-𝙏𝙞𝙢𝙚𝙡𝙚𝙨𝙨-

129 10 54
                                    


⭐️

We'll have a cardboard box of photos of the life we've made
And you'll say, "Oh my, we really were timeless"

⭐️


Kolumu hızla kendime çektim,

" deli misin nesin? Bırak artık beni "

" Beni dinlemelisin heath, sadece bir kez remus bizi bekliyor yanına gidelim sonra istemezsen karşına bile çıkmam "

Remus'un adını duyduğumda onun odasına çıkmayı kabul ettim, odadan içeri girdiğimde sandalyede bağlanmış bir martin oturuyordu. Sağıma döndüm martin bana bakıyordu,

" Ne oluyor burada? "

Remus boğazını temizleyerek konuşmaya başladı,

" gerçekte kim olduğunu birazdan öğreneceğimiz bu çocuk, Martin'in görünüşüne bürünebilmek için çoközlü iksir içmiş, 1 yıldır Eve Jonah'ı böyle kandırıyormuş"

" Yani? "

Martin elimi tuttu,

" Yani, Ben o kızı tanımıyorum bir kez bile görmedim, bu piçi de bizim odada Eve ile otururken buldum, kendi görüntüsüyle kızın karşısına çıkacak özgüveni yoktu heralde"

Remus bir panzehir verdiğinde, sandalyede oturan Martin yavaşça kısalıp saçları sararmaya başladı, Draco'nun ayakçılarından Grabbe'i gördüğümde,

Olanları sindirmek için zamana ihtiyacım olduğuna karar verdim,

Bir şey söylemeden birkaç geri adım atıp odadan çıktım,

Martın peşimden çıkıp arkamdan seslendi,

" Bir şey söylemeyecek misin? "

Söylemek isterdim, hemde çok şey söylemek isterdim, ama dilim birleştirmiyordu...

"Üzgünüm"

"Ben üzgünüm, bunu yaşamak zorunda kaldığın için. Şimdi ne olacak peki?"

" Bilmiyorum "

" Nasıl yani? Olamaz mıyız yeniden? "

" Bilmiyorum Martin"

Dolu gözlerle birbimize baktık, aramızdaki çekim bizi birbirimize doğru o kadar hızlı çekiyordu ki birleşsek tüm kemiklerimizin kırılacağını biliyorduk,

Ama düşler ve gerçekler ayrı ayrı yaşardı, geri döndük, koridorun iki zıt ucuna yürüdük...

Odama çıkıp Luna'ya olanları anlattığımda, gözlerinde umutla bana baktığını gördüm,

" Tanrım yani siz, yeniden "

"Luna, Aylardır ölü gibi yaşıyorum ben, en iyi sen biliyorsun. Bir anda hiçbir şey olmamış gibi Martin'le nasıl devam edeyim sence? "

" o da var, kendine biraz zaman ver"

Kafam çok karışıktı, bir şey demeden sigaramı alıp ortak salona indim, içerisi boştu.

Pencerenin önüne oturdum,

Yalnız başıma düşündüm, şimdi geri dönsek, en başa bu mümkün müydü? Martinin bir daha olmayışına alıştırdığım vücudum, beynim bundan sonra onu nasıl kabul edecekti?

Gözlerim ağlamanın verdiği yorgunlukla ağırlaşırken, sabaha karşı üzerime örtülen battaniyeyle uyandım,

" Uyandırdım mı? Üzgünüm"

𝙈𝙖𝙧𝙖𝙪𝙙𝙚𝙧𝙨 𝘼𝙜𝙖𝙞𝙣 - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin