Mikey motordan inmiş ve bi adamın karşısına geçmişti, sanırım karşı çetedendi. Mikey'nin lider olduğu bir çete varmış, Draken ise lider yardımcısı. Adı ise... Toman! Benim bulunduğum taraftaki insanların üzerinde siyah üniforma vardı, Toman'ın olmalıydı, hava da neredeyse karardığından motorlarından gelen ışıklar göz alsa da şuan hep birlikte havalı duruyorlardı açıkçası. Birkaç konuşma döndü, uzakta olduğum için net duyamadım, bi anda herkes birbirine girdiğindeyse öylece olduğum yerde kalmıştım. Geriye doğru iki adım atıp birbirine yumruk ve tekmeler savuran insanları izledim. Biraz fazla odaklanmış olmalıydım, aniden karnımda hissettiğim yumruk canımı acıtmıştı.
"Hey!"
Karnımı tutup çarprazımdaki adama dönerek bağırdım. Beni ne karıştırıyordu?!
Ardından yiyeceğim diğer yumruktan kaçıp kıçına tekme attım. Evet, kıçına. Yazık oldu kalçasına.
Yerdeki adamı tekmelerken başka biri tarafından bedenim sarıldı ve geri çekildi. Arkamı döndürüldüğümde yüzüme yediğim yumruk ile sendelemiştim. Tanrım, nerden hatırlayayım ben bunlar gibi dövüşmeyi?! Tamam Suki, sadece kendini koru yeterli...Olmuyor! Pes edeceğim artık, 3 kişiyi yere zor indirmiştim ama şimdi diğeri geliyordu. Güçlüler, canım acıyor! Ve acıyan canım bana babam ile yaptıklarını hatırlatıyor... Yediğim başka bir yumruk ile yere düşecektim, kendimi tuttum; demin Shin'in yanından geliyordum, ona o kadar özendikten sonra birkaç insana yenilmem aptallık olurdu değil mi? Shin güçlüydü, yıkılmazdı.
Tuttuğum elini kavrayıp sol elimle yumruğu yüzüne indirdim, ardından tekmemle yere devirdim, üzerine çıkmış yüzünü parçalıyordum.
Biri beni tutup kaldırdığında sertçe ittirmesiyle yere savrulmuştum. Ah, sanırım yaşamıma kaburgalarım ve kalçam olmadan devam edeceğim... Acaba bu bir karma mı?
Acıdan dolayı gözümden düşmekte olan göz yaşını umursamadan gökyüzünde olan bakışlarımı beni ittiren adam çevirdim, dayak yiyordu; siyah uzun saçlarını at kuyruğu yapmış olan biri onu öldüresiye dövüyordu. Tekrardan gökyüzüne baktım, sadece dayanılmaz olan acımın dinmesini istiyor ve bunun için dua ediyordum.Bi gölge düştü üzerime, o tarafa çevirdiğimde başımı siyah saçlı yanıma çömmüştü. Bir dakika... Bu araba yakan aptal çocuk!
"Çok acıyor mu?"
Ve dahası, sanırım dejavu yaşıyorum... Bu anı yaşadığımı çok net hatırlıyorum ama çıkartamıyorum.
Başımı hafifçe salladım. Kaşlarını çatmış, yüzü sinirli bir hal alıyordu."Sen neden buradasın ki?"
"Mikey getirdi..."
"İyi bok yemiş."
Ayağa kalkıp elini uzattığında temkinli bir şekilde tuttum. Sıcacık... Bulaşan kanlardan mı yoksa başka bir şeyden mi bilmiyorum am elleri sıcacık, rahatlatıcı. Ve tanrım dualarımı kabul etmiş olmalı ki acılar bir anda hafiflemişti. Yavaşça ayağa kalktım.