahsettiği büyücülerden biriyse? Ya seni kaçıracaksa?

Top ellerinin arasından kaydı ve tapınağın içine doğru koşmaya başladın. "Bekle! Koşma!" Adam senin peşinden koşarken, arkandan tekrardan sana seslendi, ama sen dinlemedin. Onun arkanda olduğunu, ve sana gitgide saklandığını hissediyordun. Aniden senin küçük figürünü kollarının arasına aldı.

"Hayır, bırak beni! BABACIĞIM! YARDIM ET!"

Kendini onun sıkı kavramasından kurtarmak için çaba sarf ederken, çığlık attın.

O sırada...

Sukuna, Uraume ile birlikte 'işlerinden' yeni dönmüştü. Uzun merdivenden, en son basamağa ulaştığında, bir kenara atılmış olan, temari topunu gördü. "Bu çok tuhaf. Bu top, Y/N'nin favori oyuncağı. Onu asla böyle bırakmaz." Diyerek düşündü ve topu almak için yanına gidip, eğildi. O anda içerden gelen bir ses duydu.

"BABACIĞIM! YARDIM ET!"

Dikleştiğinde gözleri büyüdü. Öfke kanında kaynadı ve yumrukları otomatik olarak sıkıldı. Tehlikedeydin!

Sana geri dönelim...

Adam kollarını hala sana sarmışken, hala onu itmeye ve kendini kurtarmaya çalışıyordun, gözlerinden gözyaşları akıyordu. Korktun... Onu tanımıyordun ve kötü bir insan olabilirdi.

"Çocuğuma ne yaptığını sanıyorsun!"

Sukuna'nın sesi, sen ve adamın arkasından yükseldi. Babanın seni bu adamdan kurtarmaya geldiğini görünce, rahatlayacak mücadele etmeyi bıraktın. Adam korkuyla Sukuna'ya bakarken, seni yere bıraktı. "R-Ryomen-san... B-Bu..."

"Sessizlik!"

Adam, Sukuna'nın emrine karşın sessizleşti. Lanetler kralı, korkudan titreyen sana baktı. "Odana, Y/N." Başını salladı ve tüm gücünle odana doğru koştun.

Odana girer girmez, kapıyı sertçe kapadın ve şiltenin altına girdin. Ağlamaya devam ederken, battaniyenin altına saklandın ve kulaklarını kapattın.

Sukuna adamı ortadan kaldırırken, tapınakta yüksek sesli bir çığlık çınladı. Ama bunu yapmamalıydı, çünkü adam Sukuna'ya büyük bir entirika konusunda uyarmak için gelmişti.

┏━━━✦❘༻༺❘✦━━━┓

+Ooooo olaylar olaylar acaba yazarımız öteki bölüm ne yapacak??

‧₊˚♡𝐌𝐲 𝐂𝐡𝐢𝐥𝐝ღ ᵂⁱᵗʰ ᴿʸᵒᵐᵉⁿ ˢᵘᵏᵘⁿᵃ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin