0.2

947 54 17
                                    

Hani derler ya insanın istemediği ot burnunun dibinde bitermiş diye işte şuan tam olarak onu yaşıyorduk. Tayinimiz Mardin'e çıkmıştı. Tabiki de ülkemizin her yerini cennet olarak görüyorduk hatta bunun için canımızı ortaya koyup mücadele veriyorduk. Bizim problemimiz Mardin değil Mardin'deki ' TÖRE,NAMUS,İNTİGAM,BERDEL' diye gezen aşiret ağaları ve üyeleriydi. Daha önceden Şanlıurfa'da görev yapmıştım o yüzden aşiret kavgalarının ne denli büyük olduğunu da biliyordum(Şanlıurfa'da aşiret kavgaları veye aşiretlerle ilgli olaylar oluyormu bilmiyorum tam olarak yanlışsam sorry:) ) ancak Mardin'de bu olaylar daha da yaygındı ve ben bu olayların bizim başımızı ağrıtacağını biliyordum fakat timdekiler görmeyip sadece duydukları için ya mızıldanıyorlar, ya da ne kadar zorlu olabildiğiyle alakalı tahmin yürütüyorlardı.

Berkay- Ya komutanım ne kadar zorlu olabilir ki.

Ben-Sen konuşma çünkü hukuk bilmiyorsun.

dediğim anda Acar tabiri caizse volkan olup yüzüme patlamıştı. Aslında söylediğim şey o kadarda gülünülecek bir espri değildi ancak ben artık bu çocuğun neye gülüp neye püsküreceğini bilmiyordum. Bakın gülmemesi gibi bir seçenek yok dikkatinizi çekerim. Çünkü Acar 2 eli kanda bile olsa yerlere yatıp gülebilecek biriydi. Yapmadığı şeyde değildi ya zaten.

Ben- Yarabbi şükür

Acar- Abla bol bol sorryler yane bilerek olmadı sen birden öyle söyleyince ben kendimi tutama- PUHAHHHAHAHHAHAHHAHAHHAHHAHHAHHAHAHHAHHAHA çok sorry.

derken bile gülmeye devam ediyordu. E ama artık benimde sabrım taştı ve elimin tersiyle anırmakta olan Acar'ın ağzına bir tane yapıştırdım.

Acar-ağh abla niye vuruyon gavura vurur gibi ya bende insanım yane benimde canım acıyo falan hani hatırlatmak isterim yane olmuyo ki böyle sen benim her gülmemde böyle ağzıma vurucaksan ohoo benim işim yaş ağzım don lastiği gibi olucak sen böyle vurmaya devam edersen yane....

Acar orada kendi kendine konuşmaya devam ederken ben onu bir yerlerime takmıyordum. Başka bir deyişle Acar'ın arkamda zırlaması sikimde değildi. Gerçi sikimde yok ama neyhse.

Ben- E hadi kalkın hazırlanında yola çıkalım a dostlar

Evet biz yanlızken böyle can ciğer kuzu sarmasıdık ancak yanımızda başka insanlar varken Acar bile daha az gülüyordu. Bence nerede nasıl davrandığımızı Acar örneğinden sonra anlamışsınızdır. Herkes hazırlanmaya gitmişti benim zaten canım ev arkadaşım -kölem- Bela vardı yani benim eşyalarımı o toplardı bende burada ki son işleri hallederdim- öyle bir iş yok -. Mükemmel bir fikirdi. Ben kendi içimde ne kadar güzel bir plan kurduğumu düşünüp sinsi sinsi sırıtırken Bela adeta zihnimi okumuştu.

Bela- Hayır Asena ben gidip evde ki eşyaları toplarken sende burada olmayan son işlerini halletmeyeceksin. Kalk hadi kalk kalk kalk eve gidelimde herkes KENDİ eşyasını toplasın hadi güzelim hadi melakem hadi götür bizi eve. Eve götür bizi captain.(kepteyn)

Herkes evlerine dağılıp eşyalarını toplamıştı yani artık gitmeye hazırdık. Benim arabamda Acar,Belinay,Ben gidecektik. Normalde bizimle Acar yerine Halil gelecekti ancak Halil tam arabaya oturacakken Acar onu tabiri caizse fırlatmıştı. Tabi bende Acar Halil'i fırlattıktan sonra Acar'a ''ACAR NEDEN FIRLATIYON ÇOCUĞU O GÜZEL GÖTÜ KIRILIYORDU'' diye nazik(!) bir dille uyarmıştım. Ancak ne yaparsak yapalım Acar adeta götü yapışmışcasına oturduğu arabanın koltuğundan kalkmıyordu. Bizde artık yapacağımız birşey olmadığı ve Acar'ı o koltuktan kaldırmak için uğraşmak istemediğimiz kanısına varıp Acar'ı kendi haline bırakmıştık. Eğer 'Halil'i Acar'ın yanındaki diğer koltuklardan birine oturttursaydınız ya' derseniz Acar efendi hazretleri arka koltuktaki tahtına oturmuş ve yanına hiç kimseyi kabul etmiyordu.

ATEŞ   (Gerçek ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin