" Şehri ayağa kaldırma"
Minho koskoca boş koridorda gerginlinle oturuyor, sağ topuğu dinlenmeksizin zemine vurarak dizini titretiyor. Arada bir parmakları ağzında geziyor.
Buraya gelene dek bir planı vardı ya; juriyi manipüle ederek basitçe tasarımlarını geçirmeyi planlıyordu. Evet siktir edin o planı, onu toplantı odasına almayacaklarını tahmin etmemişti işte. Ve şimdi o kadar gergindi ki dikkatini toplayarak duvarların ardındaki o insanların zihnine girmeyi başaramıyordu.
Minik şeytan çok gerilmişti.
Ellerini koyu kahve saçlarından geçirdi, antrasit takım elbise giymek bugün için iyi bir seçim miydi acaba? Aslında ona gidebileceğini söylemişlerdi, sonuçlar bu yeni tasarımcıya haber edilecekti. Ama işte, el vermemişti gönlü gitmeye.
Midesinde sabah içtiği acı kahve ekşilik yapıyor, tadı yutağına değin uzanıyordu.
"Odaklan, odaklan, odaklan Minho." Kendine verdiği telkinler yerini bulmuyordu ne yazık ki."Aaah!" Diye bağırıp oturduğu sandalyeye elini vuruyor. Saçına elini geçirip rastgele karıştırdı. Bu işi alması gerekiyordu! Almalıydı!
Ama neden...
Minho son 1 haftadır bu soruyu döndürüp döndürüp soruyordu kendıne. 'Sadece denemek' diyordu sonra. Sadece deneyecekti, ve eğer başaramazsa Christopher ile olan planına dönecekti.
Fakat eğer olur da kabul görürse? Hatta yanında çalışmaya başlarsa? Ne olacaktı? Onun yanında devam ederken mi Chris'e yanaşacaktı yoksa diğer türlü bu bi bok etmez şirketin kadrolu tasarımcısı falan olurdu, saçmalık! Sanki böyle bi' işe ihtiyacı vardı da!
Bir anda apar topar kalktı oturduğu yerden gürültü ile. Burada daha fazla bekleyemeyeceğini hissetti. Tanıdığı biri içinden ona ufak ufak fısıldamaya başlamıştı bile.
Parlak kunduraları zemında takır tukur sesler çıkartırken aklı bir karış havada yürüdüğünden çarpıştığı adamı görmemişti bile. Kendine göre daha rahat ve gayr-i resmi giyinmiş adam Minho'nun dirseklerinden hafifçe tutup ikisinin de savrularak düşmesini engellemişti.
"Afedersiniz." Diye mırıldandı Min, gözlerini adamın güzel yüzüne kaldırırken. Tanıdık olmayan ama sanki tamamen de yabancı gelmeyen bir sureti vardı. Adam anlık sersemlemiş ve şaşırmış bakışlarını nazik bir tebessüm ile taçlandırmıştı. Belirginleşen yanakları ile Min de onun suratına tebessüm ile baktı ve tam yanından geçip gidecekken adam kendi ile ufak bir konuşmaya girdi.
"Sizi daha önce görmüştüm sanki." Dedi düşünüe gibi gözleri daldı bir anlık. "Geçen hafta şirkette. Jisung Han'ın odasının önünde bekliyordun." Min adamı hatırlamasa da bunun olması çok muhtemeldi. Bahsettiği gün Jisung'a gidip kendini bu batağa batırdığı ilk gündü zaten o günden beridir de eline yapışmış gibi her yerde kalem ve kağıt ile tasarım yapıyordu.
Adamı onaylamak için başımı aşağı yukarı salladı. Adam güzelce gülümseyerek elini uzattı tokalaşmak adına. "Ben Kim Seungmin memnun oldum." Min adamın elini sıkarak ismini bahşetti ona. "Seninle birebir tanışmak büyük zevk Minho, tasarım için katılmıştın değil mi aramıza?"
"Evet. Siz?" Dedi Minho, nereden bildiğini soracaktı ki vazgeçti; devlet sırrı değildi nihayetinde bilmesi doğal geldi. "Yani... Burada çalışıyorum diyebiliriz sanırım. Zamanla öğrenirsin zaten. Şimdi gitmeliyim seninle tanıştığıma sevindim Minho-ah!" Dedi genç ufak bir eğilme ile selam verdi ve Minho'nun bir şey demesine kalmadan içinde mavi giysisi bulunan beyaz kot ceketininin cebınden telefonunu çıkartıp yanından geçip gitti. Hızlı bir tanışma faslı olmuştu.
Min adama bu denlı yakışan renkleri düşünürken kendi pantolon cebine koymuştu elini. Han Jisung ona giyimine değişiklik katmasını söylemişti en son. Şimdi onu böyle görse belki iğneleyici konuşurdu bunu hakkında, belki de bir şey demez baştan aşağı bir süzüşünde hissettirirdi Minho'ya tüm bunları ve daha fazlasını.
Kendi kendine güldü Minho ve gevşemiş hali ile koridordaki yürüyüşüne devam etti. Artık çıkabilirdi.
__________________
Asansörden inip şirketin önünde arabadı ile onu bekleyen Yeji'nin yanına geldi. Kadın dona kalmış halde başka koyu saçlı bir kadın ile konuşuyorken ruh görmüş gibiydi. "Gey paniği" Dedi kendi kendine gülerek.Siyah saçlı kadın uzaktan onu görünce Yej'e dönmüş kadının üst koluna dokunarak bir şeyler söylemiş ardından rahat hareketler ile oradan ayrılmıştı.
Kızıl saçlının yanına vardığında hala şoktan çıkmamış hali ile dalga geçmek için şöyle bir ittirdi kadını. Tepkı vermeden arabaya doğru savrulan kadının mat ruj ile renklendirilmiş dudaklarından tek sözcük çıktı.
"Oymuş." Dedi, Min'e değil de kendine söylüyor gibiydi. İki eli cebindeyken "Kimmiş?" Şeklinde sordu kadına, güneş gözüne vuruyor kısık bakışları ile kızıl saçlıya ve yaslandığı kızıl kızıl arabasına bakıyordu.
"Oydu." Yej arabasının kapısını açarken idrak eder gibi kendi kendine tekrarladı ve aniden dönüp Minho'nun ceketinin yakasını kavradı. "Oydu lan! O kadın! Bardaki?"
Minho arkadaşı tarafından hunharca sarsılırken düşündü.
Kadın? Bardaki? Kim ki? Hatta hangisi!?
Ve aklına geçen gevezelik ettikleri kahvaltı masası geldi."Haa, şu seni siken kadı-" Dediği sırada ağzı sertçe kapandı. "Onun adı Ryujin, ve evet oymus. Şimdi tek kelime etmeden arabaya bin, buraya bakıyor. Çabuk."
Min başı ile onaylarken çabuklukla arabanın yolcu koltuğuna binmiş dudaklarını birbirine bastırıp gülememeye çalışırken kadının gaza basıp suratındaki kızarıklıktan kurtulup ona olan biteni anlatmasını bekliyordu heyecanla.
____________
Some gecıs bolumusu thıngz kızlar
Beni ozledınız mıDedık ve de vision board vs. Yaparaktan yenı donemımıze gırıs yaptık tatıl bıtıp hayatım bıraz daha duzene gırdıgı ıcın de bolumlerı daha duzenlı yazıp paylasabılıcem sızlerle ve yenı one/smutshot ve ufak text fıcler de yazıyorum beklemede kalın ve daha fazla bilgi için instama bakabılırsınız: skyiedit
Hem kurgular hakkında paylaşım, bılgı ve on izleme paylasıyorum hem de fic edit ve edit yapıyorum öbbtum hapınızı sımdıden kızlarr
Kendinize dıkkat edin ve yay erkolarının sızı uzmesıne ızın vermeyın. <3
Bu aradaaa bolum adı da olan medyadaki bu sarkının resmen lılıth jıs ıcın yazıldıgını düşünüyorum,
Kötü kalplı kucuk orospu şeytan jısım🥺🥺🥺🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilith, minsung
FanfictionLilith'in soyundan gelen Han Jisung, ve İblis'in soyundan gelen Lee Minho'nun birbirine karışan hayatları. "efendine gel, tatlı şeytan..." "efendim olmak için fazla fanisin han jisung." "yanılıyorsun, lee minho. Ve bunu adın gibi biliyorsun."