Keyifli okumalar...
***
Her düşüncenin altında kavrayamadığımız, anlam bulamadığımız bir duygu vardır. Bunun için beynimizi patlatacak kadar derin düşüncelere dalarız ancak daldığımız denizlerde fersah fersah daha da uzaklaşırız hislerimizden. Ufukta parlayan güneşin ışınları denizin üzerinde oynaşırken insanın içine samimi bir sıcaklık oluşturuyordu. Bazen o samimi sıcaklığın yerini fırtınalı bir hava alırken karamsar olmamak için elindekilerle yetinmeyi bilmeliydi insan. Belki de elindekilerle yetinmeyi bilmediği için merhamet duygusu alıp başını tatile gidiyordu. Derin bir iç çekti genç kadın. Birkaç gün önce yaşadıkları o karmaşayı düşündükçe içi sıkılmış ve yeniden soğuğun içini yakacağı bir şekilde derin bir nefes aldı. Beline dolanan kollarla irkilen genç kadın başını geriye yaslayarak boynuna sokulan adamın varlığını hissetmeye çalışmıştı.
"Ne düşünüyorsun bu kadar derin? İçini sıkan nedir hayatım?"
"Zeynep'i düşünüyordum. Akın neredeyse katil olacaktı." Cenk derin bir nefes alarak ciğerlerine karısının kokusunu çekip sakinleşmişti. Zeynep'in ailesine düğün için konuşmaya gittiklerinde genç kızın amcası ve amca oğulları olay çıkarmıştı. Babasını yıllardır sömüren amcaları kızın üzerindeki arazilere göz koymuştu. Neyse ki genç kadın oldukça dişli çıkmıştı da onlara babasının emeklerini artık yedirmiyordu. Anne babası yaşlanmalarına rağmen elleri nasır tutana kadar tarlada çalışıp ekmeğini çıkarırken amcası babasının emeğinin üzerine konarak çalışmadan adamın tüm birikimine el koyuyordu. Büyüğü diyerek sessiz kalan adam sonunda kızının isyanıyla artık sadece kendi ailesini düşünüyordu.
Arpası kesilen amcaları bu durumdan oldukça şikayetçiydi. Öyle ki Zeynep'i kendi oğullarından biriyle evlendirmek istemeye kadar işi götürmüşler ama Serdar ve Akın onlara gerekli dersi vermişti.
"Merak etme artık, Serdar abinle Akın halletti durumu. Gelecek ay düğünleri olacak, onlarda rahat eder artık."
"Zeynep ailesini o köyden çıkarmadıkça onlara huzur yok. Görmedin mi küçük kardeşiyle tehdit ettiler kızı." Cenk'inde canı sıkılmıştı bu durum karşısında.
"Sen merak etme bir şekilde hallolur. Hem sen hazırlığını yaptın mı? Yarın akşam gideceğiz." Alya başını sallayarak kocasına cevap vermişti.
"Her şey hazır. Annem bir sürü şey hazırlamış. Arabanın kasası dolacak anlaşılan." Alya gülerken Cenk yeniden yüzünü karısının boynuna sokmuştu.
"Akşama sizinkileri görmeye gidelim. Yarın zor olur görmek." Alya geri çekilerek kocasına bakmıştı.
"Annemler Arya'ya gitti. Herkes orada olacak. Bizde oraya geçeriz." Cenk başını sallarken derin bir iç çekmişti. Genç kadının kocasının gözünün içine bakarken yaz tatilinin ne ara bittiğini anlamaya çalışıyordu. Evlendiği günden beri sanki zaman su gibi akıp gidiyordu. Şimdiden üç aya girmişlerdi.
"Hadi çıkalım annem masayı hazırlamıştır. Bizi bekliyorlar," diyen genç adam karısının elini tutarak balkondan içeriye girmişti. Evin açık olan pencereleri kapatılarak karşı eve gitmek için dışarı çıktıklarında havanın esmesiyle genç kadın kocasına sokulmuştu. Yavaş yavaş Alya'nın utangaçlığının geçmesi Cenk'i en çok mutlu eden şeydi. Deniz hanımın kapısına geldiklerinde Cenk cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açarken içeriden kadının sesini duymuşlardı.
"Geldiniz mi oğlum, hadi masa hazır." Cenk karısına 'ben demiştim' bakışı atarken elinde ki anahtarı cebine atarak eve girmişti.
"Selamünaleyküm. Bizi bekleseydin anne yoruldun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİK ÇİÇEĞİ
Ficção GeralTATLI HATA hikayesinde ki İkizlerden Alya'nın hikayesi. Keyifli okumlar!