Kızıl

43 5 1
                                    

-----

Boranın masasında oturup biraz muhabbetlerini dinledim. Abi arada yoklayıp nasıl geçiyor okul ergenliğine geri dön diye çağrılar yapıp benimle uğraşıyordu. İşler bittiğinde barda zaten boşalmıştı, odama geçip çantamı aldım ve buradan direk yatağa ışınlanmayı diledim. Neyseki bu görevi motorum severek üstleniyordu.

Eve gelip ablanın oturduğu kanepeye çöktüm. "Herşey yolunda abla sorma birşey ben de üstelik iyiyim dediğin gibi okul iyi geliyor." dedim onun sorularına maruz kalmadan ayrıca tek bir tanesi doğru değildi. "Pekala tatlım öyle olsun." diyerek geçiştirdi. Birlikte yemek hazırlayıp yemiştik saat oldukça geçti ve beni beklemişti tabakları toplamama izin vermeden odama yolculamıştı bende yaptığına uyarak eşofmanlarımı giyerek kendimi yatağa bıraktım.

Erkenden uyanmaya programlanmış gibiyim her zaman erken kalkarım, üzerime siyah sweet t-sortumu, altıma siyah dar pantolon giyerek deri montumu alarak evden çıktım. Motor beni rahatlatmıştı. Son zamanlarda kendimi iyi hissettiğim söylenemezdi.

Sınıfa girdiğimde okulda tanıdığım tek kişi olan Bulut'un yanına oturdum. "Dün yanlış birşey mi yaptım? " dedi. Kafamı o güzel yeşil gözlere çevirip " Hayır. " dedim kısaca.

Dersler saçma sapan geçti. Yanıma yaklaşan Chelsea formalı çocuğa baktım " Ateş var mı ateş? " dedi şaşırmıştım. Yüzüne bakmadan uzaklaştım. Tanrı aşkına canımı sıkıyor bu okul. Buranın yemekhanesi nere ki. "Birlikte gidelim mi" kafamı şaşkınca sarışın minyon kıza çevirdim sesli mi düşünmüştüm. " Yemekhaneden bahsediyoruz değil mi?" dedim, gülümseyerek "evet" dedi konuşmadım ama çok soru soruyordu. Aslında melek gibiydi burada ne işi vardı acaba? Siyah duvarlarla kaplı bir yere girdik yemekhane olduğunu anlamıştım kokulardan, ileriden yemek alarak oturdum. "Saçlarının rengi çok güzel" dedi. "Sağol" diyebildim Sağol, teşekkür ederim, özür dilerim gibi kelimeler kullanmam pek nadir. Söylerken şimdide zorlanmıştım. Dikkatimi uzaktaki esmer sert bi çocuk çekiyordu. Ona baktığımı anlamasın diye kesik kesik bakıyordum . Aslında bakmam kimseye ama dikkatimi çekiyordu. "Mert" Anlamayan bakışlarla kıza baktım "Adı Mert karizmatik çocuk ama sana benziyor konuşmaz kimseyle yani 'Tehlike içeriyorr' " . "Senin adın ne" diye ard arda konuştu birşey söylememiştim. "Peri. Senin?" "Sedef." Bu kadardı fazlaydı bile. Demek Mert.

Dersler bitmişti eve gitmedim herzamanki gibi bara gidip uyumaya karar verdim. Garaja motorumu bırakıp odama gittim. Çok şanslıydım abim buraya bir yatak bile bırakmış. Eminim Bora burada uyuduğumu söylemişti. Umursamadan rahat yatağa bıraktım kendimi.

Boranın itiştirmesiyle uyandım. Eskiden çok yakındık. Sonra çok uzak kaldığımız için araya soğukluk girdi. "Tamam kalkıyorum." mırıldanmıştım. Ardından kalkarak dezgahın arkasına geçtim 3-5 kişi vardı. Bora onları idare ediyordu.

İyice kalabalıklaşmıştı. "Kızıl!" kafamı kaldırdım "Yarım saattir sana sesleniyorum içki??" "Ne istemiştin?" dedim. "Tekila" dedi tuz ve limon iliştirerek uzattım ona shotu.Arda'yı aradı gözlerim barmenimiz oydu.

Bar kapanıyordu motor kullanmak istemiyodum yürüyecektim ama bu saatte doğru bi fikir miydi bilmiyorum. Deri ceketimi odamdan alıp bardan çıktım. Yürümeye başladığımda rüzgar hafiften iliklerime işlemeye başlamıştı saçlarım uçuşurken istifimi bozmadan devam ettim. Bu lanet sesler hangi cehennemden geliyordu birine işkence edercesine hayır Peri gitme oraya. Dinlemeyeceksin biliyorum. Seri adımlarımla sesin geldiği sokağa girdiğimde yerde yatan Mert'e gözlerimi dikip baktım ve yanında duran beş beyfendiye. Abimin doğru zamanda kullanmam için verdiği 8magnumu onlara yönelttim duruşumu bozmadan birtanesinin koluna sektirdim. "Ne halt oluyor burada ?" diye bağırdım lanet olası birtanesi bana yüzünü döndü. Heyy bir saniye Sefa ? "Peri ne yapıyorsun ?" Lanet olsun abime mi bulaşmıştı. Az evvel koluna ateş ettiğimse Eren'di yüzümü buruşturararak yerde inleyen biricik abimin adamıydı "Eren'i mi vurdum?" diyerek koşup yanına gittim iyiki sıyırmıştı. Bana onlarca soru sorup laf ediyorlardı hiç birini dinlemedim ki Mert'i de fena benzetmişlerdi kendinde değildi. "Sefa Eren'i götür ve yarasına bak sonra konuşalım sakın ha abime birşey derseniz bir sonraki kurşun hepinizin diline olur" diye ikazımıda çoktan yapmıştım.Yavaşça yarı baygın koca herifin koluna girdim "Biraz kendini zorla" dedim. Yoksa üstüne düşeceğime emindim. Kapıyı çaldığımda ablaya gitmesi gerektiğini söyledim ve üst komşumuz Banuya çıktı. O hiçbir zaman beni yargılamazdı ve dediklerime güvenirdi.

Kanepeye yatırarak üzerindeki kanlı tsort ü çıkardım içeriden abimin bizdeyken giydiği tsortlerden bir tanesini getirdim ama oncesinde ıslak havluyla kan içerisindeki yaralarını temizledim. Oksijen suyu döktüğümde hafifçe inledi sonra kremledikten sonra gazlı bezle sardım ve tsortu giydirdim. Şimdi olmuştu ve tabii yüzündeki yaralarıda temizledim ve krem sürdüm lanet olsun çok yakışıklıydı. Gözleri kapalı ne kadarda zararsız gözüküyordu. Bizimkilerle ne işi vardı? Yarın öğrenirim elbet. Üzerine battaniye örttükten sonra çıktım. Umarım rahattır diye geçirdim içimden ve gidip duş aldım sonra yatağıma geçtim. Ablaya mesaj atarak orda uyumasını söyledim. Abim bunu öğrenirse ne olacağını tahmin bile edemiyordum .Bu yüzden başkası evdeyken onun burda olması beynimi bulandırıyordu. Düşünceler aklıma doluşurken göz kapaklarım iyice ağırlaşmıştı.

GaripHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin