6-İÇ RAHATLIĞI

29 6 29
                                    

Duygusal ve sıcak, cana yakın ve hissedilebilir. Kahverengi durumdan sakin ve emniyetli bir his alıncaya kadar inatçıdır.

(KAHVERENGİ) 

Bugün sabah dokuzda İngiltere'ye, oradan da Amerika'ya uçağımız vardı. Yoğun bir gün bizi bekliyordu. Dün okuldan geldikten sonra hemen valizimi hazırlamıştım. Akşam gelen Sıla valizimi beğenmeyip yeniden hazırlamıştı. Okulda da Demir gözlerini üstümden çekmemişti ama konuşmaya da çalışmamıştı. Anlamıyorum yani gözleriyle beni rahatsız edip benim onunla konuşmaya gideceğimi falan sanıyordu herhalde. Rüyasında bile göremezdi. Sıla bugün bende kalacaktı. Sabahta Berk hepimizi alacak ve havaalanına öyle geçecektik. Bu maç için heyecanlıydım. Babam bir anlaşma için şu an Amerika'daydı. Kalacağımız otelin bilgilerini istemiş beni orada bekleyeceğini söylemişti.

 Vural, Saat altıda hepimizi ayağa dikmişti. Şu an ayakta uyuyordum. Valizimin üstüne oturdum. On dakikaya orada olacağız dediklerinin üstünden yirmi dakika geçmişti ufukta kimse yoktu. ''nerede kaldılar yaa. Ağaç olduk'' dedi Sıla. '' birazdan buz sarkıtı olacağım'' dedim Sıla'ya bakarak. Onun dalından sarkabilirdim. Bu fikre gözlerimde ağlayarak gülen yüz emojisi belirdi. İleriden gözüme çarpan far ile gözlerime kısmak zorunda kaldım. '' geldiler sonunda'' dedi Sıla. Valizimden kalktım ve çekçeğini açtım. Berk arabanın bagajına valizlerimizi koyduğunda herkes arabadaki yerini almış yola koyulmuştuk. Vural ön koltukta oturduğu için müzik ondaydı sanırım çünkü arabada sabah sabah gürültülü bir rap çalıyordu. Çılgın rapci Vural. Beril gözlerini bilmem kaçıncı kez devirirken Vural'a artık katlanamadığını anlamıştım. ''size de günaydın fıstıklar. Hani bekledim biraz zaman tanıyım dedim ama yok'' durdu arkasına dönüp kısa bir bakış attı ''siz uyanamadınız mı daha?'' diye sordu ciddiyetle. Sıla ''eğer horozlarda uyandıysa uyanmışızdır'' dedi. Horozlar ötmeden yola çıkmıştık maalesef.

Havaalanına geldiğimizde Berk bizi indirip otoparka arabayı park etmeye gitti. Benimse kulaklarımda az önce dinlediğimiz bol küfürlü rap çınlıyordu. Birazdan kusacaktım. ''uyku ilacını aldın mı yanına?'' dedi Vural ciddileşerek. Uçakta uyuyamazsam ilaç almam gerekiyordu çünkü uyuyamazsam o kadar saat, o kadar insanın arasında kalamazdım. British Airways'in kontuarının önüne geldik ve sıraya girdik. Okul temsilcisi toplu vize almıştı gezi için hem İngiltere'yi transit kullanabilmeleri için hem de Amerika için. Benim ikisine de ihtiyacım yoktu. Avrupa birliğine üye pasaportum vardı ve Amerika için oturum kartım vardı. Cüzdanımı çıkarıp sıra bana gelene kadar evraklarımı tekrar kontrol ettim. Zaten temsilci ihtiyacı olanlar için başvuru yapmıştı sadece. Sıra bize geldiğinde Berk hala gelmemişti. Ben biraz daha durursak burada uyuyacak kadar mayışmıştım. Pasaportumu ve diğer evraklarımı uzattım görevli kişiye.

Uçağa bindiğimizde cam kenarında Sıla, koridorda da Vural oturuyordu. Beril ile Berk birkaç sıra önümüzdeydi. Kemerimi takıp başımı Vural'ın omzuna koydum. Hemen uyumak istiyordum. Başımın altındaki beden rahatsızca kıpırdandı. ''Vural bana izin verir misin?'' dedi uzun zamandır duymadığım Demir'in sesi. Vural elini kulağıma yasladı ''başını yeni koydu. Daha uyumamış olabilir. Uyanırsa ikimize de çok kızar'' diyerek açıklama yaptı Demir'e. '' söz onu kızdırmayacağım'' Vural ikna olmuş olacak ki başımı sarsmamaya dikkat ederek elleri arasına aldı. Başım tekrar bir omuza konduğunda koku kimin omzu olduğunu ele veriyordu. Peki şimdi ben gözlerimi açıp ortalığı ayağa mı kaldırmalıydım yoksa bu anı yaşanmamış mı saysaydım? Ben sanırım söz konusu o olunca tam anlamıyla gururlu olamıyordum. Gözlerimi açmadım ama başımı omzundan kaldırıp Sıla'nın omzuna koydum. Arkadaşımı yaptığı şeye mahcup etmek istememiştim.

Uçak İngiltere'ye indiğinde Sıla beni uyandırdı. Yanımda beklediğim kişi değil Vural duruyordu. Belki de ben omzundan kalkınca gitmişti. Ama hayır, gitmiş olamazdı uykum boyunca kokusu burnumun dibinde gibiydi.

PUZZLE (YEŞİL VE KAHVERENGİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin