1
Finally believe in me
I will let you down
Three Days Grace - Let You Down
***
"Peki ya şimdi ne yapıyor, müfettiş?" Genç kadın üstün bir merakla beşinci kez aynı şeyi sorduğunda Müfettiş Lestrade gözlerini devirdi. Daha işinde ilk günü olan kadının etrafta incelenecek onca şey olmasına rağmen yalnızca Sherlock'la ve onun değişik hareketleriyle ilgilendiğine inanamıyordu.
"Ceseti kokluyor." Genç kadının gözleri daha fazla büyüdü. Hadi ama, ceset koklamak da ne oluyordu?
"Bunu neden yapıyor peki?" Lestrade duraksadı. Sahi, Sherlock neden o yaşlı kadının cesedini kokluyordu? Bunu bilmediğini kadına söylerse adı gibi emindi ki kendisini Sherlock'tan daha aşağıda tutacaktı. Ki zaten durum hep böyle olmuyor muydu?
"Sanırım," diye başlayarak uyduracak bir şeyler düşündü Lestrade. Bu işte pek iyi sayılmazdı. "Cesedin kaç günlük olduğunu anlamak için." Kadının gözleri kendisine çevrildi. Harika, diye mırıldandı kendi kendine. Kim cesedi koklayarak kaç gündür ölü olduğunu anlayabilir ki? Gerçi söz konusu Sherlock olunca pek de saçma gelmiyordu söylediği şey.
"Bu gerçekten inanılmaz." diye bir nida kopardı kadın. Lestrade ona gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve ellerini paltosunun ceplerine sokuşturdu. Genç kadınla birlikte Sherlock'u izlemeye devam ettiler. "Peki ya şimdi müfettiş? Niye kadının dilini çekiyor?" Lestrade hayal gücünü zorladı.
"Dilinin üstünden birtakım örnekler almak için olabilir." Genç kadın Lestrade'ı şaşırtarak yaklaşık yarım dakika boyunca soru sormadı.
"Ya şimdi?" diye yeniden sorduğunda Lestrade etrafa bakmayı bıraktı ve gözlerini Sherlock'a çevirdi. Sherlock kadının kirpiklerini tutmuş, göz kapağını koparacakmış gibi çekiştiriyordu. Genç kadın dehşete düşmüştü, aynı şekilde Lestrade da.
"Bu adam tam bir kaçık." Sally Donovan her zamanki gerginliğiyle Lestrade'ın yanına geldiğinde Lestrade göz devirdi. Sally'i dinlemek için hiç güzel bir gün değildi. Üstelik yanında dakikada iki soru soran şu genç kadın varken.
"Sorun çıkarmanı istemiyorum Sally." dedi Lestrade ona sert ve kesin bir dille. Adı gibi biliyordu ki hırsını alamayıp gidip Sherlock'a bulaşacaktı. Bu kadın tam bir çocuk gibi davranıyordu ve Lestrade bundan inanılmaz büyük rahatsızlık duyuyordu.
Sally Lestrade'a kötü kötü bakmakla yetindi. Fakat buna, neredeyse varlığı unutulan genç kadın derin bir nefes aldığında son verdi. Sally onu daha önce burada görmemişti. Buraya yeni gelmiş olmalıydı ve Sherlock'u seyreden gözlerine bakılırsa tam bir Sherlock hastasıydı. Sally, Sherlock'u seven herkesi hasta olarak görürdü. Tıpkı Sherlock'un da bir hasta olduğu gibi.
Lestrade, sağında duran ve ağzı açık Sherlock'u izleyen genç kadına baktığını fark etti Sally'nin. Onu takdim etti.
"Dedektif Aurelia Rossel." Genç kadın adını bir başkasının ağzından duyunca kendine geldi ve işini yapan Sherlock'u seyretmeyi bıraktı. Sally ile el sıkıştılar ve kısa bir tanışma faslı geçirdiler.
"Sherlock'u tanıyor musun?" diye sordu Sally Aurelia'ya. Aurelia Sally'nin kendisine bunu sorduğuna inanamıyordu. Sherlock onun bir numaralı adamıydı!
"Elbette tanıyorum! Dedektif Sherlock Holmes'u kim tanımaz?" Sally karakteri gereği sıcakkanlı ve cana yakın biri sayılmazdı. Bu lafını duyar duymaz resmen Aurelia'dan koşarak uzaklaşmıştı. Sherlock'tan ve Sherlock hayranlarından, katillerden etmediği kadar çok nefret ederdi.