Biliyorsun

26 9 16
                                    

Umay, yavaşça gözlerini açtı. Muhammed, yanına oturmuş ağlıyordu. Umay 'ın uyandığını görünce hızla oturduğu yerden kalkıp Umay'ın elini tuttu.

"İyi misin? Beni çok korkuttun."dedi Muhammed.
Umay, yaşanılanları tek tek hatırlamaya başladı ve sinirle gözlerini yumdu. " O kız Suriyeli Muhammed. Bu okulda okuyamaz." Diye konuştu Umay.
Muhammed derin bir nefes alıp " Ama onların da okumaya hakkı var."dedi.
Umay sinirle doğrulup Muhammed 'in yakasına yapıştı.

"Saçmalamayı kes! Yoksa elimden bir kaza çıkacak. Sana zarar vermek istemiyorum."dedi Umay.
Muhammed "tamam tamam üzgünüm."dedi. Umay yavaşça ellerini Muhammed'den çekip yataktan doğruldu.
"Nerede o kız. Pişman edeceğim onu."dedi Umay sinirle.
Muhammed "Bizim sınıfa gelmiş. Şu an sınıfta olmalı"dedi.

Umay aniden koşmaya başladı. Muhammed ne kadar seslense de durmuyordu.
Umay sınıfın kapısını çarparak açtı. O sırada yeni gelen kız ve sınıf arkadaşları gülüşerek sohbet ediyordu.

Umay"Bu ne rezalet!"diye bağırdı. "Siz utanmıyor musunuz?"diye devam etti Umay.
Sınıftan bir kız "pardon neyden utanacakmışız."dedi.
"Ya sen farkında mısın? Yanında duran o şey bir Suriyeli."dedi iğrenerek.

"Umay yeter artık. Onlar da insan . Saygısızlık yapma."dedi Umay'ın üstüne yürüyen başka bir çocuk.

"Sen !" Dedi Umay parmağını kıza doğrultarak "Derhal bu sınıfı terk ediyorsun."dedi.
"ماذا بحق الجحيم تعتقد أنك؟"
(Sen kendini ne sanıyorsun?)
Dedi kız gülerek.
"Kes sesini ! Bir daha Arapça konuşmayacaksın." Dedi Umay
Artık bağırıyordu ve kızın üstüne yürüyordu.

Sınıftan bir çocuk"Umay!"diye bağırarak Umay'ı omuzlarından itti.
Muhammed o an Umay'ın önüne geçti ve çocuğa yumruk attı.

Umay şaşırmış bir şekilde Muhammed 'e bakıyordu.
Daha önce onu bu şekilde görmemişti.
"Muhammed tamam boşver."dedi Umay Muhammed'i sınıftan çıkarmaya çalışırken. Muhammed ise hala çocuğa bağırıyordu.

Umay zar zor Muhammed 'i sınıftan çıkardı ve bahçeye götürdü. Bir banka oturdular.
"Muhammed, neden vurdun ona?"dedi Umay.
Muhammed ise yüzünü Umay'a çevirip "Sana dokundu."dedi.

Umay gülümsedi ve "Sorun yok. Kendimi koruyabilirim ama teşekkür ederim. Yanımda olduğun için."dedi.
Muhammed gülümseyerek Umay'a baktı. Umay'ın bakışları Muhammed 'in yanağındaki gamzeye takılmıştı. İlk defa Muhammed 'i böyle gülerken görmüştü.

Muhammed, Umay'in bakışlarından utanıp ellerine baktı. Umay , Muhammed 'in bakışlarını takip etti ve Muhammed 'in elinin kanadığını gördü.
Muhammed 'in ellerini tutarak " Elin kanıyor."dedi.

Muhammed elinin kanadığını yeni fark etmişti.
"Önemli değil." Dedi.
"Olur mu öyle şey. Sen burada bekle ben ilk yardım çantasını alıp geleceğim."dedi Umay.
Muhammed, Umay'ın gidişini izledi gülümseyerek.

O sırada karşıdan gelen yeni kızı gördü. Kız, Muhammed 'in önünde durup elini uzatarak "مرحبا انا الريانه"
(Merhaba ben Rayyanah.) Dedi Arapça.
Muhammed , kızın uzattığı eli sıkıp"Türkçe konuş lütfen."dedi.

Rayyanah güldü ve "أعرف أنك سوري وتفهمني "
(Senin Suriyeli olduğunu ve beni anladığını biliyorum.) dedi.
"Ben Suriyeli olduğum anlaşılsın istemiyorum. Sende belli etme ve Türkçe konuş." dedi Muhammed.

Rayyanah,Muhammed 'in yanına oturdu ve biraz (!) yaklaşarak kulağına fısıldadı " Sen nasıl istersen."dedi Türkçe ve geri çekildi.

O sırada Umay okul binasından çıkmış ve bu sahneye şahit olmuştu. Okul bahçelerinde bulunan portakal ağacından portakal koparıp kıza fırlattı.

Rayyanah acıyla kafasını tuttu.
"Çekil onun yanından çöl faresi."dedi Umay . Çoktan Rayyanah 'ın yanına gelmişti.
Rayyanah, yerinden kalkıp Umay'ın karşısına dikildi.
"Seni terbiyesiz." dedi Rayyanah.

"Aferin böyle Türkçe konuşacaksın. Şimdi yıkıl karşımdan."dedi ve kızı parmağının ucuyla itti.
Bu küçük temas bile Rayyanah 'ın sendelemesine sebep olmuştu.
Umay güldü. Bu kadar kolaydı işte. Bu Suriyelilerin sadece çeneleri çalışır , güçleri asla olmazdı. Bir çok kez bunu deneyimlemişti.

Rayyanah,sinirle okul binasına yürüdü.
Umay, Muhammed 'e hiç bakmadan "Otur."dedi.
Muhammed, ikiletmeden hemen oturdu.

Muhammed, Umay'ın yüzüne ne kadar baksa da Umay ona bakmıyor sadece Muhammed 'in eline pansuman yapıyordu.

Umay işini bitirince ayağa kalktı ve gitmeye başladı.
"Umay , kızdın mı bana?"diye seslendi Muhammed.
Umay durdu ve arkasına döndü."Evet kızdım. Senin ne işin var o Suriyeliyle?" Diye bağırdı.

Muhammed sinirlenmişti. Sürekli memleketine ve memleketinin insanına laf söylemesinden bıkmıştı.
"Umay , bana karşıma artık."dedi Muhammed.

Umay sinirle güldü. "Karışma mı? Ne demek karşıma? Yoksa sende mi onlarla Suriye'ye gönderilmek istiyorsun?" Dedi Umay. Çoktan Muhammed'in yanına gelmişti ve kolunu tutmuştu.

Muhammed 'in gözünden bir damla yaş düştü.
Umay, biraz bile acımamıştı ağlamasına.
Muhammed bunu fark edince kolunu Umay' dan kurtarmaya çalışarak "Bırak kolumu acıtıyorsun." dedi.

Umay yaptığı şeyin farkına varıp elini çekti.
"Özür dilerim Muhammed." dedi.
Muhammed ise çoktan okuldan çıkmıştı.

Cebinden MP3' ünü çıkarıp kulaklığını da kulağına taktı.
Kulağına şu sözler doldu
Sende benim kadar gerçekleri görüyorsun. Beraber olamayız benim gibi biliyorsun. Bir başka dünyanın insanısın...

O sırada bir fren sesi duyup arkasını döndü. Üstüne doğru gelen okul servisini görünce kaçmak için geç kaldığını anlamıştı.
Çarpmanın etkisiyle yere düştü. Gözleri kapanmadan önce gördüğü son şey ona çarpan okul servisinin üstünde yazan
EGE TUR yazısı olmuştu.

Bu hikaye tamamen hayal ürünüdür ve mizah amaçla yazılmıştır.

Bir Ülkücü SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin