Sinirden nefeslenip koltuğa yaslanıp alnımı ovaladım. Babam konuşunca on baktım.
"Oğlum çocukların kafası karışık şu an. Ne dediklerini bilmiyorlar. Üzerlerine çok gitme"
Sinirle yüzlerine bakarak "Gayet iyi biliyorlar baba. " Diye söyledim.
Şu an pişman olduklarını biliyordum ama sinirim daha kaybolmamıştı. Babama dönüp konuştum.
"Burada senin de suçun var. Güneşin durumunu anlatsaydın belki söyledikleri şeylerin farkına varırlardı. "
Biliyorum böyle konuşmamam gerek ama. Yinede pişman diğilim. Saçma sapan konuşmalarına izin veremem.
"Bulut peki sen neden bu kadar sessizsin yavrum. Umarım saçma sapan şeyler düşünmüyorsundur "
Herkes Buluta bakınca bende Bulut la bir anlığına göz göze geldim. Daha sonra benden başka her yere bakmaya başladı zaten.
"Bulut beni çıldırtma canım. Zaten sinirliyim kalbini kırmayayım şimdi. O yüzden saçma sapan şeyler düşünüp beni daha da sinirlendirme güzelim."
Her kəs suspus olmuştu. Bir kaç dakika sessizliği koruduktan sonra koltuktan kalkıp konuştum. Yeniden.
"Güneşcim gel seni odana götüreyim. Malum yol yorgunusun gelincede bu kadar şeyle uğraşmak zorunda kaldın. Ve siz akşam yemeğinde de olay istemiyorum o yüzden yaptıklarınız hakkında düşünün isterseniz. Baba sende yorgunsundur git dinlen. Alp abim şirketle ilgilenir."
Yağmurlara uyarımı da verdikten sonra Güneşle birlikte ikinci kata çıktık.
Ev baya büyük olsada sadece iki katlıydı. İlk katta salon mutfak misafir odaları falan filan var işte. İkinci katta aile üyelerinin odaları.
Kahve rengi bir kapının önünde durdum ve arkamdaki tatlı kardeşime baktıp kapıyı açarken konuştum.
"Dün haperimiz olduğu için bu odayı senin için boşaltıp temizlettirdim. İçini istediğin gibi düzenleye bilirsin. Tarzını ve zevkini bilmediğim için bir şey yapmadım."
"Teşekkür ederim"
"Bi şey diğil güzelim. Sen dinlen akşam yemeğine biz çağırırız."
Kapıyı kapatıp dinlenmesi için yalnız bıraktım.
Merdivenlerle alt kata inip hizmetcilere yemeklere yardım edecekken aklıma bir şey gelmesiyle hızla Güneş'in odasına dönüp kapıyı tıklayıp izin aldıktan sonraelim kapıda içeri boylandım.(ne kadarda uzun bir cümle nsjdjxj)
"Pardon. Şey sarma ve börek yaptırmayı düşünüyorum da severmisin acaba?"
"Yemek seçmem ama sarma benim zaafımdır. Çok severim."
Bunları söylerken gülümsüyordu. Ay çok güzel gülümsüyor. Neden kardeşlerimin hepsi bu kadar güzel gülümsüyor ki. Hepsi annem gibi gülümsüyor. Burada olsa kesin hava atardı.
"Tamam o zaman iyi dinlenmeler canım"
Kapıyı kapatıp mutfağa doğru yürüdüm. Neden döner merdiven yaptırmışız ki. Normal merdiven daha kolay olurdu. Biri takılıp düşe bilir.
Mutfaka giderken salonun kapısından düşünceler eşliğinde oturmuş ev ahalisine baktım. Kapının önünde durup içeri seslendim.
"Alp abi. Canım şirketten seni aramıştılar. Bir bak bence. Baba sen de dinlen artık. Yağmur, Bulut ve Mert sizinde ödeviniz varsa yapın yoksada ne yaparsanız yapın. Ama ortalığı bir birine katmadan"
Hiç bir şey olmamış gibi konuşmam onlar için şaşırtıcı diğildi. Beni biliyorlar, bibolar gibi birşeyim.
"Bayanlar yardıma geldim"
Mutfaktaki hizmetçi kadınlara yardım etmeye başladım.
Ah ben Güneşin alerjisi falan olup olmadığını sormadım. Neyse sofrada her şeyi konuşuruz zaten.
Veeeeee bu kadar
İyi olup olmadığını bilmiyorum. Biraz yavaş ilerliyor sanki.
Şu ana dek yazar ve azad bakış açısı oldu yalnızca. Gelecekte başkalarının bakış açısı olup olmayacağını bilmiyorum.
Görünüşlerine ve kişiliklerine gelirsek bölümlerde açıklıyıcam zaten.
Neyse çok boş yaptım hadi baaaayss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aile hikayesi gibi(Durduruldu)
Teen FictionKüfür var ona göre okuyun. kitabın adından anlaşılıyor zaten. anlamasanızda okuyunca anlarsınız