Dünyanın gelmesi en uzun süren bölümü arkadaşlar 🥺 Hepinizden özür diliyorum. Bundan sonraki bölümler kitabı tamamen düzenledikten sonra gelecek. Umarım anlayışla karşılarsınız. 🥺💖💖💖Kısa bir bölüm. Keyifli okumalarr
19. BÖLÜM
ALEV"Az laf," diye mırıldandı Henry. Karşısında oturup ona yiyecekmiş gibi bakan Brian'ı hiç umursamadan kazandığı Urrom taşını kendi kulvarına aldı. "Çok iş," derken hala aynı şekilde Brian'a bakmamaya devam ediyordu.
"Hilekar pislik." dedi Brian süzüle süzüle. "İlk dört oyunu ben kazandım lan. HİLE YAPTIN!"
Henry alaylı alaylı gülümsedi. "Hile mile yapmadım kardeşim. Apaçık ortada her şey. Değil mi Marko?"
Adı Marko'ya çıkmış olan Marcel suni ve ürkek bir gülümseme takındı. Birkaç adım Brian'dan uzaklaşarak Henry'nin sandalyesine sindi. "Kesinlikle katılıyorum. Hile yok Brian."
"Siz ikiniz." dedi Brian acılı bir nefes vererek. "Bozacıyla şıracı gibi oldunuz. Artık kıskanmaya başlıyorum haberin olsun Henry.
Ayakkabılarını içinde biriken öfke kırıntılarıyla kırmızı halıya sürte sürte kapıdan çıktı Adrian. Arkasında sessiz sedasız peşinden gelen iki kızın nefes alış verişini hissedebiliyordu. Gayet normal bir şeydi bu his. Ancak Adrian o an gözlerini hiç kırpmadan tavana yöneltti. İçten içe şükretti. Hayatını kurtuluşuna adadığı kızın yaşamasına şükretti. Derin bir nefes verdi. Gayet sakin bir pozisyonda ilerlerken fırtınalar kopan kalbinin sesini dinledi. Dinmiyordu sancısı. Şuracıkta boğulacaktı sanki. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirdi? Alelade biri miydi o kız? Arkadaşı mıydı? Askeri miydi? Hiçbiri değildi. Üstüne vazife olan tek şeydi. Ülkesinin kaderini değiştirecek tek şeydi. Yalnız bırakmıştı. O haysiyetsiz herif öldürebilirdi onu. Gözünü kırpmadan yapabilirdi hem de.
Sağ gözü seyire seyire ve aynı zamanda derin bir sakinlikle merdivenlere doğru ilerledi. Kızlar hala yan yana peşinden gelmeye devam ediyordu. Ara ara fısıltılar da duyuluyordu arkadan. Korku dolu mırıltılar, cevaplar, sorular...
Dişlerini sıktı. Geniş merdiven basamaklarına doğru atılmak üzere havaya kalkmış adımı ise arkadan gelen hafif bir fotoğraf makinesi sesiyle bozuldu.
Hızla arkasını döndü. Buz mavileri ona ani bir şaşkınlık ifadesiyle bakan Lorraine ve Claire'e döndü. Keskinleşmiş bakışları etrafta gezindi. Kızlar da duymuş olmalıydı o sesi. Zira Claire oldukça kulak kabartmış görünüyordu. Adımını ağır ağır geriye çekerek yeniden kırmızı halının yoğunlaştığı kısma ilerledi. Kahverengi ve altın varaklı tablolarla süslenmiş tarafa yöneldi. Bir manzara resminin önünde durarak bakışlarını keskinleştirdi. Fena halde tepesi atmıştı. En ufak sese ve nefese tahammülü yoktu.
"Sorun yok Adrian." dedi Claire sakince. Herkesin derse gitmiş olması münasebetiyle boş olan koridor sesinin yankı yapmasına sebep olmuştu. Bunu fark ederek sesini biraz daha kıstı.
"Öğrencilerden biridir."
Lorraine hep yaptığı gibi başını sallamakla yetindi.
Adrian'ın ise umrunda değilmiş gibi bir hali vardı. Kaşlarını çatarak adımlarını hızlandırdı. Bir fotoğraf çekme sesi daha duyuldu ana koridordan. Yönünü değiştirdi ağır ağır. Avına kenetlenmiş bir aslan edasıyla etrafta gezindi gözleri. Ardından duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOY ADI TUTULMASI | DÜZENLENİYOR
Fantasy"Burada adalet terazisi arama Ulu Vâris! Çünkü ölümün oyununda, kurallara uyan kaybeder." (Kan Çemberleri Serisi'nin 1. Kitabı olan "Soy Adı Tutulması" Yazılmaktadır.) Her Cumartesi 20.00'da yeni bölüm! !Düzenleniyor!