Zhao Feng'in hayalet gibi hareket ve Yıldırım yetenekleri diğer dahilerin ağzının açık kalmasına neden oldu ve hatta bazı liderlerin yüzünde temkinli bir ifade belirdi. Wei Yunqi İlahi Yuan Klanında dokuzuncu sırada olsa da, diğer güçlü ülkeler ve güçlerde birinci ya da ikinci sırayı alabilecek seviyedeydi. Böyle bir elit, Zhao Feng tarafından kolayca yenilmişti. Wei Yunqi'yi yenerken Zhao Feng ellerini kullanmamıştı. Yıldırım ustalığında engin bir seviyeye ulaşmıştı. Mistik Çiçek Değerli İncili Yıldırım Mirasıyla birleştirmesi bütün yetenekleri daha pratik bir hale getirmişti. "O sadece göz yeteneklerinde uzmanlaşmamış. Yani düşündüğümden daha can sıkıcı biri." Prenses Linyue'nin ifadesi ciddiydi. En sonunda Büyük Gök Kubbe Ülkesinin en güçlü dahisinin ne Prens Jin ne de Tian Yunzhi olmadığını, Xin Wuheng gibi derin biri olan mavi saçlı genç olduğunu anlamıştı. İlahi Yuan Klanı tarafında. "Kıdemli Kardeş Mo, bu velet oldukça ilgi çekici. Onun gücü Xin Wuheng ya da Xia Xiashang'a yakın olabilir." Yetişimi Gerçek Mistik Derecede olan sarı yüzlü bir erkek ciddi bir ses tonuyla konuştu. Sarı yüzlü adamın sıralaması Mo Tianyi'nin hemen altında ikinci sıradaydı. Biraz önce Zhao Feng ve Wei Yunqi'nin dövüşünü izlemiş ve şaşırmıştı. Zhao Feng onunla resmen oyun oynamış ve hareket ve yıldırımı kullanarak Wei Yunqi'yi ellerini bile kullanmadan yenmişti. Bu kişi, Wei Yunqi'yi iyi tanıyan biriydi ve onun dövüş stilini de biliyordu. Rakibi ezici bir güce sahip olmadığı sürece bu kadar hızlı yenilmesine imkan yoktu. "Bu Zhao Feng genç biri ve Xia Xiashang ve Xin Wuheng ile arasında çok mesafe var, muhtemelen şuan Prenses Linyue seviyesindedir. Eğer Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısında sadece hareket yetenekleri kullanırsa acınası bir ölüm tecrübe edecektir. Sahip olduğu güç ile şans yanında olursa ilk elliye girebilir." Mo Tianyi başını hafifçe sağa sola salladı ve hafifçe sırıttı. Zhao Feng bir kenara, Xia Xianshang, Xin Wuheng ve diğer dahilerin hepsi ona karşı kaybetmişti. Mo Tianyi elleri arkasında bağlı şekilde olduğu yerde durarak bölgede bulunan dahileri süzerken bir yalnızlık hissetti. Sarı yüzlü adam hafifçe şaşırdıktan sonra güldü: "Bu doğru, Kardeş Mo şuan Kuzey Kıtasının zirvesinde." Mo Tianyi'nin analiz seviyesi onlarınkinin çok üzerindeydi. Ne de olsa o zirvede duran kişiydi. "Benim gerçek rakiplerim Yu Tianhao, Tantai Lanyue ve diğer ezici dahiler." Mo Tianyi'nin gözleri kutsal bir ışıkla dolmuş gibiydi ve içinde nadiren görülen heyecan ve savaş arzusu vardı. "Kıdemli kardeş Yeşil Çiçek Kıtasının beş ezici dahisinden mi bahsediyor?" Sarı yüzlü adam ve yakındaki bir kaç insan hemen soğuk bir nefes aldı. Beş ezici dahi. İlahi Yuan Klanının çekirdek öğrencilerinin kalpleri sarsılırken Mo Tianyi'ye daha da hayranlık ve saygı dolu gözlerle baktılar. O sırada Mo Tianyi tam önlerinde dursa da, sanki aralarında büyük bir uçurum varmış gibi hissediyorlardı. Beş ezici dahi, Yeşil Çiçek Kıtasının zirvesinde bulunan beş efsaneydi, her biri göğün çocuklarıydı. Kehanet uzmanlarının söylediklerine göre bu beş ezici dahinin hükümdar olma şansları vardı. "Beş ezici dahi: Orta Kıta- Yu Tianhao, Doğu Kıtası- Tantai Lanyue, Kuzey Kıtası- Tanrıça Wei, Güney Kıtası- Tai Yun ve Batı Kıtası- Shi Chengtian." İlahi Yuan Klanı öğrencileri daha önce bu isimleri duymuşlardı. Bu isimler söylendiği anda herkesin kalbi yerinden oynadı. "Bu ezici dahiler ne kadar güçlü?" Zhao Yufei'nin hafiften ilgisi uyanmıştı. "Çok, çok güçlü... Kuzey Kıtasındaki dahilerin 99% onlardan gelecek bir darbe karşısında sağ kalamaz. Bu durum özellikle en son yapılan Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısında birinci olan Yu Tianhao için geçerli." Mo Tianyi derin bir nefes aldı ve yumruklarını sertçe sıktı. Son Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısında yaşanan sahne tekrar tekrar zihninde oynuyordu. Sarı yüzlü adam konuşmadı. O da son yapılan toplantıya katılmıştı. O zaman beş ezici dahiden sadece üçü kendini göstermişti ve hem kendisi hem de Mo Tianyi tam anlamıyla ezilmişlerdi. "Kıdemli Kardeş Mo, sen o zamanlar baş öğrenci değildin ve geçen on yılda gücün önemli ölçüde arttı. Bu sefer en az ilk ona gireceksin ve diğer dahilerle arandaki işi sonuca bağlayabilirsin." Sarı yüzlü adam gülümseyerek konuştu. Hala yağmur yağıyordu ve Kuzey Yıldızı Tribünündeki dahiler sahte dövüşlere ara vermişti. Kuzey Kıtası genelindeki dahi "gözlemciliği" artık bitmişti. Dahiler aralarında kıtadaki durumlar hakkında tartışmalara başlamıştı. "Beş ezici dahi mi?" Zhao Feng etraftaki muhabbetleri net bir şekilde duyabiliyordu. Prens Jin, Jiang Sanfeng ve diğerleri bile bu beş dahi hakkında zaman zaman konuşmuştu. Zaman yavaşça geçti ve Kutsal bölge Birliği bağlantısının yapılacağı gün yaklaştı. Aynı gün. Aniden aralarında muhabbet eden bir çok insanın üzerine bir serinlik çökmeye başladı. "Ne kadar güçlü bir soğuk..." Zhao Feng soğukluk akışını hissetti ve ister istemez kafasını kaldırarak akışın geldiği yöne doğru sol gözüyle baktı. Görünmez bir soğukluk dalgası tıpkı bir dağ gibi baskı yaratıyordu. Kuzey Yıldızı Tribünü. Bazı Gerçek Lord Derece hatta yarım adım Çekirdek Kökeni Alemi uzmanları bunu hissetti ve ayağa kalktı. Xiu~ Havada buz mavisi bir ışık parladı. Uzaktan bakınca sanki bir buz kütlesi Kuzey Yıldızı Tribününe doğru yıldırım hızında geliyordu. Bu mavi ışık, Demir Kan Mezhebinin Altın Mızrak Kan Ejderi Taşıtından neredeyse on kat daha hızlıydı. Göz açıp kapayıncaya kadar üzerindeki onlarca figür olan mavi ışık Kuzey Yıldızı Tribününe iniş yaptı. Hu~~ Korkunç bir soğuk dört bir yana yayıldı. Wu! Orada bulunan bir çok dahinin neredeyse kanı donmuştu ve bir çok insan ister istemez çığlık atmıştı. Shuu! Bir anda Kuzey Yıldızı Tribünündeki yağmur kalıntıları donarak buza dönüşmüştü. Zhao Feng'in tüm kanı ve Gerçek Ruh Qi'si buz kesmişti. Azaları kaskatı kesilmiş ve kemiklerine soğuk bir his dokunmuştu. Neyse ki vücudundaki zayıf mavi kan bunu görmüş gibi bu soğukla etkileşime girmişti. "Hehe, görünüşe göre Kuzey kıtasında dahi denilen kişilerin aslında çoğu dahi değilmiş." Mavi ışığın içinden gevrek bir kadın sesi duyuldu. Mavi ışık söndüğünde çoğu genç kadın ve erkekten oluşan bir düzine insan figürü ortaya çıktı. Liderleri bir buz asası tutan taç takmış bir kadındı. Tıpkı kar tanrıçası gibi görünüyordu ve gökyüzüne düşmüştü. Buz asası nazikçe yere vurdu ve soğuk yok oldu. Hu~ Gerçek Lord Derece uzmanlar nefeslendiler. "Selamlar Hükümdar." "Bu küçüğünüz Buz Kraliçesini selamlıyor." İlahi Yuan Klanı ve üç Büyük Ülkenin Gerçek Lord Derece yetişimcileri saygıyla başlarını eğdiler. Buz Kraliçesi her gittiği yerde, on mil etrafındaki alan tamamen buz kesiyordu. Bu sadece kendisiyle birlikte getirdiği soğuktu. "Eğer bu Buz Kraliçesi gerçekten saldırmak istese, tüm Kuzey Yıldızı Tribünü anında donardı. Vekil Patrik ve bir kaç yarım adım Çekirdek Köken Alemi yetişimci dışında hiç kimse bundan kurtulamazdı." Zhao Feng soğuk bir nefes aldı. Onun görüşü oldukça keskindi ve diğerlerine göre daha net görüyordu. Buz Kraliçesi bilerek soğuğu serbest bırakmamıştı aksi takdirde tüm Kuzey Yıldızı Tribünü buza dönüşürdü. "Lütfen herkes kalksın." Buz Kraliçesi elini hafifçe salladı ve sadece İlahi Yuan Klanı, On Bin Köken Klanı, On Bin Kılıç Klanı diğer bir kaç gücün büyüklerine karşılık verdi. Herkesi merakta bırakan şey ise Buz Kraliçesinin kan rengi saçlı Tiemo ile bir kaç cümlelik konuşması olmuştu. Tiemo sanki Buz Kraliçesini tanıyor gibiydi. "Demek bu Efsanevi Çekirdek Köken Alemi Hükümdarı olan Buz Kraliçesi...." Bir köşede duran Bei Moi nefes almakta zorlanıyordu. Tüm vücudundaki kanı ve Gerçek Ruh Kaynağı buz kesmişti, ve azalarını hissetmiyordu. Güçlü Demir Ejderha Ülkesini ve on üç ülkeyi yöneten Tiexiao Gerçek Lordun gözlerinde saygı ve şok ifadesi görünüyordu. İleri çıkıp onu selamlamaya bile cesaret edememişti. "Mistik Buz Kraliçesi uç Kuzeydeki bir Hükümdar. Onların zaten bir ışınlanma düzeneği var, neden buraya geldiler?" "Bu doğru, Mistik Buz Sarayı insanları neden buraya kadar gelmiş olabilir?" Bir anlık kaosun ardından insanlar aralarında gizlice tartışmaya başladılar. Mistik Buz Sarayı tıpkı İlahi Yuan Klanı gibi On Büyük Klandan biriydi. Bu güç kuzeyin en ucunda yer alıyordu ve Kuzey Kıtasının bir üyesi olarak görülüyordu. Fakat. Geçmiş yıllarda Mistik Buz Sarayı diğer gruplarla nadiren iletişim kurmuş ve kendi bölgelerinde kalmışlardı. Fakat bu sefer Kuzey Yıldızı Tribününe gelmişlerdi. Mistik Buz Sarayının da İlahi Yuan Klanı gibi on tane katılımcı gönderme hakkı vardı. Bu katılımcılardan çoğu kızdı, sadece bir kaç tane erkek vardı. Mistik Buz Sarayının baş öğrencisi cildi kar gibi olan soğuk bir güzeldi. İnsanın kemiklerine kadar işleyen kusursuz bir soğukluk seviyesine ulaşmıştı. "... Tanrıça Bing Wei." Mo Tianyi yavaşça konuştu. "Beş ezici dahiden biri - Tanrıça Bing Wei!" Bu soğuk güzeli inceleyen dahilerin kalpleri yerinden oynadı. Tanrıça Bing Wei olduğu yerde duruyordu ve etrafını sarmış olan yarı saydam bir soğukluk, yanındaki iki tane Gerçek Mistik Derece öğrencinin ona yaklaşmaya korkmasına neden oluyordu. Shua! Tanrıça Bing Wei'nin soğuk gözleri aniden dahilerin bulunduğu alanı hızlıca taradı. O anda bütün dahilerin kalpleri buz kesti ve ağızlarını açamadılar. Gerçek Ruh Qi'leri neredeyse donar gibi olmuştu. "Ne kadar korkunç bir kız." Eski nesil zirve Gerçek Mistik Derece yetişimciler bile bu soğuğu hissetmişti. Gerçek Lord Derecesinin altındaki bütün herkes Tanrıça Bing Wei tarafından baskılanmıştı. Hatta Mo Tianyi bile o an dişlerini sıkarak soğuğu engellemişti. Xia Xianshang ve Xin Wuheng doğrudan ona bakamıyordu. "Beş ezici dahi çok güçlü... Bir küçük nasıl bu kadar güçlü olabilir?" Zhao Feng böyle bir baskıyı sadece Gerçek Lord Derece yetişimcilerden hissetmişti ve açıkçası bununla doğrudan yüzleşemezdi. O anda, Tiemo'nun söylediklerini anlamıştı. Tiemo onun ilk ona bile giremeyeceğini düşünüyordu. İlk yüze girmek başarı sayılıyordu ve ilk elliye girmek oldukça iyi görülüyordu. İlk yirmiye girmek imkansız gibi olsa da ilk on... Bunu düşünmek saçma olurdu. Tanrıça Bing Wei şöyle bir etrafı süzdükten sonra hiçbir şey söylemedi. "Bing Wei, ne diyorsun?" Mistik Buz Kraliçesi gülümseyerek sordu. "Hiçbiri bana rakip olamaz. Bütün kıtalarda tek rakibim Yu Tianhao." Tanrıça Bing Wei bakışlarını geri çekti, hafiften hayal kırıklığına uğramıştı. Eğer böyle olacağını bilseydi Kuzey Yıldızı Tribününe gelmezdi.
