( Sude'nin Anlatımıyla )
Hayatta önemli sayabileceğim çok az an olmuştu. Çoğu zaman duygularımı belli etmeyen hatta çoğu insanın gamsız diyebildiği bir kızım.
Yani beni Elif'in yanında görmeyen kişiler genelde böyle söylerler.
İçimdeki çocuk yanımı paylaştığım sayılı insanlardan biri olması, şımarıklıklarını çekeceğim, göğsümde uyutabileceğim tek kız çocuğu olması düşüncesi bile beni mutlu etmeye yetiyordu. O mutluysa bende mutluydum, o gülüyorsa ben zaten kahkahalar atıyor olurdum.
Çünkü kardeş olmak bu demekti, kardeş olmak onun mutluluğuyla mutlu olabilmek demekti.
Evde Ege'nin göğsüne başımı yaslamış oturuyordum, şu pozisyonda karşımdaki Çağatay bile moralimi bozamazdı.
"Çifte kumrular." dedi içeriden sırıtarak salona giren Bulut.
Ardından dudak büzdü.
"Karım yok.."
Elif'e böyle seslenmesi beni güldürüyordu. Ege hiç beklemediğim bir çocuklukla Bulut'a nispet yapmaya başladı.
"Benimki yanımda oh, çatla patla."
Kıkırdadığımda Bulut sol yanına kurşun yemiş edasıyla elini göğsüne yaslayarak kendini yere attı.
"Ezik bebek." dedi Ege bu kez.
Aşağıdan ona bakarak gözlerimi kırpıştırdım. Isıracaktım şimdi.
"Öyle bakma." dedi kulağıma fısıldayarak.
"Nasıl?" dedim cilveli cilveli.
E tabii bende az değildim.
Bana neydi? Bu meteora cilve yapmayacaktım da kime yapacaktım?
"Sude üstümdeki etkin sandığından çok fazla.. tutamıyorum kendimi bakma bana."
Uzun zaman sonra ilk kez yanaklarım alev aldı.
"Ben bir elimi yüzümü yıkayayım."
Ege sırıtırken ben yukarıya kaçtım. Arkamdan sesleri gelen Bulut ve Çağatay çoktan tartışmaya başlamıştı.
"Kardeşime bir daha karım deme."
"Babababa koduğumun korkuluğu."
Bulut'un onu asla ciddiye almayışı beni çok güldürüyordu.
"Ciddiyim." dedi Çağatay.
"Kaşlarını da çat, korkmuş gibi yapacağım."
"La havle."
"Karım da karım." dedi bu kez Bulut.
Kıkırdayarak lavaboya girip yüzüme su çarptım.
Başımı kaldırdığımda arkamda beliren Ege ile kelimenin tam anlamıyla aklımı kaçıracaktım, neyse ki kaçırmamıştım.
"Ay!"
"Şş.."
Bana doğru adımladığında kalbim hala ilk günkü gibi yerinden çıkacak kadar atıyordu.
"Ne oluyor?"
"Sana bana bakma demiştim."
Sırıttım.
Ancak Ege'nin gözlerindeki yoğunlukla birlikte yutkunuşum sırıtışımı bölmüştü.
Bu kez sırıtan ve bana bir adım daha atan o olmuştu.
"Ege.."
"Birkaç ay önce birine karşı böyle şeyler hissedeceğimi söylesen yüzüne gülerdim."