Oy sınırı: 16
Loya'dan
Büyük ihtimalle oturmuşlardı. Pamir konuşmaya başladı. "Ne istedin ondan?"
"Ay! Ne isteyeceğim? Sadece bizi bir araya getirmesini istedim ya!" Diye konuştu. Nedense bir aşko erkek gibi konuşuyordu. Tuhaf bir adamdı.
"Ben seni kafamda bitirdim. Dua et de seni öldürmedim. Bana ihanet edenin sonunun ölüm olduğunu gayet iyi biliyorsun." Dedi Pamir. Salim ona ihanet mi etmişti?
"Yav bi' dur! Açıklamama hiç izin verdin mi?" Pamir'den ses gelmedi. Yani cevabı evetti.
"Bak şimdi sana olayın doğrusunu anlatayım. Biliyorsun o zamanlar sen küçük bir şirkettin ve benden yardım istemiştin. Ben sana yardım edecektim ama bana yanlış dosyayı vermişler. Ben seni başka bir ihalede sanıyordum. Gittim bir şekilde engelledim onları. Sonra büyük bir ihaleye girdim. Meğersem sen o ihaledeymişsin. Zaten sonra ihaleyi bana verdiler. Senle ben tabii şok olduk. Sen beni dinlemeden gittin kayboldun. Daha güçlü bir şekilde geri geldin. Sana ne kadar ulaşmaya çalıştım haberin var mı?" Diye devam etti.
Pamir'in sesi ise hala inanmadığını kanıtlar nitelikteydi. "Sana nasıl yanlış dosyayı verdiler? Bir de üstüne benim kazanmaya çalıştığım ihaleye girdin?"
Salim'in derin bir nefes verdiğini duydum. "Ya benim şu çok güvendiğim Sedat vardı ya? Meğer onun planı farklıymış. Beni sana düşman yapıp benim senle uğraşmamı sağlayacakmış. O sırada ben meşgul olacağım o da bana bir takım dosyalar imzalatıp şirketi kendi üstüne alacakmış. Ki biliyorsun sen benim zaafımsın." Pamir sinirli bir şekilde nefes verdi.
"Sen bu planı nasıl anladın?" Diye sordu.
"Bu salak Sedat arkadaşına anlatmış. Arkadaşı da bundan şüphelendiğinden ses kaydına almış. Bana dinletti. Ben zaten Sedat'a gıcık oluyordum. Bu da en büyük bahane oldu işte." Dedi.
"Öldürdün mü?" Diye rahatça sordu Pamir. Salim de rahat bir şekilde cevap verdi. "Başka ne yapacaktım ki?"
"Benden şimdi ne istiyorsun Salim?" Diye sordu Pamir. "Eskisi gibi olamayacağımızı biliyorum. Çünkü daha iyi olabiliriz. Ayrıca sana ihanet edeceğime ölürüm daha iyi. O yüzden bana güvenenilirsin." Dedi Salim umut dolu sesiyle.
Pamir tekrar konuştu. "Benim artık büyük zaaflarım var Salim. Bu zaafları korumak kolay değil. Kimseye güvenmemem lazım."
Salim ise ısrarcıydı. "Sahip olduğum her şey üzerine ant içerim ki senin zaaflarını benimmiş gibi koruyacağım."
Pamir sessiz kaldı. Ama ayak sesleri yaklaşıyordu. Geri çekildim. Kapı açıldı ve Pamir'in kafası gözüktü. Elini bana uzattı. Tuttum. Beni nazikçe içeriye yönlendirdi.
"Salim, bu kız benim hayattaki en büyük zaafım. Ve eğer ona senin yüzünden bir şey olursa, işte o zaman benden kork." Salim bana baktı ve gülümsedi. "Bizden çok iyi kanka olur bence." Dedi. Pamir elini kafasına koyup başını iki yana salladı. "İki dakika ciddi kal Salim." Dedi gayet ciddi bir şekilde.
"Bir şey sorabilir miyim?" Dedi Salim. Pamir başıyla onayladı. Salim parmağıyla bizi gösterirken sordu. "Siz şimdi sevgili falan mısınız?" İkimizde birbirimize baktık ve gözlerimizi kaçırdık. "Şunu bana düzgün bir şekilde anlatsanıza." Dedi merakla Salim. Pamir'in cevabı ise sertti. "Seni ilgilendirmez." Salim kahkaha attı. Ben ise ağzımı açmıyordum. Salim bu sefer bana döndü. "Kız bak bu adam sana yanık. İlk defa utandığını gördüm." Dedi gülerek.
Şaşkınlıkla Pamir'e baktım. Utanmış mıydı? Pamir'in kırmızı olan yanakları bunu net bir şekilde anlatıyordu. Sinirle Salim'e döndü. "Salim fikrimin değişmesini istemiyorsan sus." Dedi sessiz ama tehditkar bir sesle. Pamir ise gülmeyi kesip suçlu gibi ellerini havaya kaldırdı. "Sakin ol şampiyon. Patron sensin." Dedi. Yüzünde komik bir ifade vardı çünkü gülmemeye çalışıyordu.
Pamir bana döndüğü an yüz ifadesi yumuşadı. "Hadi buradan çıkalım." Dedi sessiz bir şekilde. Pamir kaşlarını çatıp Salim'e döndü. "Sen de şu gereksiz orada duran adamlarına söyle çekilsinler. Bir de onlarla uğraşamam." Dedi sert sesiyle.
Kolumdan hafifçe tutup kırdığı kapının üzerinden geçirdi. Salim ise bize sesleniyordu. " Tamamdır, ciğerparemin can köşesinin kıyısının kenarı!" Dedikten sonra bir kahkaha sesi geldi.
Geldiğim yoldan bilmem kaçıncı kez giderken ikimizde sessizdik. Binanın kapısına geldiğimizde daha önce kapının önünde yan yana olan adamlar, kenara çekilmişti. Rahatlıkla geçmiştik. Pamir bana ön kapıyı açıp eliyle arabanın içini göstermişti. Tek kelime etmeden arabaya bindim ve kemerimi bağladım. Her ne kadar arabaya kadar sessiz olsakta araba yolculuğunun sessiz geçmeyeceğini biliyordum.
Pamir şoför koltuğuna oturup kemerini taktıktan sonra benim emniyet kemerime baktı. Sanırım kontrol etmek istemişti. Arabayı sürmeye başladı ve sadece birkaç saniye geçmiş olmasına rağmen konuşmaya başladı.
"Sen buraya kadar nasıl geldin? Hatta daha öncesini sorayım. Sen evden nasıl çıktın?!" Sesinde bariz bir şekilde sinir vardı. Bense her zamanki gibi korkuyordum.
Pamir iç çekip sakin sesiyle devam etti. "Loya, bilmem gerekiyor. Kameralara bakacak olsam da ilk senden duymayı tercih ederim." Dedi.
Gerçekten cevap vermeliydim. En azından kaldığım odaya gelip orada bağırmasındansa burada bağırmasını tercih ederdim. Zaten tercih seçeneği sunmuyordu. "Doğu beni çıkarttı." Dedim sessiz bir şekilde. Başım eğikti. Pamir şaşkın sesiyle sordu. "Sen Doğu'yu nereden tanıyorsun? Ayrıca o sana neden yardım etsin ki? Sonuçlarını göze alabilecek biri değil o." Bu sefer şaşırma sırası bendeydi. Yalan söylediğimi mi düşünüyordu? "Doğu, Elis'in sevgilisi." Dedim kısaca.
"Elis'in etrafında dolanan biri değildi." Tekrar şaşkınlıkla ona döndüm. "Elis'i mi takip ediyorsun?!" Korkuyordum. Elis'e bir şey yapmasından korkuyordum. "Elis'i değil, seni ve senin çevreni takip ediyorum." Dedi. "Bana bak Pamir! Eğer Elis'e veya Aden'e bir şey olursa beni sen bile durduramazsın! Anladın mı beni?!" Dedim ilk defa bağırarak. Pamir de şaşırmış görünüyordu. "Seni üzecek bir şey yapmam." Dedi emin sesiyle. Ben ondan daha öfkeliydim oysaki. "Yaptın! Beni mutlu olduğum hayatımdan aldın!" Dedim tekrar bağırarak.
Pamir direksiyonu sıkmaya başlamıştı. Parmak boğumları bembeyazdı. "Seni şiddet gördüğün hayatından aldım! İstemesende her gün o yaraları kapatmaya çalışmaktan alıkoydum! Her şeyi senin için yaptım! Senin için aldığım tüm kararları!" Dedi.
"Ben senden tek bir şey istedim!" Dedim ve devam ettim. "Hayatımdan temelli çıkmanı istedim! Sense bunun dışında her şeyi yaptın!" Ona çok öfkeliydim.
Ama en çokta kendime öfkeliydim. Onun gibi bir adamdan nasıl hoşlanabilmiştim? O öldürdüğü adamı bile rahatlıkla söylüyordu. Bunlara nasıl göz yumabilmiştim? Kemerimi açtım, yaklaşıyorduk.
"Yapamadım! Denemedim mi sanıyorsun? Çok denedim. Aklımdan tek bir an bile çıkmazken seni hayatımdan çıkarmaya çalıştım. Olmadı, yapamadım." Dedi giderek sessizleşen sesiyle.
"Sen yapamıyorsan ben yaparım o zaman!" Dedim ve kilitlemeyi unuttuğu kapıdan atladım. Bu ondan kaçmak için değildi. Bıktığım hayatımdan kurtulmak için yaptığım bir hareketti.
İnsanların benim hayatım hakkında seçim yapmalarından bıkmıştım. Hayattan tat alamıyordum. Madem bunu engelleyemiyordum yaşamanın bir anlamı kalmamıştı. Öleceğimi sanmıyordum ama yapacak başka bir şey bulamıyordum.
Akışına bırakmıştım ve düşünmüyordum.
1000 kelime.
🏙️💍Loya ölmeyecek belli oluyor zaten. Çünkü o ölmek istemiyor. Sadece bıktı.
Neyse OY VERMEYİ UNUTMAYIN!
Ayrıca yazım yanlışı varsa satır aralarında belirtin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya ve Küçüğü
De Todo⚠️Klişe bir hikayedir. Eğlenmek amacıyla yazılmıştır.⚠️ Bir kızın hayatı ne kadar sürede mahvolabilir?