Prolog

68 8 35
                                    






Yolun karşısından gelen cılız bie miyavlama sesiyle dayanamayıp karşıya geçti sarışın genç. Babası bu sevimli canlıların şeytanın yeryüzündeki yansımaları olduğunu bu yüzden asla dokunmaması gerektiğini şayet onlarla vakit geçirirse saflığının kirleneceğini söylüyordu. Ve eğer görseydi kendisini kesinlikle büyük bir azar ve belki de dayak bekliyordu. Ama şuan burada kimse yoktu değil mi? İstediği kadar sevebilirdi.


Siyah uzun -kalçasının aşağısında ama uyluklarının tamamını kapatmayan- salaş gömleği ve yine aynı salaş kumaştan yapılmış pantolonu, yuvarlak gözlükleri, saçlarını kapatıp başından aşağıya doğru omuzlarına kadar uzanan şapkası -şu rahiplerin taktığı şey işte adını bende bilmiyorum- ve boynundaki hatrı sayılır şekilde büyük haç kolyesi ile oldukça dindar bir hristiyan olduğunu belli ediyordu.


Karşıya geçip minik kediyi kucağına almış ve elinde bulunan şişedeki suyun kapağını açmış , avucuna biraz dökmüş ve yazın bu sıcağında susadığı belli olan kediye içirmişti. Minik besleme seansı bittikten sonra küçük ve sevimli calico kedisi minnetini dile getirir gibi gencin ayaklarına sürtünmüştü. Kendisi de bu sevgi gösterisini karşılıksız bırakmamış ve miniğinin başını okşamıştı. Ancak artık gitmesi lazımdı geç kaldığı her dakika onun sorgu süresini arttırıyordu. Eğer geç kalırsa babasıyla biraz tartışabilirlerdi.

Kediyi son bir kez sevip, geçici olarak yere koyduğu içinde temel erzak malzemelerinin bulunduğu poşeti alıp evine doğru adımlamıştı. Daha doğrusu kiliseye...

Tam ayağa kalkıyordu ki çoktan yola adımlamış kedinin üzerine doğru son sürat gelen aracı farketmiş ve ikinci kez ne olacağını düşünmeden kendisini sokağın ortasına atmış kediyi kaldırıma doğru iteklemişti. Ancak kafasını çevirdiği an arabanın ön tamponu ile göz göze gelmesiyle kendisi için çok geç olduğunu anlamıştı.

Aracın çarpmasıyla birlikte yüksek bir şiddetle öne doğru savrulmuştu. Yere savrulduğu an önce zihninde amansız bir çınlama yankılanmış daha sonra bir kapının açılıp kapanma sesini duymuştu. Kendisine çarpan aracın içinden birisi çıkmış bir şeyler soruyordu ama zihni hiçbirini algılayamıyordu. En son kayan bakışları eşliğinde çenesini tutan elin "adın ne senin? Sakın uyuma iyi olacaksın tamam mı kapatma gözlerini ?" dediğini duymuş ve göz kapakları kapanmadan son cümleyi söyleyivermişti.

" Park Jimin... "




Eveet haftasonu aklıma mütüs bi paranoyak kurgu gelmişti tam ona bölüm yazarken ilham perileri yağmur yağdırır gibi tozlarını zihnime serptiği için aklıma böyle bir şey geldi ve dedim ki Why not?? Çok ani gelişti ama çok güsel olacak. Beklemenizi tavsiye ederim.


Öncelikle bu bir vminkook ficidir yani eğer üçlü ilişkiye karşıysanız okumayın.

İkinci olarak üçü de birbirini seviyor olacak yani x ship momenti geldiğinde ya hayır bunlar olmaz ki tarzı şeyler yazmayın.

Üçüncüsü kimsenin dinine ya da kutsalına hakaret yoktur. Sadece yobaz düşünce ortamını kötü tasvir edeceğim o kadar.

Şimdilik bu kadar öyleyse karakerlerimize geçelim...






Şimdilik bu kadar öyleyse karakerlerimize geçelim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sinful Priest ~Vminkook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin