bir önceki bölümü iştahlı iştahlı yazdım ama hiç yorum göremedim moralim bozuldu...
neyse Jungkook'u süründürüyor muyuz gençler??
🌘
Jimin şaşkınlıktan ağzı açık bekliyordu. Jungkook'un suratını, görünüşünü hatta sesini hile unutmuştu. Birden bire karşısında dikilen bu adamla birlikte başına ağrılar saplanmıştı. Onu unutmak için verdiği bütün çabalar saniyeler içinde çöpe gitmişti. "Yalan söylüyorsun." dedi Jimin kekeleyerek. Jungkook'un üzerinde geziniyordu gözleri. Eskisine göre iki kat daha kaslı görünüyordu ve daha sağlıklıydı.
Jungkook başını iki yana sallamıştı küçüğü yalan söylemediği hakkında ikna etmeye çalışıyordu. "Ben yalan söylemem." dedi ve elini uzattı yerde oturmuş ona bakan Jimin'e. Ses tonu davranışları Jimin'e çok garip geliyordu sanki eski Jungkook'un yerini bambaşka biri almıştı. Onun gerçekten 3 yıl önceki Jungkook olduğuna inanamıyordu. Rüya ya da hayal gördüğünü düşünmeye başladı.
Jungkook'un elini kabul etmeyip kendi başına yerden kalktı. Jungkook onun bu davranışına sesli şekilde gülmüştü. "Formundan hiç bir şey kaybetmemişsin ufaklık." dedi alayla, ona gizliden laf sokmuştu. Jimin onu umursamayarak yerdeki pazar poşetini eline aldı üzerini silkeleyerek yaralanmış koluna baktı.
Jungkook'un gözleri anında küçük olanın koluna gitmişti. Yere hızlı düştüğünden ufak bir sıyrık oluşmuştu bu önemsiz bir sıyrıktı çabuk iyileşirdi. Gözleri biraz aşağıya kaydığında yıllar öncesinde okulda bıçakla yazdığı küçük farem yazısının izlerini gördü. Dudakları sinirle gerilmişti iri olanın.
"Umarım sen kaybetmişsindir." dedi Jimin, büyüyünce daha dik başlı olduğunu fark etmişti Jungkook. Jimin'in bakışları sinirli bir köpek yavrusunu andırıyordu. Saldıracak derecede sinirli bakıyordu.
"Kaybettiğim tek şey formum değildi ufaklık." sesi huzursuzdu. Jimin onun neden bu kadar durgun olduğunu merak ediyordu ama sormaya yüzü yoktu. Jungkook elini havaya kaldırdığında Jimin anında kolunu ona siper ederek geriye çekilmişti. Büyük olanın eli havada öylece kalmıştı. Jimin onun gülümseyen suratının yavaş yavaş düşüşünü seyretti. Bu sebepsizce kötü hissetmesine neden olmuştu.
Jungkook elini havada yumruk yaparak geriye çekti, karşısında ondan korkan sarışının saçlarına dokunmak istemişti. "Saçların yakışmış." diyebildi sadece. Jimin'in kendisine böyle bir tepki vermesini beklemediği yüzünden belli oluyordu. Ah bir de kırılmış görünüyordu.
Jimin aldığı iltifat karşısında kıpkırmızı kesilirken Jungkook onun renk değiştiren yanaklarına bakarken iç çekti. Sarışının huyuydu iltifat alınca kızartmak bunun Jungkook ile alakası yoktu. Jimin büyümüş olgunlaşmıştı, sarı saçları ile daha da cezbedici görünüyordu. Jungkook bir adım geriye gitti. Kendini dizginlemeye çalışıyordu.
Jimin onun geriye gittiğini fark ederek ne yapmaya çalıştığına baktı. Jungkook ona karşılaştıkları ilk saniyeden beri garip davranıyordu. Üç yıl öncesinde bu kadar sakin bakışları yoktu iri olanın, Jimin en çok buna şaşırıyordu. Sanki o intikam için herkesin canını hiçe sayacak adam gitmiş yerine tüm her şeyden vazgeçen adam gelmişti.
"Üzgünüm kendime engel olamadım. Senin beni görmemen gerekirdi." dedi Jungkook kısık sesiyle, geri geri gitmeye devam etti. İri cüssesi geriye gittikçe Jimin ve güneşin arasından çekilmiş oldu, Jimin'in sarı saçları ikindi güneşi ile parladı. Bu görüntü Jungkook'un kalbinin teklemesine neden olmuştu.
Jimin onun nereye gittiğine bakmak için peşinden ilerledi fakat Jungkook bir ara sokağa girerek çoktan gözden kaybolmuştu. Sarışın olan kendini bir apartmanın duvarına yaslayarak sakinleştirmeye çalıştı. Uzun zamanın ardından hayatını mahveden adamla karşılaşmak onda derin bir acı bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Litte Mouse ٭ Jikook ✓
FanficJeon Jungkook kendi kurduğu örgütüyle saldırdığı okullardan belirli sayıda öğrenci ve öğretmen katlediyordu. Asıl amacını kimse bilmiyordu fakat ne kadar darbe yerse yesin Jungkook'a karşı çıkan sıradan bir öğrenci tüm amacını öğrenmişti. Bu saldırı...