Tırnaklarımı kemirerek bay Min odasının önünde yürüyüp duruyordum. Artık uyanması gerekiyordu.Bir an önce kimyagerin evine gitmeliydik. Kardeşi çoktan ona telefonda söylediğim gibi abisinin evineulaşmış bizi bekliyordu.
Sonuçta bizim işimiz buydu ve ben keyfimden değil iş yüzünden onu uyandırıyordum. Beniöldürecek hali yoktu ya canım.
Kapının kolunu tutup derin bir nefes alarak tüm cesaretimi toplayarak daha fazla düşünmeden hızlakapıyı açtığımda kafam sert bir bedene çarptı ve istemsiz geriye doğru yalpaladım.
Düşeceğimi sanarken belime sarılan kollar sayesinde dengemi sağlayabilmiştim. Burnumdanciğerlerime süzülen baharatımsı kokuyla içinde bulunduğum saçma durumu idrak ettiğimde ise tümdengem yine altüst olmuştu.
Yüzüm bay Min'in çıplak göğsüne gömülüydü. Ellerimle sıkıca kollarına tutuyordum ve onun kolları dahala belimdeydi. İkimizde tek kelime etmiyorduk fakat bay Min'in sinirli nefes alış verişlerinisaçlarımın arasında hissedebiliyordum.
Kafamı panikle aniden yukarı doğru kaldırdığım gibi bay Min acıyla ufak bir küfür mırıldandı.Bay Min belimdeki ellerini çekip benden uzaklaşarak elini burnuna götürdü. Resmen adamın burnunakafa atmıştım.
"Özür dilerim bilerek olmadı. İyi misiniz? Kanıyor mu? Yardım edeyim ben." Telaşla ona doğru biradım attığım sırada tişörtünü tuttuğu elini kaldırdı. Anında adımlarım taş kesildi. Bakışları o kadarkeskin ve sertti ki bir an arkama bakmadan kaçmayı düşündüm ama yapamadım.
"Çık dışarı!" Bay Min sinirle arkamdaki kapıyı işaret ettiğinde eğdiğim kafamı aşağı yukarı sallayarakarkamı döndüm ve odasından ayrıldım.
Ben adamı takdirini kazanmak için kendimi parçalıyordum ama evren bana hiç yardımcı olmuyordu.Hatta evren bana şu an kıçıyla bile gülüyor olabilirdi.
Kesin bu sefer beni kovacaktı. Neden kovmasındı ki? Adamın çıplak göğsüne abandığım yetmezmişgibi bir de beni düşmekten kurtarmıştı. Bende burnuna kafa atarak teşekkür etmiştim. Aptal Haru.
Omuzlarım yenilgiyle çökmüş bir vaziyette koltuğa oturarak bay Min'in odasından çıkmasını ve benikapının önüne koymasını bekledim.
Bir süre sonra açılan kapı sesiyle anında oturduğum yerden kalkıp bakışlarımı bay Min'e çevirdim.Burnu hafif kızarmıştı ama kan yoktu. Neyse ki kırılmamıştı ama yine de kendimi çok gerginhissediyordum.Bu sefer üst tarafı çıplak değildi. Siyah kotunun üzerine yine aynı renkte olan bir tişört giymişti.Elindeki havlu yardımıyla nemli saçlarını kurulayarak beni umursamadan yanımdan geçti ve çalışmamasasına ulaştı.
Elindeki havluyu sandalyesinin kenarına astıktan sonra kemik gözlüklerini taktı. Ben ise kurbanlıkkoyunlar gibi başımı öne eğip bana keseceği cezayı bekledim. Hayallerimi gerçekleştiremeden çöpeatmak zorunda kalacaktım. Namjoon müdürün yüzüne nasıl bakacaktım? En önemlisi babamaverdiğim sözü yerine getiremeyecektim.
"Kahve."
Hızla eğdiğim kafamı kaldırdım. Bay Min bana bakmıyordu.
Önündeki laptopundaydı dikkatli bakışları ama ben kocaman gülümsüyordum şu an.
"Bir kez daha söylemeyeceğim." Yine yüzüme bakmadan ifadesiz bir şekilde konuşmuştu ama hiçsorun değildi benim için. Hala inanamıyordum, beni kovmamıştı.
Bana bakmasa da anında kafamla onu onaylayıp mutfağa girdim. Kahve makinesini çalıştırıpbuzdolabının kapağını açtım. Yeni kalkmıştı ve kahvaltı etmemişti. Kahvenin yanında özürmahiyetinde bay Min'e ufak bir sandviç hazırlayacaktım fakat buzdolabında hiçbir şey yoktu.
Anında moralim bozulurken aklıma gelen şeyle buzdolabının kapağını kapattım. Mutfak dolabındançıkardığım kupaya olan kahveyi doldurup, masanın üzerindeki tuzlu kurabiye tabağını da elime alaraksalona ilerledim. Çatlak komşusu Jin'in yaptığı kurabiyeler cidden çok lezzetli görünüyordu.
Dikkatli bir şekilde kahveyi ve elimdeki tabağı çalışma masasına bırakıp geri çekildim.
Bay Min tabaktaki kurabiyelerden birisini ağzı atıp ağır ağır çiğnerken kahvesini yudumlayarakarkasına yaslandı.
"Sabahın köründe odama izinsiz girdiğine göre davayı çözdün?" Elindeki kahve bardağını masayabırakıp arkasına yaslanarak sorgular bakışlarını yüzüme çevirdiğimde belli belirsiz kafamı salladım.
"Henüz tam olarak emin değilim. Emin olmam için kimyagerin evine gitmeliyiz. Hatta şu anda bizibekliyorlar."
Evet, kafamda bir sürü parça yerine oturmuştu hatta olayı çözmüştüm fakat bunu bay Min'e şimdisöylemeyecektim. Kendi gözleriyle görmesini istiyordum.
Bay Min kahvesinden bir yudum daha alıp hiçbir şey söylemeden oturduğu sandalyesinden kalktı.
Çantamı ve anahtarları alıp bay Min'e yetiştim. Bu benim son şansımdı ve hata yapmak gibi birlüksüm yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRUMPY PARTNER
FanfictionHuysuz bir dedektif ve onun tecrübelerine ihtiyacı olan bir çaylak. Not: 2020 yılında yayınlanan kitap. Yeni kurgu değildir. Bir takım sebeplerden dolayı kaldırdığım kitaplarımı tekrardan sıfırdan yeni hesap ile yayınlıyorum.