7| Benimle uyur musun?

220 11 11
                                    

조금씩 조금씩 또 빠져가
사랑에 내 결심이 또 무너져가
용서할 핑계를 만들어가
,,,

Rahatsız edici derecede beyazla kaplanmış bir odada açtım gözlerimi. Çıkan makine seslerinden ve burnuma dolan iğrenç kokudan anlamıştım hastanede olduğumu. Kaşlarımı çatıp doğrulmaya çalıştım ama yapamadım. Kemiklerim sızlıyordu hareketsizlikten.

Yüzümü buruşturdum her nefes alışımda burnuma dolan kokuyla.

Gözlerimi onun kokusuyla kapattıktan sonra, hastane kokusuyla açmak hoş değildi.

İç geçirip etrafıma baktım. Yeosang, yatağımın kenarındaki koltuğa uzanmış uyuyordu. Hafifçe öksürdüm ses çıkarmak adına. Boğazım acımıştı bu yüzden.

Uyanmayınca oflayıp başımı tekrar koydum yastığa. Çok fazla şey olmuştu ve arkadaşlarıma hangi birini açıklamam gerektiğini bilmiyordum. Kafamın içinde milyonlarca ses vardı. Milyonlarca soru, her bir soruya milyonlarca cevap...

Oysa ne güzel uyumuştum onun kollarında. Bana sarılıyordu, dudakları tenime değiyordu. Ağlıyordu benim için. Saçlarımı okşuyordu. Sıcaklığı, tüm vücudumu kaplıyordu.

Lisedeki Wooyoung'un hayal ettiği her şey olmuştu bir gecede.

Ama içinde sevgi mi yoksa suçluluk duygusu mu vardı bilmiyordum. Ve bu beni öldürüyordu.

Dakikalar sonra açılan kapıyla kaldırdım başımı. Beşi de peşpeşe girmişti içeri. Gözlerim San'ı aradı. Sorar gözlerle baktım Yunho'ya. Bu sırada Yeosang uyanmış, bana sorular sormaya başlamıştı. Dudaklarımı yalayıp ona baktım. Endişeliydi.

Bunların hiçbirini hak etmemişti benim güzel arkadaşım. Onun canını böyle yakmamı hak etmemişti.

Sıkıntıyla iç geçirip kapıya yönelttim tekrar bakışlarımı. Ve içeri giren yorgun bedeni gördüm. Kanadı kırılmış gibiydi, boynu eğik geziyordu her zamankinin aksine. Başını kaldırıp bana baktı.

İçimde ölen bir takım hisler, o gelince canlanmış gibiydi sanki.

Dudaklarımı yalayıp yerimde kıpırdandım. Gözlerime baktı, dudaklarıma, saçlarıma değdi keskin bakışları. Duraksadı, bir şey söylemek ister gibi öne atıldı güzel bedeni. Başı hafif yukarı kalktı. Sonra durdu. Derin bir nefes alıp eski haline getirdi bedenini. Arkasını döndü, köşedeki sandalyeye oturdu.

O andan sonra bir daha bakışlarını hissedemedim tenimde. Ve daha önce gözleri beni yakarken, şimdi ilgisizliği yaktı.

Saatler geçti, herkes gitmek için hazırlanıyordu. Zorlamıştım gidip dinlenmeleri için.

Yeosang, kimseyi dinlemeyip kalmakta diretmişti ama. Gitmesini söyleyenleri azarlıyor, beni yalnız bırakmayacağını söylüyordu.

Geçen dakikalar ardından oda neredeyse boşalmıştı. Yunho, hâlâ Yeosang'ı ikna etmeye çalışıyordu gitmesi için. Yeosang ise ufacık bedenine bakmadan koskoca Yunho'ya kızıyordu.

"Kalk da götüreyim seni eve. Bi gece idare eder Wooyoung."

"Ya gitsene başımdan! Bakamaz kendine o."

"Ne inatçı çıktın be sen de!"

"Yolarım seni Yunho!"

Dayanamayıp attığım kahkahayla bütün gözler bana dönmüştü.

San bana bakmıştı.

Dönüp Yeosang'a laf yetiştirmek yerine ona takıldı gözlerim. Yüzümdeki gülüş yavaş yavaş kaybolurken gözlerim onunkilere tutunmaya devam ediyordu. Gülüşüm tamamen solunca da çekti gözlerini üstümden.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

stitches | woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin