Keyifli okumalar...🎶 Ozbi-Yıldız Tozu
~•~•~
3 yıl önce
Elime sarılı olan siyah bandajla karşımdaki tavana asılı olan kırmızı kum torbasına art ardına yumruklarımı geçirmeye devam ediyordum anlımdaki ter damlalarına aldırış etmeden. Yumruk atmaktan sıkılınca sol dizimle de iki tekme geçirdim hırsla. Nefeslerim yine hızlanmıştı hem de göğüs kafesimi canımı acıtarak zorlayacak kadar ama umrumda değildi. Şimdi duramazdım, sırası değildi. Antrenmanımın bitmesine daha vardı.
Tekrar yumruklara geçip, başımı eğip karşımda gerçekten biri varmış gibi iskalamalar ekledim yaptıklarıma. Bir yumruk daha, bir daha ve bir daha. Hırslıydım, öfkeliydim ve en önemlisi ise inatçıydım hem de her konuda. Beni gittikçe daha fazla zorlayan ve daralan nefesime karşı hele. Bu her zaman böyle olmuştu.
Yoluma taş koyan, beni istediğim şeye ulaşmakta engelleyen her ne varsa hep üstüne yürüdüm. Korkularım ve zaaflarımın üzerine yürümeyi bana babam öğretti. Ona da, hayatın acımasızlılığı. "İnsan korkularını yenmek istiyorsa eğer, o korkunun içinden geçmelidir." derdi hep.
Ben de öyle yapıyordum; kendi sınırlarımı zorluyor ve korkularımla yüzleşiyordum.
Öksürmeye başlamamla bir küfür mırıldandım hareketlerime devam ederek. Alnımdaki terin ensemden ve yüzümden de yavaşça akışını hissediyordum. Bu rahatsız edici hisse dayanamayıp elimin tersiyle alnımı ardından ensemi sildim yumruklarımın arasından. Öksürüğüm biraz daha şiddetlenince durup bir derin nefes almam gerekti. Sikik astım. Bir elimi sıkı örgülü saçlarımdan geçirdim sinirle öksürmeye devam ederken.
Şansıma durduğum anda Enver Hoca'nın antreman sonunu işaret eden ıslığı duyuldu bütün boks salonunda. "Tamam çocuklar bugünlük bu kadar yeter," dedi puslu sesiyle. "Çıkabilirsiniz." Ellili yaşlarda ve yirmi yıllık bu boks federasyonun antrenörlerinden biriydi. Hâlâ nefes nefeseyken az önce eğildim pozisyondan doğrulup soyunma odasına doğru yol aldığımda bana seslendi.
"Artemis, neden böyle yapıyorsun?" Yanıma kaşları çatık biçimde yaklaşırken söylediklerini anlamadığımı belli edercesine kaşlarımı çattım ben de hafifçe. "Kendini neden bu kadar zorluyorsun? Son zamanlarda astımın yüzünden nefes darlılığının daha da ciddileştiği biliyorum. Bok gibi öksürmene rağmen yumruk atmalarına devam ediyorsun. Eğer bu sporu yapacaksan önce bedenini dinlemeyi öğreneceksin dememiş miydik biz?" Başımla onayladım söylediklerini. Haklıydı çünkü. "İki gün sonra çok önemli bir maçın var, senin kendine dikkat etmen gerekirken şu yaptığına bak. Bu gidişle devam edersen, seni o maçtan son dakikada geri çekmem gerekecek Artemis."
Öyle bir şey asla olamazdı ne zamandır o maça deliler gibi hazırlanıyordum! "Saçmalama hocam! Sen de biliyorsun üç aydır o maç için çalışıyorum ben. Olmaz öyle şey!" diye çıkıştım sinirle. "Ayrıca kimseye bırakmam o rakibi. Onunla ben dövüşüceğim." Sena Mylonas. İki gün sonra maçta dövüşeceğim kişiydi. Onunla ne zamandır bir müsabakada karşı karşıya gelmek istiyordum çünkü çok duymuştum adını. Federasyon böyle bir maçı ayarladığında ise anında kabul etmiştim. Şimdi astımım gibi saçma bir sebepten dolayı maçtan alınamazdım.
"O zaman kendine bir çeki düzen ver ve layıkıyla o maça çık. Çünkü orada yiyeceğin yumruklardan değil de nefessizlikten düşüp kalmanı istemiyorum!" Öfkeyle sözlerimi yuttum çünkü haklıydı. Daha önce öyle bir şey yaşanmamış olsa da yaşanma olasılığı vardı hele ki dediği gibi kendime dikkat etmezsem. Ama dikkat ediyordum, en azından deniyordum. Bunu her seferinde hatırlatmasına gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ElPİDA
ActionUmut neydi? İnsanın sımsıkı sarıldığı bir duygu muydu yoksa eline tutuşturulan bir yalan mıydı? Aşk neydi? O da uyduruk bir yalan mıydı yoksa gelmiş geçmiş en güçlü silah mıydı? Peki ya alınan canlar, intikamlar ve umutlar... Hangisine değerdi? ...