on altı

301 35 16
                                    

oy sınırı - 30 / yorum - 70

🎀MERHABA🎀

Oturmuş Jungkook'un evime gelmesini bekliyordum çünkü hâlâ ona çok aşıktım ama korkuyordum. Ona güveniyordum ama bir yanım da güvensizlik vardı. Onsuz yaşar mıyım diye düşünüyor, yaşayamayacakmış gibi hissedince de düşünmeyi bırakıyordum. Çünkü ben cidden Jungkook'a deli gibi aşık olmuştum.

Ama ben ilk başta da dediğim gibi korkaktım, her şeyden korkardım, herkese güvenemezdim, her şeyi sevemez, herkese karşı özel olamazdım. Ben kendi halimde takılır bir şeyleri tek başıma yapar, çok arkadaş edinmezdim. Yani daha doğrusu arkadaşlarım beni sevmezdi...

Ama jungkook, jungkook hep farklıydı. Ben onu küçüklüğümden beri severdim, onunla zaman geçirmeyi, onu öpmeyi, ona sarılmayı, onunla konuşmayı, gezmeyi, onu kıskanmayı, kısaca onunla olan her şeyi severdim. Çünkü o her zaman kendinden önce beni düşünür, beni sakınırdı. Herkes ilgi severdi, o da öyleydi, ilgiyi severdi benim gibi. Ama bir gün anne ve babası Jungkook'u ziyaret etmeye Busan'a geldiklerinde kaza geçirmiş vefat etmişlerdi. Jungkook daha küçük olduğu ve babaannesi ile kaldığı için kendine gelememiş, sonra da Seul'e taşınmışlardı. Biz o süreçte birbirimizden mesafe olarak uzak kalsak da ruhen yan yanaydık.

Ben onun her zaman yanında olmaya çalışmış, ona destek olmak istemiştim. Ama Jungkook sevmezdi, kendisine acınılmasını, kendisinin zavallı gibi hissetmesini sevmezdi. Ben de böyle davranınca benim ona karşı acıdığım veya üzüldüğüm için yaptığımı söylemişti. Sonra da America'ya gitmiş orada yaşamaya devam etmişti. Tabi arkasında kalbi kırık olan bir Taehyung bırakmıştı. Aslında ögretmen olacaktı ama sonradan ne olduğunu ben de bilmiyorum? Orada ne yaşadı, neler yaptı? Yemeğini her zaman düzenli yedi mi? Uyudu mu, ağladı mı... Kiminle beraber oldu, kime aşık oldu bilmiyordum. Sadece aklımdan bunlar geçmişti bu süreç boyunca...

Sonra bir gün Jungkook eve döndü. Babaannesi'nin kanser olduğunu öğrendi ve bu sefer daha fazla hayal kırıklığına uğradı. Ben de bu sefer ne yapacağımı bilemiyordum. Elimden bir şey gelmiyor, ağzımdan bir kelime dahi çıkmıyordu. Sanki Jungkook bir cezaya tâbi tutulmuşcasına acı çekiyor ve ben sadece onu izleyip, yanında olmaya çalışıyordum. Bu da onun için ne kadar işe yarıyordu onu da bilmiyordum. Sadece yaptığım şey ona destek olmaya çalışmak olmuştu.

Bu şeylerden sonra ise hâlâ Jungkook'un beni sevmesini beklemediğim için ondan uzak durmaya hattâ konuşmamaya başlamıştım. Ondan olduğunca kaçıyor, onu görmemeye çalışıyordum. Ama kaçtığım tek yer yine o olmuş, tüm yollar ise yine ona çıkmıştı. Yeniden onunla bir araya gelmiştim.

O gün de o kızla görünce kendimi kaybetmiştim. Çünkü onu benden başka kimseye vermek istemediğim gibi, başka ile görmekte canımı yakıyordu. Aklıma sadece o kızın America'dan tanışmış olduğu veya eski sevgilisi olduğu geçiyor bu da beni kahrediyordu.

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp koltuğa uzanmıştım. O sırada da kapı çalmıştı, Jimin olduğunu düşünüp kapıya doğru ilerlemiştim. Kapıyı açınca karşımda görmeye pek de alışık olamadığım surat vardı... Jungkook?

"Beni içeri almayacak mısın?" deyince şaşkınlığımı gizlemeye çalışmıştım ama ne kadar başarılı olmuştum bilmiyorum.

"Gel tabi ki" dedim ama hâlâ çok şaşkındım. Koltuğa geçip oturmuştu. Şuan gerçek olup olmadığını düşünüyordum. Ya da rüyadaydım bilmiyorum? Koltuğa uzandığımda acaba uyuya mı kalmıştım? Sorular aklımı kemirir iken ben salonumda oturmuş etrafa bakan Jungkook'a gözüm takılmıştı.

"Evi değiştirmişsin, son geldiğimde böyle değildi. Baya farklı bir kişilik olmuşsun. Bıcır bıcır iken asi havaya dönmüş." dedi asılı olan tabloları incelerken. Aslında ona özenmiştim. Ben hiç bir zaman asi olamazdım, veya asıp kesemezdim. Sadece denerdim, ama normal kişiliğim bıcır bıcır, sevgi dolu ve ilgi meraklısıydı. Onun aksine, o daha çok asi takılan, gizemli ve herkesi hayran bırakan kişiliğe sahipti.

Yanına doğru oturunca bana bakmıştı. "Evet biraz tarzımı değiştireyim dedim." deyince hafiften gülümseyip "Asi uke olayım dedin yani?" dedi bana!

"Ben" ve "asi uke" olmak?

Hiç uyumla olan iki kelime değildi bu, ben bıcırık bir şeyim Jungkook?

"Evet asi konusunda doğrusun ama ilişkide ben semeyim." dedim. Ne dedim? İlişki de seme benmişim(!)

"Bak buna gülerim." dedi ve kahkaha atmaya başlamıştı. Ne vardı bu kadar gülünecek ben de inanmadım ama bu kadar da gülünmezdi.

"Ben sana çorba yapmaya geldim o kadar fazla vaktim yok kusura bakma işlerimi biliyorsun." dedi ve ayağa kalktı mutfağa doğru ilerledi. Bana çorba yapmaya mı gelmişti, hadi ama inanmak çok zor.

En kısa sürede bile bana mı gelmişti?
Bu anda bile beni mi düşünmüştü. Neden ama? Ben onun gözünde neydim kimdim, sorulara cevap bulamıyordum.

"Tencereleri ben buldum, sen otur dinlen." dedi ve beni odaya geri gönderdi. Ama onu izlemek istiyordum. Ve ben ne ara bu kadar yumuş yumuş olmuştum?

Koltuğa uzanıp gözlerimi kapatıp bir kısmı gözüken mutfaktan onu izlerken uyuya kalmıştım.

"Seni seviyorum miniğim ve bir de tüm yaralarına binlerce kez öpücük"...

taehyung:
giderken beni öptün mü? |

çorbayı nasıl bu kadar güzel yaptın? |

geri gelsen olmaz mı? |

özledim seni

görüldü √

SİKTİR LOO

hello kittyler 🎀
MERHABA 🙋
ben geri geldim (galiba)
cidden üzüntüm de sizinle geçiyor, güzel günümde bilmiyorum 😔

ŞİMDİ NE YAPSAK BİRAZ KONUŞSAK MI NE YAPSAK 🧿⭐

bacio a chiave ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin