Merkeze döndüklerinden beri İnci tuhaf bir şekilde sessizdi ve bu durum Ayla'nın sinirlerine dokunmaya başlamıştı. Son bir saattir İnci'nin isteğiyle kütüphanedeydiler. O kitapların arasına gömülmüşken Ayla da kendini sandalyelerden birine atmış kendi etrafında dönüp duruyordu.
Üç gün önce kampüste yaşananlar onu bir şekilde etkilemiş olmalıydı. Ayla ilk iki gün konuşmak istememesini normal karşılamıştı. Sonuçta o Ayla gibi gölgelere, kavga dövüşe alışık değildi. Bir de tabi Ayla hakkındaki gerçeği de öğrenmişti. Birkaç kere İnci'nin ne hissettiğini anlamaya çalışmıştı ama Ayla'nın ondan aldığı duygular sadece karışık bir yumak gibiydi. Korku, endişe, rahatlama, gerginlik, utanç, sonra yine endişe... Ayla sabrının sınırlarına ulaştığını hissediyordu. Bu sırada İnci karşısında mükemmel bir şekilde toplandığı at kuyruğuyla kitap okuyup duruyordu. En sonunda Ayla sandalyede dönmeyi bırakıp öne doğru eğildi.
"Tahminen ne zaman olanlar hakkında konuşuruz?"
İnci başını kitaptan kaldırıp koca gözleriyle Ayla'ya baktı.
"Ne konuşmamız gerekiyor?"
Ayla ona ciddi olamazsın der gibi bakıyordu.
"Gölgelerle ilk defa karşılaştın. Bir şeyler öğrendin. Ne biliyim bunlar seni germedi mi? Korkmadın mı?"
İnci sandalyede doğrulup Ayla'ya doğru döndü.
"Yani canıma gölgeler tarafından kastedildiği, sonra senin anladığım kadarıyla kuzeninin çıkıp gölgeleri kontrol edebildiğini gördüğümüz ve senin de benim gibi bir melez olduğunu öğrendiğim hakkında mı konuşmak istiyorsun?"
Ayla kafası karışmış bir şekilde İnci'ye bakıyordu.
"Onun gibi bir şey."
"Konuşacak ne var bilmiyorum. Sonuçta elçilerin seçilmişi olduğum için gölgeler artık hayatımın bir gerçeği. İlk olabilir ama son olamayacak gibi görünüyor. Bununla ilgili ne yapabilirim bilmiyorum. Yeteneklerimi kullanmayı bilmiyorum. Kendimi savunmayı bilmiyorum. Onlara karşı tamamen savunmasızım. Onlar karşısında açık bir hedefim ve seni de peşimden sürüklüyorum. Benim yüzümden zarar görmeni istemiyorum. Bu yüzden biraz okuma yapmak istedim. Bulunduğum konum hakkımda da hiçbir şey bilmiyorum ama öğrenmeye kararlıyım. Bu bağdan ne kadar çabuk kurtulursak başımdaki bela yüzünden seni riske atıp durmam."
Ayla, konuştukça İnci'nin duygularını da daha rahat ayırt edebildiğini hissediyordu. Öfkesi giderek yükselmiş ve havada dağılmıştı. Ardından hüsran ve üzüntü dalgalar halinde etrafa yayılmıştı.
"Bunların hepsini döndüğümüzde de konuşabilirdin. Hep önce sıkıntını söyle Ayla, eyleme geçme Ayla diyip duruyorsun. Belki biraz da sen kendini dinlemelisin."
İkisi de birbirine inatçı bir şekilde bakıyordu.
"Peki ikinci konuya gelirsek..." dedi en sonunda Ayla.
"Senin melez oluşunun seni ilgilendirdiğini düşünüyorum. Bu bilgiyi Enya isteğin dışında bana söyledi. O yüzden kendini konuşmak zorunda hissetme ama anlatmak istersen burada olacağımı da bil."
Ayla aslında kendisiyle aynı durumda olmasa bile başka bir melezle konuşmayı çok isterdi ama İnci'nin ses tonundaki bir şey onu durdurmuştu. Aralarında tekrardan görünmez bir duvar örülüyormuş gibi hissediyordu.
"Pekiii, neden buradayız? Tam olarak neyi araştırıyorsun?"
İnci bu sefer sandalyesini iterek Ayla'nın yanına yaklaştı. Kızın vanilya ve limon kokusu da ona eşlik ediyordu. Ayla bir anda başının döndüğünü hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü Bozan (gxg)
FantasyKoruyucuların hikayesi binlerce yıldır anlatılır. Onlar içlerinde kadim ruhlarla doğarlar ve efendileri için ölümüne savaşılar. Sonunda son nefeslerini verdiklerinde bir yenisi doğar ve böyle devam eder Mistiklerin hikayeleri. Ayla doğduğu ilk günde...